Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2955.76
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Mart 2020

Virüssüz düşünce

Toplum olarak aynı konuya odaklandık. Virüs salgını nedeniyle evlerimizdeyiz. Kamuda çalışanlar açısından problem yok. Özel sektöre dair atılan adım ise küçük. Kamu hizmetleri dönüşümlü personel ile yürüyor ama özellikle üretime dayalı özel sektörde durum zor. Bunun için devletin adım atması, özendirmesi ve destek vermesi gerekiyor.

Virüsün hayatımızı eşitlediği bir çağdayız. Daha önce de söylediğimiz gibi zengin, fakir demiyor, kapımıza dayanıyor. Dünya büyük bir sınav veriyor. Hayatımız, dünyamız ortak. Dünya insanlığı ile aynı endişeleri yaşıyoruz. Ölüm hiç bu kadar yakın olmamıştı. Özellikle Batı, bu konuda uzun zamandır sınav vermiyordu. Orta Doğu ve Afrika’da ölüm sıradan bir şeydi. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar ölüyordu. Ölüm vakitsizdir, her an gelebilir ama bu coğrafyalarda ölen hep fakirdi, mazlum idi. Batı’nın sömürdüğü İslam coğrafyasında insanlar ölüme öylesine alışmışlardı ki şimdi, ölüm tüm dünyanın eşiğinde, ensesinde.

Virüsün hep zararları üzerine konuşuyoruz. Kim bilir, yararları da çıkacak ortaya. Çoğu insan ölümü unutmuştu. Ölümü hatırlattı. Batı veya gelişmiş dünya devletleri üzerinde yaşadığımız kürenin ortak olduğunu idrak eder belki. Sanayiciler çevreye daha duyarlı olur. Zenginler, dünya hayatının geçiciliğini görürler, aslında biliniyordu ama daha yakından, içinden anlamış olacaklar. Virüsle birlikte temizlik arttı. Su, en kıymetli hazinedir. Şimdi suyun kıymetini öğrenme zamanı. Peki, Afrika’daki susuz insanlar ne yapar? Adil bir hayatı birlikte ikame edebiliriz.

Dua zamanı

Bilhassa sağlık çalışanlarını alkışladık, alkışa devam da edeceğiz. Son günlerde camilerden de dua ediliyor. Alkış da bir duadır. Eski Türkçede “alkış”ın dua anlamı vardır. Hem alkış hem de camilerden yükselen dualar güzel davranışlar. Etkisi muhakkak var. Moral olarak iyiyiz. Birbirimizi daha çok düşünmeye başladık. Bütün bunlar sözlü dua hükmünde. Bir de eyleme geçirilen dualar var. Nedense fiili duada, sözlü duadaki kadar cömert değiliz. Bir dostumuz veya sevdiğimiz için sözlü duada bir şeyler talep ederiz de iş eyleme gelince cimrileşiriz, susarız. Fiili duanın daha etkili olduğunu bilmek lazım. Kendimiz için istediğimiz bir şeyi herkes için isteyebiliyor muyuz? Zulme uğramış birisinin acısını duyuyor muyuz? Gözümüz görüyor mu, kulağımız duyuyor mu? Sanırım körleştik, sağırlaştık. Virüsün Azrail ile kol kola gezdiğini gördüğümüz şu günlerde gelin, bunları da düşünelim. Düşünmek, görmek, duymak lazım. Sadece kendi derdimizi değil, tüm insanlığın derdini de düşünelim. Artık bireysel yaşamın olamayacağını anlamış olmalıyız.

Yaşlılara hürmet

Şu günlerde evde kalma zamanımız arttı. Zorunlu olmadıkça dışarı çıkmıyoruz. Özellikle 65 yaş üstü insanlarımız için de kısıtlılık var. Ancak toplumumuz bunu yanlış anladı. Sanki virüsü bu yaşlılar yayıyormuş gibi olumsuz algı oluşturuldu. Oysa yaşlılara virüsü gençlerimiz ve daha çok gezen insanlarımız bulaştırıyor. Yaşlı insanların videoları izleniyor. Gülünecek bir durum yok, oturup düşünmek gerekiyor. İncinen yaşlılarımız var. Kendilerini dışlanmış hissediyorlar. Elbette söz dinlemeyenlerimiz de var. Bizim toplumumuz kurallı bir toplum değil. Türkiye’de yaşlı erkeklerin hayatının camide, parkta, kimisinin de kahvehanelerde geçtiğini biliyoruz. Kolay değil ama alışmak lazım, yeni davranışlar ve alışkanlıklar geliştirmemiz kaçınılmaz oldu. Komik video çekimleri kul hakkıdır, yanlıştır.

Kitap ve yazar tavsiyesi

Sağlık Bakanının kitap tavsiyesi tartışma başlattı. Her şeye rağmen olumlu bir durum. Tartıştığımız konu yazarlar. Şu yazar da bu yazar da olmalıydı, diyoruz. Türkiye’nin bunları tartışıyor olmasına bakalım. Tüm yazarlar farklı dillerde yazsalar da hepsinin yazdığı insandan insana mesajdır, insanın insanla diyaloğudur. Mustafa Kutlu da bizim, Sabahattin Ali de. Necip Fazıl da bizim, Nazım Hikmet de. Tolstoy kimin diyebilirsiniz. İnanın o da bizim. Hepimiz insanız, insanca bir dilde buluşmak zorundayız, aksi durumda insanlığımızı yitireceğiz. Virüsten önce, virüsten sonra diye başlamak lazım. Düşünmeyi, okumayı; sevmeyi, bilmeyi; paylaşmayı, birlikte yaşamayı öğretiyor virüs. Şimdi virüssüz bir düşünceye koşalım.