"Voice of America" Türk Gazetesi
Geçtiğimiz günlerde üç batılı
yazar okudum: F. Wlliaim Engdahl, Oliver Roy, John Perkins.
Afganistan gündeme oturunca,
Kabil’e bu yazarların zaviyesinden
bakma şansım oldu.
Her üç yazar da “Batı”nın iğrenç, şeytani yüzünü
belgesel mahiyette ortaya döküyorlar.
O kutsal “demokrasi”lerinin
kirli çamaşırlarını; ABD Başkanlarını, ABD halkının değil de Wall Street’in
belirlediğini, seçim fırıldaklarını, F-16 ve Cruisslerle masum ülkelere nasıl demokrasi taşıdıklarını(!) anlatıyorlar.
İğrenç tuzaklar, vicdansız soygunlar, seri katliamlar kan donduruyor.
Bu bilgiler muvacehesinde, “Batı”, Afganistan’da asla masum olamaz.
Oraya insani amaçlarla
gitmemişlerdir. Uyuşturucu dahil, her türlü pisliğe bulaşmışlar, türlü
mel’aneti taammüden işlemişlerdir.
Afganistan’dan hızlıca
çekiliyor olmaları, salt mağlubiyetleriyle açıklanamaz, işin içinde bir iş, bir hinlik olmalıdır.
Tartışmasız mağlubiyet ve
hezimet yaşıyorlar, ama mağlubiyeti bile kazanca çevirmeye, arkalarında bir kaos bırakmaya çabalıyorlar.
Taliban nedir, ne değildir,
20 yıl önceki Taliban mıdır, Türkiye’den henüz net okunamıyor. Şu anki Taliban’ın
yanında ya da karşısında olmamız için henüz bir nedenimiz yok.
Taliban, anti-emperyalist, milli Afganistan gücü müdür, ABD ile ilişkilerinin derinliği nedir, ne dozda vehhabi ve BAE
güdümündedir, yeterince bilemiyoruz.
Ne yazık ki, birikimli ve kâfi
sayıda “Afganistan uzmanı”na sahip
değiliz.
Ülkemizde, Afganistan
hakkında görüşüne başvurulanların tamama yakını, “Batı” kaynakları, medyası, uzmanları üzerinden Afganistan’ı ve
Taliban’ı tanıyorlar.
Üzücü bir durumdur.
Üzücü diğer bir durum ise,
ülkemizdeki bir medya kesiminin,
düpedüz “Batı”nın militanlığına, fedailiğine soyunması, “CIA
ağzı”yla konuşmasıdır.
Yalçın Küçük, Türkiye’deki iki gazetenin Dünya Yahudi Partisi için çok önemli
olduklarından bahseder.
Türkiye’nin işte o iki gazetesinden biri,
Afganistan’daki gelişmeleri öyle bir tarzda verdi ki, bir Türk gazetesi mi, yoksa
bir CIA bülteni mi okuyorsunuz,
şaşırıyorsunuz.
Taliban’a karşı olacaksak,
bunu bize ait bilgilerle yapmalıyız,
“Batı” ve CIA’in fabrikasyon bilgileri ile değil.
Aşağıda yorumlayarak paylaşacağım metinlerde gazetecilik mi
yapılıyor, operasyon mu çekiliyor, artık siz karar verin.
— Sokaklar kan gölü; Taliban,
evlerden çıkarıp infaz ediyor, Taliban vahşeti bitmiyor. (Masa başı ve düzmeceliği sırıtan bu haber için, gazete tek bir resim
bile veremiyor.)
— Hem Kabil havaalanı
çevresinden, hem diğer şehirlerden gelen görüntülerle dünyanın kanı çekildi. (172.000 Afgan öldürülürlerken, bu gazetemizin
ve sevgili ABD’sinin kanları neden çekilmemişti?)
— AB Komisyon Başkanı Ursula Von der Leyen: “Taliban ile
siyasi temasımız yok, sadece insan
hayatını kurtarmak için onlarla temastayız” dedi. (AB, ‘insan hayatını kurtarmaya’ ne kadar değer verdiğini, uçakta
garibim Afganları yerlere, köpekleri koltuklara oturtarak belli etti).
