Vuslat…
Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri’nin İstanbul kuşatmasına katılıp “Bizim buraya gelmekten muradımız Ayasofya’ya girip iki rekât namaz kılmaktı” dediği ve şehit olmadan evvel namaz kılma niyetine ulaştığı mabettir Ayasofya.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın kılıç hakkı, fethin sembolüdür Ayasofya.
Avlusunda Sultan İkinci Selim Han, Üçüncü Murad Han, Üçüncü Mehmed Han, Sultan Birinci Mustafa Han ve Sultan İbrahim Han’ın metfun olduğu yerdir Ayasofya.
Avlusunda Sultan Birinci Mahmud Han’ın yaptırdığı İstanbul’un en büyük şadırvanı, içeriden girilen, içinde beş bin kitap ve çok değerli eserlerin olduğu, Sultan Birinci Mahmud Han’ın yaptırdığı kütüphanesi, mihrabın iki yanında hâlâ duran Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Budin Fethi’nden getirdiği iki büyük şamdanı ve birçok hat yazısı ile her köşesinde Osmanlı’nın izi olan mekândır Ayasofya.
Nabi’nin “Olmadın dest-i du’â-cünbân Âyâsufiyye’de / Müşkilât-ı halk olur âsân Âyâsufiyye’de” (Ayasofya’da dua için kalkan (hareket eden) eller boşa dönmezken, aksine Ayasofya’da halkın zor bildiği işler kolaylaşır.) dediği yerdir Ayasofya.
Taşlıcalı Yahya Bey’in “Şehr içinde sipihr gibi bülend /Vardır bir makam-ı bîmânend /Ayasofya’dır ona nâm-ı şerif /Olmaz onun gibi makam-ı latîf” dediği yerdir Ayasofya.
Yahya Kemal’in “Bir gün Ayasofya minaresinden ezan okunduğunu işittim. 857 senesinin o sabahından beri asırlarca günde beş defa okunmuş olan bu ezan, hâl-i vâki'di. Bu ezanı dinlerken Fâtih’i asıl mânâsıyle ilk defa idrâk ettim!” dediği yerdir Ayasofya.
Necip Fazıl’ın “Gençler! Bugün mü yarın mı bilemem. Fakat Ayasofya açılacak. Türk’ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar Ayasofya’nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilir. Ayasofya açılacak. Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün manalar zincire vurulmuş, kan revan içinde masumlar gibi ağlaya ağlaya üstünü başını yırta yırta onun açılan kapılarından dışarıya vuracak.” dediği yerdir Ayasofya.
Arif Nihat Asya’nın “Mahzun Ayasofya / Ulu mabed, neye hicrana büründün böyle, / Fatih’in devrini bir nebzecik olsun söyle! / Beş vakit loşluğunda saf saftık, /Davetin vardı dün ezanlarda, / Seni ey mabedim utansınlar, / Kapayanlar da” diye seslendiği yerdir Ayasofya.
Cahit Zarifoğlu’nun “Ayasofya’yı ibadete açacak olan partinin memlekette fevkalade itibarı yükselir. Hayrettir, bu bile kimseyi kıpırdatmamıştır. Akla aykırı bir şey. Kedinin kedilik yapmaması gibi bir şey. Ters bir şey, insan düşünürken idrak etmekte bocalıyor. Ayasofya yeniden cami olarak açılsın için her ne söylenen olursa milletin arzusuna tercüman olur.” dediği yerdir Ayasofya.
Osman Yüksel Serdengeçti’nin “Bu olacak Ayasofya, / Bu muhakkak olacak... /İkinci bir fetih, yine bir ba’sü ba’delmevt... / Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır, / Ayasofya, belki yarından da yakın!” diye ümitlendiği yerdir Ayasofya.
Sezai Karakoç’un “O yeşil ötesi ışığı o güneşi tahlil eden su çizgisini / Ve sen ey Avrupa yerin dibine batacaksın bitmez tükenmez suçlarına karşılık /Ve derken Ayasofya yüzüme çarpan karanlık /Serin ve kilim nakışlı kızıl gözlü dev bir cam gibi /Ve kılıcımın ucunda Ayasofya küçük bir bilye gibi /Uçuyorum göklerin kubbesine bir ikram gibi /Gök sofrasında bir çeşni bir garnitür gibi” diyerek seslendiği yerdir Ayasofya.
Ali Ulvi Kurucu’nun “Ürperdi hayâlim, bu nasıl korkulu rüya?../ Şaştım, neyi temsil ediyorsun. Ayasofya?.. /Çöller gibi ıssız, ne hazin ülke muhitin / Yâd el gibi, yurdunda garip olmalı mıydın?.. / Beş yüz senelik bezmine ermekti ümidim /Çöller gibi ıssız, seni ben görmeli miydim?..” diyerek hüzünlendiği yerdir Ayasofya.
Ve benim “Sana meftun tüm cihan ezelden biliyorum / Ezanlarla süslensin minaren diliyorum /Emanetsin Fatih’ten, geçmişi siliyorum /Eller ne derse desin, bizimdir Ayasofya” diye seslendiğim yerdir Ayasofya.
Yeniden bu miras ile vuslatın hayırlı olsun Ayasofya.