Virüssever Eğitimciler!
Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu tarafından aşının faydaları üzerine onlarca
açıklama ve bilimsel veriler kamuoyu ile paylaşılmasına rağmen, belki de ölümle
sonuçlanabilecek bir ihtimali göze alıp virüs kapmaya razı olan “Aşı karşıtları” muhalif olarak
örgütlenmeye başladılar. Sadece aşı olmamayı tercih etmekle yetinmeyip aşının
faydalarını çürütmeye yönelik veya aşının etkilerini hafife alan açıklamalar,
eylemler yapmaya başladılar. Bakanlığın “aşı olun” kampanyasına karşın, adeta “aşı
olmayın” kampanyası başlattılar diyebiliriz.
Kısır kalmaktan tutun ileride ciddi rahatsızlıkların ortaya
çıkacağına, kalp ritmi bozukluğu oluşacağına değin onlarca absürt ve ayağı yere
değmeyen argümanlarla aşı olmayın çağrısında bulundular. Bakanlığın zorla aşı
olacaksınız gibi bir dayatması olmamasına rağmen “Bu beden benim, Bakanlık
tasarruf hakkına sahip değildir” diyerek kendilerine alan açmaya çalıştılar. Hatta
aşı olmaktansa virüs kapıp ölmeyi tercih ederim diyen sanatçılarımız bile oldu!
Şaka gibi, ama değil; gerçek!
Benzer muhalefet ruhunu MEB’in PCR testi kararında da gördük.
Bilmeyenler için kısaca hatırlatalım; MEB, 6 Eylül’de okulları açacağını ve bu
konuda kararlı olduğunu duyurduktan sonra aşı olmayan öğretmenler için ya aşı
olmalarını ya da tedbir olarak haftada iki defa PCR testi vermeleri
gerekeceğini söyledi. Öğretmen olsun olmasın, fark etmeksizin aynı kesim bu
sefer de öğretmenlerin PCR testi yapmayacaklarını, yapmamaları gerektiğini savunuyorlar.
Dertleri ne anlamış değilim; Aşı olmamak derseniz, eyvallah diyeceğim. Peki ya
PCR testi neden vermesinler ki? Belki taşıyıcı konumda olacak belki virüs
kapmış olacak ve dolayısıyla başka öğrencileri ya da öğretmenleri etkileyip
onların da hastalanmalarına sebep olma ihtimali ortada iken, muhalefete
soyunmaya ne gerek var?
PCR testi yaptırmak istemeyen ve direneceklerini ifade eden
öğretmen arkadaşları gerçekten anlamıyorum. Aşı olmamayı ilkesel bir duruş
olarak karşısınız diyelim, ki bu da bana anlamlı gelmiyor ama bir nebze kabule
geçtik varsayalım; peki ya test yaptırmamakta neden direniyorsunuz? Haftada iki
defa çok, bu bir nevi mobbingdir, yıldırmadır, bu nedenle karşıyız diyorsanız
gelin aşınızı olun öyleyse sevgili öğretmen arkadaşlar!
“Yok ben hem aşı da olmam, hem PCR testi de vermem; bu
şekilde okuluma da geleceğim dersime de gireceğim ek dersimi de kazanacağım”
düşüncesindeyseniz asıl mobbing sizin yaptığınızdır! Devlete ya da Bakanlığa
meydan okuyorsunuz çünkü! “Aldığınız kararı uygulamak istemiyoruz, siz bize
uyun” demektir. Yapılan, “Yasa koyucuların belirlediği kuralları ihlal ediyoruz”
diye meydan okumaktır!
Yeri gelmişken buradan Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarına
bazı konularda ciddi hatırlatmalarda bulunmak istiyorum. Aldığım duyumlar ne
kadar doğru bilemiyorum veya sahada ne kadar uygulanabilirliği var bilmiyorum
ama çok sık duyduğum bir şey var; yazmak istedim. Bazı öğretmenlerin (veya
diğer mesleklerden de olabilir, bilemiyorum) aşı olmak için randevu aldığı ya
da sisteme giriş yaptığı ve sonrasında vazgeçtiği ya da tanıdığı bir
yakını/akrabası/eşi-dostu tarafından sisteme aşı yapılmış olarak girdiği ve o
aşının çöpe atıldığı ya da yere döküldüğü gibi duyumlar geliyor. Dolayısıyla
aşı olmamış biri aşı olmuş olarak görünecek olup iş hayatında aşılılar
kategorisinde yer almış olacak. PCR testi için de benzer şey geçerli. PCR testi
yaptırmayıp bir şekilde yolunu bulup test yaptırmış gibi görünmeye çalışmak
için girişimlerde bulunanlar olduğuna yönelik duyumlar alıyorum. Ne kadarı
doğru ne kadarı yalan bilemiyorum ama tıkır tıkır işleyen sağlık sistemimizin
buna imkan tanımayacağını düşünmekle birlikte bu yönde ki bir istimalin önüne
geçmek için duyduklarımı buradan Bakanlık yetkilileri ile paylaşmak istedim.
Benzer duyum MEB için de almaktayım. İdareci veya yönetici
olan bir akrabası ile aynı okulda çalışan ya da bir şekilde birileri
vasıtasıyla idarecilere ulaşan öğretmenler, yöneticiler tarafından okula
alınmayı veya göz yumulmayı talep edeceğine yönelik Bakanlığın aldığı
kararların istimal edileceğine yönelik duyumlar geliyor. Sayın Mahmut Özer’in
güçlü bir iradeye ve eğitim teşkilatına kolaylıkla sözünü geçirdiğine şahitlik
etmiş biri olarak bu ihtimali zayıf olarak da görsem, yine de değinmek ve dile
getirmek istedim.
“Aşı olmaya hayır, PCR testi vermeye hayır, virüse evet”
diyerek ölüme göz kırpmak, sanırım patolojik bir vaka. Bu aralar Psikologların
kapılarını aşındıranlar var mıdır acaba, ne dersiniz?