Vurmak mı? Vurulmak mı?
Dünya kuruldu kurulalı kadın u2013 erkek çekişmesi devam eder. Kıyamete kadar da devam edecek. Kadına şiddetten cinsel istismara, küçük yaşta evlilikten boşanmalara, halvetten savlete kadar kadın üzerinden yürütülen algı operasyonları toplumu her zaman germiştir. Hz. u00c2dem'in cennetten çıkarılmasına Hz. Havva'nın sebep olduğu yanlış bilgisinin bile toplumun hafızasına yerleştirilmesi tesadüf değildir. Kendilerini modern ve çağdaş sanan Avrupa'nın bir zamanlar kadının insan mı değil mi tartışmaları da henüz unutulmuş değil. İnsan haklarından mahrum zevatın kadın hakları diye çığırtkanlık yapmasının altında acaba hangi çapanoğlu yatıyor. Kadını bir meta gibi kullanıp nane sakızlarına düşüren zihniyetten kadına gereken değeri vermesi nasıl beklenebilir.
Toplumun yarısı kadındır. Diğer yarısını da kadınlar yetiştirir. Kadın; anne, eş, kız, kız kardeştir. Toplumun temeli aile, ailenin temeli ise kadındır. Her şeyden önce annedir kadınlar. Emsalsiz, şartsız ve sınırsız sevginin, hoşgörünün, sabrın, en masum ve temiz duyguların timsali, iyiliğin, şefkatin, fedakarlığın, merhametin kaynağı, hayatla aramızdaki en güçlü bağ, varlığıyla hayata anlam katan, şefkat dolu yüreğiyle bizlere yol gösteren en değerli varlıklarımız, baş tacımızdır annelerimiz kadındır. Annelik dünyanın en yüce, en kutsal vazifelerinden biridir. Sevgili Peygamberimiz, 'Cennet, annelerin ayakları altındadır' diyerek, anneliğin ne kadar kutsal, ne kadar mübarek olduğunu ifade etmiştir. Onlar, bizlerin ilk öğretmenimizdir. Hayata dair her şeyi onlardan öğrendik. Toplum onların yetiştirdiği nesillerin omuzlarında yükselir. Onların gülen yüzleri, sevgi ve umut dolu kalpleri, onlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirmenin huzurunu bizlere yaşatacaktır. Bizleri canından, ruhundan, özünden bir parça olarak gören ve tüm hayatını bizim hayatımızın daha iyi olması için harcayan annelerimizin hakkını asla ödeyemeyiz. Bizi millet yapan değerlerin her birimizde hayat bulmasında, yaşatılmasında hiç şüphesiz, en çok annelerin payı vardır. Onlar, saf bilginin, sevgi ve şefkat duygularının, hoşgörünün tükenmez kaynağıdır. Yeni nesillerimizle birlikte gelenek ve değerlerimizin yaşatılması ve geleceğe taşınmasının en önemli güvencesi de yine onlardır. Anne sevgisi, sevgilerin en büyüğü, en kıymetlisidir. Anne olmaları veya olacakları düşüncesi ile baş tacı yapılacak ve en güzel şekilde yetiştirilecek kimselerdir kadınlar.
Kadına nasıl davranılacağını öğrenmek için bakmamız gereken kitap Kur'an'ı Kerim, örnek almamız gereken kişi de yaşayan Kur'an olması nedeni ile Peygamber Efendimizdir. Eşine nasıl davrandığı ile ilgili yüzlerce örnek sergileyen Hz. Muhammed, en sıkıntılı zamanlarda bile eşine değil vurmak, ağır bir söz bile söylememiştir. Sünnet sünnet diye ortalığı velveleye verenlerin kadın hakkındaki fetvaları hiç te Hz. Muhammed'in hayat örneği ile örtüşmemektedir. Kadına en güzel değeri veren İslam'dır. Bugün yaşadığımız sıkıntıların çoğu İslam'ı yorumlayanların kendi kafalarındaki İsrailiyattır. Hz. Peygamber'in ifk hadisesindeki tutumuyla, basit bir şüphe ya da söylenti karşısında, karısını, kızını, şüphelendiği diğer insanları gözünü kırpmadan öldürebilen ve bunu da namus adına yaptığını söyleyen günümüz Müslümanlarının tutumu arasında bir karşılaştırma yapmak anlamlı olacaktır. Annelerimize, eşlerimize, kızlarımıza ve kadınlarımıza karşı tavrımızda örnek alacağımız kişiler yalan yanlış fetva veren sözde hocalar değil bilakis Hz. Muhammed olmalıdır. O sevecen, hassas, adil, merhametli, ilgili, düşünceli, şefkatli, sabırlı, anlayışlı, nazik, duyarlı, saygılı, sorumluluk sahibi, vefakar ve güler yüzlü bir eş; fedakar, çocuklarıyla çocuklaşabilen bir baba; şakacı, ağzı dualı, öpüp koklayan, candan ve sımsıcak bir dede; iyiliksever, nazik, hatır gözeten, diğerkam, her zaman paylaşmaya hazır, iyi ve kötü günlerde yalnız bırakmayan ve kapısı daima açık bir komşuydu.
Karşımızda bu kadar güzel bir örnek varken başkaca fetvaya gerek kalmadan kadınlarımıza karşı tavrımızın nasıl olacağını belirlemek zor olmasa gerek. Günümüzdeki kadına karşı olumsuz vakaların hepsi dini yeterince bilmeyişimiz ve yaşamayışımızdan kaynaklanmamaktadır. Kadını sevmesini bilmeyenler onu dövmenin adamlık ve Müslümanlık olduğunu zannediyorlar.
Kadına vurmak değil vurulmak yakışır.