Voltaire ve deprem
İnsani ihmaller ve sorumsuzluklar sonucu büyük afetlere ve facialara dönüşen depremler, hayatlarını kaybeden onbinlerce insan ve enkaza dönüşen şehirler şeklinde korkunç ağır maliyetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar. 1755 yılında meydana gelen Lisbon depremi, fiziksel ve sosyal bir şok olduğu gibi, insanlığın entelektüel tarihinde de derin sarsıntılara neden olmuştur. 1755 Lisbon depremi, entelektüelleri, filozofları, teologları ve bilim insanlarını bilimsel ve metafiziksel sorunları yeniden düşünmek, yeni cevaplar bulmak, her şeyi yeniden sorgulamak durumunda bırakmıştır. Lizbon depreminden sonra dünyada hiçbir şey artık eskisi gibi olmamıştır.
Lizbon depremi, insan ve doğa arasındaki geleneksel
ilişki kalıblarını kökten değiştirmiştir. Geleneksel olarak doğanın
belirsizliği, öngörülemezliği karşısında insanlar çaresiz ve aciz kurbanlar
olarak düşünülmekteydi. Lizbon depreminden sonra deprem gibi ani gelişen ve
yıkıcı sonuçlara yol açan doğa olayları karşısında insanların, yeni bilgilerin
peşinde olan, doğa olayları karşısında aktif pozisyon takınan, bilgiye ve
bilime dayalı olarak insani ihtiyaçlarına uygun yaşam alanları oluşturan
dinamik, akıllı ve yenileyici bir insan anlayışı ortaya çıkmıştır. Lisbon
depreminden sonra deprem gibi doğa olayları karşısında aciz ve çaresiz insan
anlayışı tamamen reddedilmiştir.
Lisbon depremi, Kilise’nin bilgi ve bilim üzerindeki
tekelini sarsmış, doğa olaylarını ilahi planın bir parçası olarak gören eski
teoloji, radikal bir şekilde sorgulanmıştır. Metafizik ve bilimsel düzlemde
yürütülen tartışma, sanat ve siyaset gibi geniş alanlara yayılmıştır.
Voltaire’in Lisbon depremine getirdiği yorum, Fransız Devrimi’ne giden yolun
arkasındaki büyük anlayış değişikliğine neden olmuştur. Voltaire’in yorumu
sonucunda “Deprem, politiktir” şeklinde
ifade edebileceğimiz yeni anlayış o dönemki Fransız politik nizamını derinden
sarsmıştır. İnsanlar, depremin neden olduğu yıkıcılıktan yeniden küllerinden
nasıl doğacaklarını düşlemeye ve düşünmeye başlamışlardır. Voltaire sayesinde
1755 Lisbon depremi, büyük bir aydınlanmanın, aklın ve bilimin faal olarak kullanılmasının, sanatın yeniden
kendini yaratma düşünün tecrübesine dönüştüğü eskiden radikal kopuş ve sahici
anlamda yeniden başlangıcın kaynağı haline gelmiştir.
Voltaire, bu dünyanın olası alemler arasında en
iyisi olduğunu iddia eden Leibnitz’e ve her şeyin iyi olduğunu savunan
Alexander Pope’a meydan okumuştur. Voltaire, Lisbon Depremi Üzerine Bir Şiir isimli
dev bir entelektüel, edebi ve felsefi yapıt yazmıştır. Voltaire, Leibnitz ve
Pope gibi flozofları insanlara boş ve verimsiz teselliler vermekle suçluyordu.
Voltaire, depremin Tanrı’nın inayetiyle bir ilişkisi olmadığını, depremin
metafiziksel olarak fiziksel ve jeolojik olarak açıklanması ve anlaşılması
gerektiğini söylüyordu. Voltaire, depremi açıklarken ilahi kader ve ilahi ceza
doğmalarının geçersizliğini net olarak ortaya koymaktadır. Voltaire, deprem
gibi birçok felaket sonuçlar doğuran
olayın doğada bulunduğunu,
insanın doğaya verdiği zararın, doğanın insana verdiği zarardan daha fazla
olduğunu insanlara anlatmaya
çalışıyordu. Voltaire, akla, bilime ve olguya dayalı bir şekilde insanın doğayı
anlaması ve araştırması gerektiğinin mesajını veriyordu. Voltaire, akıl ve
bilimle “bahçemize bakmamız gerektiğini” söylemektedir. Dünyanın kötülüklerle
dolu olduğunu düşünen Voltaire, dünyayı yaşanılacak daha iyi bir yer haline
getirme sorumluluğunun Tanrı’da değil, insanda olduğunu ifade etmektedir.
Voltaire’in ortaya koyduğu perspektif, akıl ve bilgi
üzerinde tahakküm kuran Katolik Kilisesi’nin bütün iddialarının ve doğmalarının
çökmesine, din adına dünyaya ve doğaya nizam vermeye kalkmanın yıkıcılığının
farkına varılmasına yol açtı. Deprem gibi doğa olaylarını teolojiyle değil,
jeolojiyle anlamak gerektiğini ortaya koyan Voltaire, insanlığın durup
dinlenmeden akılla, bilimle ve özgürlükle kötülüklerle dolu dünyatyı
güzelleştirebileceğine dair umut ve iyimserlik dolu bir dünya görüşü ortaya
koydu. Voltaire, aklıyla, ahlakıyla ve vicdanıyla düşünen ve düşleyen özgür
bireyin sesinin gür çıktığı yeni bir dönemin açılmasına vesile olmuştur.