— Taliban’ın ölüm mangaları
ABD ve İngiltere’ye yardım edenlerin peşine düşerken, insanları evlerinden
çekip çıkararak sokaklarda infaz ettikleri bildiriliyor. (Hiç bir kanıta dayanmayan bu cümle baştan sona asparagas/fabrikasyon).
— Tercümanlar ve diğer destek
personeli çaresizce korku içinde yaşıyorlar. (Bu cümle ile CIA kendi elemanlarına
ağlıyor, bizim gazete neden ağlıyor?)
— Reuters haber ajansının
servis ettiği fotoğraflara göre ABD yapımı M16’lar tüyler ürpertici
görüntüleriyle Taliban militanlarının ellerinde görülüyor. (Bir Türk gazetesinin neden ABD askerlerinden tüyleri ürpermez de,
Taliban askerlerinden tüyleri ürperir? Subaylarımızın başına çuvalı Taliban
askerleri mi geçirmişti?)
— Önceki gün bir DW
gazetecisinin akrabalarından birinin vurularak öldürüldüğüne dair haberler
çıkmıştı. (DW, nasıl dandik bilgilerle gazetecilik
yaptığını ele veriyor).
— Afgan eski bir yargıcın anlattıklarına
göre Afgan kadınlar komşu ülkelere tabutlarla gönderiliyor. (Bu Afgan yargıcın CIA elemanı olduğunu
dağdaki çoban bile anlar.)
— ABD’de yaşayan Najla
Ayoubi, Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinden bu yana korkunç şiddet örnekleri
duyduğunu söyledi. (Türkçe “Nejla” değil
de, neden Amerikanca “Najla” yazdınız?.
Türklüğe sevdanız ABD’nin başladığı yerde mi bitiyor, dükkanlara asılan bir kaç
Arapça levhaya çıldırmıştınız ya, Amerikancaya neden sevdalısınız?)
— Biden’in aşağılayıcı bir
hızla ABD askerlerini geri çekmesinden sonra, Afganistan’ı ele geçiren Taliban,
bunu ABD’nin yüzüne vuruyor. (Afganistan’dan
ABD’nin çekilmesine hayıflanan bir Türk gazetecisi, bir ABD gazetecisi değil!..)
— Cüppeleri atıp üniformalara
büründüler. (‘ABD askerlerinin üniformaları
Taliban’a kaldı’ diye ağlıyor gazete)
— The Sun’ın haberine göre
üniformalı askerler DEAŞ tarzı propaganda görüntüleri verdiler. (“The Sun” a neden inanalım?)
— İsminin açıklanmasını
istemeyen bir ABD’li yetkili Reuters’e yaptığı açıklamada, “artık her şey
Taliban’ın elinde” dedi. (“Reuters”a da
neden inanalım?)
— Bazı Taliban militanları,
Ordu Delta Kuvvetleri Komandoları ve Deniz Piyadeleri tarafından tercih edilen
yansıtıcı gözlükler takmışlardı. (‘Vah,
vah, gözlüklerimiz kimlerin ellerine kaldı’ figanı. Coni’nin gözlüklerinin
Taliban’ın eline geçmesine bir Türk gazetesi neden yanar?)
— Taliban’ın eline geçen
silahların tam listesi bilinmiyor. (Hani
ABD’nizden habersiz sinek uçmazdı?).
— Taliban, ABD, NATO ve
Birleşik Krallıkla çalışanları aramayı sürdürüyor. (Aramayıp, ‘sevgili Birleşik Krallığı’nız için casusluğa devam
etmelerine izin mi verselerdi?)
— Taliban, kızlarını okula
götüren anne ile başları açık olduğu halde çalışmalarına izin verdiği hemşire
ve doktorların görüntülerini yayınladı. (‘Taliban’ın
böyle yapmasından ödümüz kopuyor’ demek istiyor.)
AP ajansı,
ABD’nin 20 yıl boyunca Afganistan’a 837 milyar dolar para harcadığını ve tüm
çabaların bir hafta içinde çöpe gittiğin bildirdi. (ABD paralarının çöpe gitmesi gazetenin yüreğine oturmuş).
Bu gazetemiz, bu minval
Afganistan haberlerini, kucağında bir
Afgan bebek tutan bir ABD askerinin fotoğrafı ile noktalıyor, demek istiyor
ki;
“ABD ve askerleri birer melek”.
Yerseniz!