Virüsle imtihanımız
Dünya kaos halinde…
Kimilerine göre yarasa, kimilerine göre de laboratuvar ürünü olan bir virüs dünyayı perişan ediyor. İnsanoğlu ocak ayından beri kötü bir korku filminin başrol oyuncusu gibi….
Hastalık hastası olan mı dersiniz!
Virüsten korunmak için saf alkol yudumlayanlar mı dersiniz!
Türbeleri yalayanlar mı dersiniz!
Bana bir şey olmaz diyerek ortalarda dolaşanlar mı dersiniz!
Evin içinde 150 kere ellerini yıkayanlar mı dersiniz!
Markette ne bulursa stoklayanlar mı dersiniz!
İnsanları psikolojik olarak çıldırma noktasına getirdiler. Zaten insanları bu aşamaya getirene kadar da hiç zorlanmadılar. Yıllarca neler yapacakları ve nasıl yapacaklarını filmler ve diziler aracılığıyla insanların bilinçaltına yerleştirdiler. Yeri geldi filmlerde bir virüs salgınını işlediler, yeri geldi çizgi filmlerde ünlü birinin virüsü kapacağını konu ettiler. Her zamanki gibi kurguladıkları senaryo, gerçek hayata geçtiğinde sorunsuz ilerlemekte…
Virüsün gözümüzü açtığı noktalar da var tabi…
Zengin ve fakir arasında mezarda eşitlenen yaşam kalitesinin virüs sayesinde yaşarken de eşitlendiğini gördük!
Virüsün “sen zenginsin seni öldürmüyorum” gibi düşüncesinin olmadığını ve herkese eşit muamele ettiğini de gördük!
Dünyaca ünlü milyon dolarlık sporcuların bu olağanüstü durumda bin dolara çalışan biyologlar kadar önemli olmadıklarını gördük!
İnsan hakları, medeniyet, özgürlük vs. gibi kavramlar yüzünden yıllarca kapısında beklediğimiz AB’nin hem birlik, hem de insanlık yönünden bitmiş olduğunu gördük!
- bulunan birçok devletin 60 yaş üstü vatandaşlarını (anneleri babaları dedeleri vs.) hiç düşünmeden feda edebileceklerini gördük.
Virüs, çoğu insanın maneviyatını da olumlu yönde etkilemiş durumda… Herkes iyilik yapma derdinde… Ha buna rağmen aramızda kötüler yok mu? Tabi ki varlar. Zaten onlar aramızdan hiç eksik olmazlar.
5 TL olan kolonyayı 50 TL’ye satanları mı ararsınız! Eve gelip virüs testi yapacağız diye milleti soymaya kalkanları mı ararsınız! Sosyal medyada takipçi kasmak için yalan haber yapanları mı ararsınız!
Virüs mirus hikaye aslında!
Bizi bizim sorumsuzluğumuzdan başka hiç bir şey öldüremez.
Yurtdışından gelip de karantinadan kaçmaya kalkarsak…
Evde otur dendikçe dışarıya kaçmaya kalkarsak…
“Toplu halde bulunmayın” dendikçe toplu halde asker uğurlamaya kalkarsak…
Tatil zannedip ailecek pikniğe gitmeye kalkarsak…
Lütfen dikkat edelim!
Bu bir tatil değil, devletin vatandaşının sağlığı için aldığı önlemdir… Siz vatandaş olarak sadece kendinizden sorumlu değilsiniz. Yapmanız gereken, devlet ne diyorsa onu yapmak ve tedbiri elden bırakmamaktır. Evde oturun deniyorsa evde oturmanız gerekmektedir. Evde ne kadar canınız sıkılırsa sıkılsın, can sıkıntınız solunum sıkıntısı çekmenizden daha iyidir. Resmi açıklamalar haricinde hiçbir şeye de inanmayın. Merak etmeyin, ülke olarak virüs gibi birçok şeye çok hazırlıklıyız.
Süreci başından beri muhteşem bir şekilde yöneten Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca ve sağlık çalışanlarımıza da buradan kocaman bir teşekkür ediyorum. Dünyanın hiçbir ülkesinde süreç bu kadar şeffaf yönetilmedi, yönetilemedi. Ayrıca sağlık çalışanlarımız gibi gecesini gündüzüne katan özellikle polislerimize, askerlerimize ve kamu çalışanlarımıza da çok teşekkür ederim.
Meslek liselerinin memleket meselesi olduğunu söylemiştik ya, haklı da çıktık. Meslek liselerimiz temizlik maddelerinin yanında ayda 2 milyon cerrahi maske de üretecek. Bu ürünleri
iç piyasaya verecekleri gibi dünyanın her yerine de ihraç edecekler.
Sizden ricam, devletimizin tedbirlerine uyalım.
Hijyen kurallarına dikkat edelim.
Yaşlılarımızı ve kronik rahatsızlığı bulunan eş dost akrabalarımızı evden çıkarmayalım.
Bugünler geçtikten sonra daha güçlü bir Türkiye olacağını unutmayın.