Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.58
Gram Altın
2474.52
BIST 100
9530.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Ağustos 2021

​Virüssever Eğitimciler!

Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu tarafından aşının faydaları üzerine onlarca açıklama ve bilimsel veriler kamuoyu ile paylaşılmasına rağmen, belki de ölümle sonuçlanabilecek bir ihtimali göze alıp virüs kapmaya razı olan “Aşı karşıtları” muhalif olarak örgütlenmeye başladılar. Sadece aşı olmamayı tercih etmekle yetinmeyip aşının faydalarını çürütmeye yönelik veya aşının etkilerini hafife alan açıklamalar, eylemler yapmaya başladılar. Bakanlığın “aşı olun” kampanyasına karşın, adeta “aşı olmayın” kampanyası başlattılar diyebiliriz.

Kısır kalmaktan tutun ileride ciddi rahatsızlıkların ortaya çıkacağına, kalp ritmi bozukluğu oluşacağına değin onlarca absürt ve ayağı yere değmeyen argümanlarla aşı olmayın çağrısında bulundular. Bakanlığın zorla aşı olacaksınız gibi bir dayatması olmamasına rağmen “Bu beden benim, Bakanlık tasarruf hakkına sahip değildir” diyerek kendilerine alan açmaya çalıştılar. Hatta aşı olmaktansa virüs kapıp ölmeyi tercih ederim diyen sanatçılarımız bile oldu! Şaka gibi, ama değil; gerçek!

Benzer muhalefet ruhunu MEB’in PCR testi kararında da gördük. Bilmeyenler için kısaca hatırlatalım; MEB, 6 Eylül’de okulları açacağını ve bu konuda kararlı olduğunu duyurduktan sonra aşı olmayan öğretmenler için ya aşı olmalarını ya da tedbir olarak haftada iki defa PCR testi vermeleri gerekeceğini söyledi. Öğretmen olsun olmasın, fark etmeksizin aynı kesim bu sefer de öğretmenlerin PCR testi yapmayacaklarını, yapmamaları gerektiğini savunuyorlar. Dertleri ne anlamış değilim; Aşı olmamak derseniz, eyvallah diyeceğim. Peki ya PCR testi neden vermesinler ki? Belki taşıyıcı konumda olacak belki virüs kapmış olacak ve dolayısıyla başka öğrencileri ya da öğretmenleri etkileyip onların da hastalanmalarına sebep olma ihtimali ortada iken, muhalefete soyunmaya ne gerek var?

PCR testi yaptırmak istemeyen ve direneceklerini ifade eden öğretmen arkadaşları gerçekten anlamıyorum. Aşı olmamayı ilkesel bir duruş olarak karşısınız diyelim, ki bu da bana anlamlı gelmiyor ama bir nebze kabule geçtik varsayalım; peki ya test yaptırmamakta neden direniyorsunuz? Haftada iki defa çok, bu bir nevi mobbingdir, yıldırmadır, bu nedenle karşıyız diyorsanız gelin aşınızı olun öyleyse sevgili öğretmen arkadaşlar!

“Yok ben hem aşı da olmam, hem PCR testi de vermem; bu şekilde okuluma da geleceğim dersime de gireceğim ek dersimi de kazanacağım” düşüncesindeyseniz asıl mobbing sizin yaptığınızdır! Devlete ya da Bakanlığa meydan okuyorsunuz çünkü! “Aldığınız kararı uygulamak istemiyoruz, siz bize uyun” demektir. Yapılan, “Yasa koyucuların belirlediği kuralları ihlal ediyoruz” diye meydan okumaktır!

Yeri gelmişken buradan Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarına bazı konularda ciddi hatırlatmalarda bulunmak istiyorum. Aldığım duyumlar ne kadar doğru bilemiyorum veya sahada ne kadar uygulanabilirliği var bilmiyorum ama çok sık duyduğum bir şey var; yazmak istedim. Bazı öğretmenlerin (veya diğer mesleklerden de olabilir, bilemiyorum) aşı olmak için randevu aldığı ya da sisteme giriş yaptığı ve sonrasında vazgeçtiği ya da tanıdığı bir yakını/akrabası/eşi-dostu tarafından sisteme aşı yapılmış olarak girdiği ve o aşının çöpe atıldığı ya da yere döküldüğü gibi duyumlar geliyor. Dolayısıyla aşı olmamış biri aşı olmuş olarak görünecek olup iş hayatında aşılılar kategorisinde yer almış olacak. PCR testi için de benzer şey geçerli. PCR testi yaptırmayıp bir şekilde yolunu bulup test yaptırmış gibi görünmeye çalışmak için girişimlerde bulunanlar olduğuna yönelik duyumlar alıyorum. Ne kadarı doğru ne kadarı yalan bilemiyorum ama tıkır tıkır işleyen sağlık sistemimizin buna imkan tanımayacağını düşünmekle birlikte bu yönde ki bir istimalin önüne geçmek için duyduklarımı buradan Bakanlık yetkilileri ile paylaşmak istedim.

Benzer duyum MEB için de almaktayım. İdareci veya yönetici olan bir akrabası ile aynı okulda çalışan ya da bir şekilde birileri vasıtasıyla idarecilere ulaşan öğretmenler, yöneticiler tarafından okula alınmayı veya göz yumulmayı talep edeceğine yönelik Bakanlığın aldığı kararların istimal edileceğine yönelik duyumlar geliyor. Sayın Mahmut Özer’in güçlü bir iradeye ve eğitim teşkilatına kolaylıkla sözünü geçirdiğine şahitlik etmiş biri olarak bu ihtimali zayıf olarak da görsem, yine de değinmek ve dile getirmek istedim.

“Aşı olmaya hayır, PCR testi vermeye hayır, virüse evet” diyerek ölüme göz kırpmak, sanırım patolojik bir vaka. Bu aralar Psikologların kapılarını aşındıranlar var mıdır acaba, ne dersiniz?