Vurun kadına!
Bizde milletin sinir uçlarıyla oynamak çok kolay. Ya milli değerlere saldırırsınız ya da 'toplum yaşantısına müdahale olacak' diye bağırırsınız!
İlginçtir, AK Parti iktidara geldiğinden bu yana 'bunlar bizim hayat tarzımıza karışacak, kadınları eve kapatıp zorla başlarını örtecek' yollu dillendirmeler bir kesim üzerinde kesintisiz ve dozajı azaltmaksızın aynı etkiye sahip olmuştur!
Söz konusu propagandanın bunca yıllık AK Parti iktidarı dönemindeki hangi uygulamalara dayandırılıp "Şeriat gelecek" korkusunun pompalandığını anlayabilmiş değiliz!
Bu anlayamama durumunun bizlerin empati yoksunluğundan yahut karşı mahalleyi hiç tanıyamamış olmaktan kaynaklandığını da varsaymıyorum.
Empati demişken, "biz ve ötekiler" diyerek iki keskin mahalle oluşturan, medya dahil kendilerini merkeze alp bunun dışındakini "öteki" diye adlandıranların bugün anlaşılmadıklarından, ötekileştirildiklerinden en çok şikayet edenler olduklarını hatırlatmakta fayda var!
Cumhuriyetle birlikte devlet ve erkin değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez sahipleri, modern dünyanın erkleri kabul eden beyazlar, iktidarın millete geçmesiyle karşılaştıkları yıkımı korkularıyla savunma mekanizmasıyla kapatmaya çalışıyor olabilir mi?
Sınıflaştırma ve ötekileştirmenin mimarları, devletin tüm mekanizmalarının tek ve tartışılmaz sahipleri olan mahallenin bugün belli periyotlarla "yaşam tarzımıza müdahale olacak" korkusunu pompalamalarını nasıl yorumlamak lazım gelir?
Herhangi bir Batı ülkesinde benzer uygulamalara tanıklık edilen birçok konuda bile bu yönde ciddi bir pompalama yapılarak sevk ve idare ettikleri kesimin iktidara karşı öfke ve güvensizlikleri canlı tutulmaya çalışılır!
Bunu yapmanın en kolay yolu ise başrolü kadınlara verilmiş bir senaryoyu uygulamaya geçirmekten geçmektedir.
Söz gelimi; sakallı bir adamın "sokakta ne geziyorsun, evinde otursana" ünlemesiyle başı açık olması kesinlik içeren, tercihan kısa etekli, pantolonlu bir kadının üzerine yürümesi, sonucu yüzde yüzlük başarı doğuracak bir girişim olacaktır.
Her ramazan ayında kendi medyalarında klişe cümlelerle haber yatıkları "oruç tutmadığı için saldırıya uğradı/dövüldü" asparagasları artık ülkemizde yerleşmiş, klasik merkez mahalle haberciliğinin değişmez figürü olmuştur.
Korku ve güvensizlik için sadece ramazan ayı içerisinde yapılacak yayınlar yıl boyu istenir etkiyi sürdürmekten aciz olacağı için yıl içerisine de belli aralıklarla serpiştirilmiş başı açık kadına dayak, tacizci imam, kötü din dersi öğretmeni, sapkın müftü vs haberlerin yapılması da usuldendir!
Lakin son yıllarda rutin ve klasik yöntemler yetersiz kaldığı ve iktidarı alaşağı etme çabalarından dolayı olsa gerek saldırıların konseptinde ve sıklığında bir değişik görülmekte.
Özellikle son mini etekli kadına saldırı ve Manisa'da spor yapan hamile kadına dayak haberleri toplumu galeyana getirmeyi amaçlayan birtakım odakların mahir oyunları gibi görünüyor.
Devletin birçok alanda çok sayıdaki terör ve şer odağıyla mücadele ettiği bir dönemde artışa geçen vakaların ardında halkın bu mücadelede devlete verdikleri desteğin zayıflatılmasının amaçlandığı düşüncesindeyim.
Bunların profesyonelce kurgulanmış oyunlar olduğuna dair kanaatimiz kavi olsa da saldırı mağdurlarına geçmiş olsun dileklerimizi iletirken milletimize de 'algı kanallarınızı açık tutun ve her yönden gelecek desise ve hilelere karşı teyakkuzda olunuz' dememiz lazım!
Twitter.com/sabihadogann