Vücutta bir et parçası...
Vücutta sadece kan dolaşımını sağlayan bir organın değildir kalp. O bilgi ve düşüncenin kaynağı veya aracıdır. Bu yönüyle ona “rabbani latife” ve “ilâhî cevher” de denir. Ona gönül ve yürek diyenler de olmuştur. Allah (cc) bazı ayetlerde ondan “göğüs” manasındaki sadr kelimesiyle bahsetmiştir. O aynı zamanda düşünmenin merkezi, anlamanın odak noktasıdır. Çünkü o anlamanın, kavramanın, düşünmenin ve hakikati bilmenin, kısaca insanı insan yapan ve diğer canlılardan ayıran temel özelliklerin merkezidir. Bu yönüyle insan ilâhî hitaba muhataptır. Bu yönüyle sorumlu ve yükümlüdür. Çünkü kalp dini ve insani hayatın merkezidir. Ayetlerde kalp idrak, ilim, marifet ve düşünme aracı olarak nitelendirilir.
İmanın mahalli kalptir. Takvanın
mahalli kalptir. “Vücutta bir et parçası vardır; o iyi olursa bütün beden
iyi, kötü olursa bütün beden kötü olur, bu et parçası kalptir” Hadis-i
Şerifinde manasını bulduğu gibi o temiz olduğunda tüm vücut temiz olur, o kirli
olduğunda tüm vücut kirli olur. Kalp hem Rahmani hem de şeytani kuvvetlerin
mücadele alanıdır. Peygamber Efendimiz bu hususu, “Kalbde iki dürtü
vardır, biri melekten, diğeri şeytandandır” şeklinde ifade etmiştir.
Yani kalp iman ve inkâr mahallidir. Tasavvufta keşif ve marifetin kaynağı
kalptir. Dinî hakikatler ve ilâhî sırlar hakkında bilgi edinmenin en güvenilir
yolu kalptir.
Hakkı bâtıldan, doğruyu yanlıştan
ayırt etme ve iyi ile kötü arasında tercih yapma yeteneği vardır. Bilgi, algı,
düşünce ve inancın merkezidir kalp. Allah’ın kıblesi Kâbe, kalbin kıblesi
niyet, bedenin kıblesi de kalptir. “Allah sizin şeklinize ve malınıza
değil kalbinize bakar” Hadis-i Şerifi kalbin ne kadar önemli olduğunu
ortaya koyarken, müminin kalbinin pürüzsüz, kâfirin kalbinin ters dönmüş, münafığın
kalbinin kilitli olduğunu zikreder. Kur’an’da ise bazı kalplerin imanlı, nurlu,
bazılarının ise katı ve mühürlü olduğundan bahsedilmektedir.
Allah insanların suretlerine ve
mallarına bakmaz, kalplerine ve amellerine bakar. O yüzden kalbi temiz
olanların ömrü temiz, kalbi hastalıklı olanların iki dünyası berbat olur. Kalbi
hastalıklı olanların dünyaları da düzensizlik ve karmaşa içindedir. Hastalıklı
kalpler, cehalet, şehvet ve ihtiraslarının tesiriyle ahlaksızlık içine düşme
riskiyle karşı karşıyadırlar. Çünkü cehalet karanlık bir yoldur. Karanlık bir
yolun yolcularının akıbeti de karanlıktır. Şehvet ve ihtiras doymak bilmeyen
arzuların tahakkümüdür. Akıbeti kara topraktır. Kalbi hastalıklı olanlar daimi
bir huzursuzluk hastalığı içindedirler. Allah’ın nuruyla aydınlanmış kalpler bu
körlükten ve hissizlikten kurtulur. Hasta ve gafil kalpler ise Hak katında
kıymetini kaybeder. Yüce Mevlâ “(Ey Habîbim! Sana karşı gelenler) hiç
yeryüzünde dolaşmadılar mı? (Şayet ibret nazarıyla dolaşmış olsalardı),
düşünebilecekleri (hissedebilecekleri) kalbleri, işitebilecekleri kulakları
olurdu. Gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör
olur.” (el-Hacc, 46) buyurmakla ibret nazarlarının kalpler için ihya
edici bir uyarıcı mevkiinde bulunduğunu beyan etmektedir.
“Ey kalpleri çeviren
(Allah’ım)! Benim kalbimi dinin üzere sabit kıl.”