Virüs / terör lobisi
Koronavirüs ve terör aynı karaktere ve yöntemlere sahip…
Biri biyolojik, terör ise sosyal bir virüs.
İkisinin de amacı bünyeye yerleşip varlığı ortadan kaldırmak, yok etmek. Sinsi ve acımasız.
Terör yandaşları eline megafonu, mikrofonu alıp virüs üzerinden bölücülüğe devam ediyorlar.
‘Biz Bize Yeteriz Türkiye’m’ kampanyasından fevkalade rahatsız oldular. Sanki millet bundan önce hiç yardımlaşma ve dayanışma kampanyalarına katılmamış gibi ‘ Şimdi bu da nerden icap etti ! ’ havasındalar. Diğer taraftan da bu yardımlaşma kampanyasına paralel bir kampanya başlatma girişiminde de bulunmaktan geri durmadılar.
Yasalara aykırı bu paralel kampanya durdurulunca da bastılar feryadı. ‘IBAN ayetleri / şartları’ başlıkları altında halkın dinî ve millî duygularıyla alay etmeye cüret ettiler. Bunlardan biri tutuklandı.
Algı oluşturma çabasına bakıldığında da terör örgütlerinin virüs üzerinden sosyal bünyeyi ele geçirmeyi, felç etmeyi planladığı aşikar.
Virüsün yayılması için her fırsatı kullanıyorlar. Toplu taşım araçlarında sosyal mesafe kuralı gereği seyrekleştirilmiş düzende taşıma yapılması gerekirken bu virüs / terör lobisi, balık istifi taşıyarak virüsün hızlı yayılması için araç sayılarını yarı yarıya azaltmıştır. Maksat, halkı kışkırtmak kamu düzenini ortadan kaldırıp kaos oluşturmaktır.
FETÖ/ PKK yandaşları bu virüs lobisinin merkezidir. Üst aklın sevk ve idaresinde çürütme, kokuşturma, başkalaştırma, ifsat etme faaliyetlerine devam ediyorlar.
İnfaz yasasında da kadını katledenlere, kadına şiddet uygulayanlara, cinsel istismarcılara af getirildiği yalanıyla algı oluşturma çabası içinde olmaları toplumun nasıl bir virüsle karşı karşıya olduğunu göstermesi bakımından son derece ibretliktir.
Bu, sosyal siyasi, ekonomik Virüsçülük, tüm millî, insanî ve ahlaki değerleri yok etmek üzere oluşturulmuş virüstür. Diğer adı: Çağdaşlık…
“Medeniye dediğin tek dişi kalmış canavar” ifadesine yerli iş birlikçiler çok bozuluyorlar.
Millî dayanışmayı hazmedemeyenlerin 15 Temmuz gecesi evlerinde koltuğuna kaykılarak kahvesini yudumlayarak ekranlarda seyretmeleri bunların iplerinin kimlerin elinde olduğunu göstermiyor mu?
Terörle mücadeleyi ‘sarayın savaşı’ diyerek zaafa uğratmak isteyenler, bugün de korona virüsle mücadeleyi ‘sarayın mücadelesi’ diyerek tahkire kalkışıyorlar. Biraz yüz bulsalar buna da ‘tiyatro’ diyecekler.
Virüsün, çağdaşlığın mabedi yıkılıyor.
Nasıl ki SSCB 26 Aralık 1991’de hiçbir dış müdahaleye maruz kalmadan yıkıldıysa ‘Medenî Batı’ da öylece yıkılıyor.
Hastalıklı yapı tüm çıplaklığıyla ortada. Maske ve ilaç haydutluğu en son maharetleri.
NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir, BM kurtlar sofrasının sakisi konumunda.
BM Genel Sekreteri korona virüsün çatışma bölgelerine yayılmasından endişe ediyormuş. Bombalardan, kurşunlardan ölümlerden endişe etmiyor.
Zulmile abat olanın ahiri berbat olur.
Türkiye, güney sınırlarında (Suriye’nin kuzeyinde) gerçekleştirdiği harekatlarla 3 Mart 2006’da ABD’nin yayımladığı Orta Doğu haritasını paramparça etti.
İdlib’de oluşturduğu bölgeyle bunu perçinledi.
Türkiye, terörü tamamen yok etme aşamasına geldi. Pensilvanya - Kandil Konseyi ( yeni PKK) virüs üzerinden saldırıyor.
Eğer, 1990’lardaki şartlar olsaydı faili meçhullerle teröre alan açarlardı.
Artık suikast düzenleyemiyorlar. İfsat ediyorlar.
ABD aksanıyla konuşuyorlar…
ABD'nin NATO Daimi Temsilcisi Kay Bailey Hutchinson, Türkiye'nin S-400 füze savunma sistemlerini aktife etmezse, İdlib için "destek paketi" vereceklerini söyledi.
‘Ne işimiz var İdlib’de’ Virüs ve terör işbirliğinin delillerindendir.
‘Biz Bize Yeteriz Türkiye’m’
Trabzonlu Kezban Teyze’nin umre için biriktirdiği iki çeyrekle yardımlaşma kampanyasına katılması Virüsçülere verilmiş en güçlü cevaptır.
15 Temmuz’da bir ay meydanlarda nöbet tutuk, şimdi bu nöbeti evlerimizde devam ettiriyoruz.
