Vizyonu Olanın Geleceği Olur
Bir devletin geleceğini vizyonu belirler. Hele dış politika da bu çok daha önem arz eder. Zira bir devleti küçülten veya büyüten şey, sahip olduğu maddi güçten önce vizyonu gelir.
Vizyon kelimesi, Latinceden Fransızcaya oradan da
Türkçemize: ‘’görüş’’ veya ‘’görme gücü’’ anlamında geçmiştir.
Gerek bireyin gerek toplumların gerekse kurumların gelecekteki hedefleri ‘’vizyon’’ kavramıyla ifade edilir.
Demek ki, vizyon ile gelecek arasında bir ilişki
bulunmaktadır. Vizyon sahibi olmak iki açıdan önemlidir. Birincisi, muhtemel tehditleri görerek tedbir almak, ikincisi, gerçekleştirmeye çalıştığınız
bir iddianız varsa gereken donanıma sahip olmak.
‘’İddia’’ ve ‘’dava’’ kelimelerine baktığımızda aynı
kökten geldiğini görürüz. O zaman şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; iddiası olanın davası, davası olanın da bir
vizyona sahip olması mutlaka beklenir.
Bu bağlamda ‘’Dünya
beşten büyüktür’’ söylemi, ‘’one
minute’’ itirazı, küresel adaletsizliğe kafa tutan büyük iddialardır.
Dünya üzerinde bulunan bütün devletlerin faaliyetlerine,
birbiriyle olan rekabetlerine, dış politikalarına, vizyonlarına baktığımızda üç
boyut üzerinde ilerlediğini görürüz.
Birincisi,
tarihtir. Bütün olaylar bir tarih diliminde yaşanmıştır, yaşanmaktadır ve
yaşanacaktır. Demek ki, olayların mahiyetini anlamak için tarih faktörüne
mutlaka dikkat etmek gerekir.
İkincisi,
coğrafyadır. Bütün olaylar bir coğrafya üzerinde yaşanır. Ayrıca coğrafyanın
devletlerarası rekabete hem doğal kaynaklar nedeniyle hem de o yerin
jeostratejik konumu ile ilgilidir. Daha önceki yazılarımda bu konunun üzerinde
çok durduğum için bu yazımda sadece değinip geçiyorum.
Üçüncüsü,
İNSANDIR. Her şeyin odağında insan vardır. Devletlerin bizzat kendisi insanın
eseridir. Uluslararası ilişkilerin, olayların, tarihin, coğrafyanın öznesi
insandır. İnsan devamlı merkezdedir, tarih ve coğrafya ise onu kuşatandır.
Bu bağlamda ister felsefeden, ister tarihten, ister
devletten, ister medeniyetten, ister bilimden, ister teknolojiden, ister
ekonomiden, ister siyasetten, kısacası hangi konudan bahsedersek bahsedelim her
şey, mutlaka insan, tarih ve coğrafya üzerinde somutlaşmıştır.
Her şeyin merkezinde insan varsa o zaman bu kavrama kısaca
bakalım. İnsan Arapça da üç anlama gelir. Birincisi,
‘’nisyan’’ unutmak, ikincisi,
isyan etmek anlamına gelir. Mesela: ‘’Allah Âdeme dedi ki, burada dilediğiniz
gibi yiyin için ama şu ağaca yaklaşmayın’’ ama Âdem emri unuttu ve isyan etti. Üçüncü anlamı da, ‘’ünsiyet’’ demektir.
Yani ‘’yakınlık kurmak’’ demektir.
Sonuç
Uzun bir zamandan beri dünyada niteliği değişmeyen bir
haksızlık yaşanmaktadır. Kendisiyle
‘’ünsiyet’’ halinde olduğumuz milyarlarca insan, bugün ekonomik ve politik
gerilimlerin, çatışma ve savaşların, yoksulluğun, tahrip edilen çevrenin
baskısı altında yaşamaktadır. Türkiye bütün bu haksızlıklara gücü oranında
karşı duran, iddiası olan hemen hemen tek ülkedir. Ancak bu iddialara uygun bir
vizyon geliştirilmesi gerekir. Unutulmaması gerekir ki vizyonu olanın geleceği
olur.
Not: [email protected]
görüş ve eleştirilerinizi gönderebilirsiniz.
Twitter: MehmetBeyhanTR