Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2991.44
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Temmuz 2016

Vergi denetimi kaç başlı?

Devletin ana gelir kaynağı olan vergi, sadece kamu harcamalarının finansmanı için toplanmaz.

Ekonomik, mali ve sosyal amaçların gerçekleştirilmesinde de önemli bir araçtır.

Bu bağlamda gelir dağılımında adaletin sağlanması, ekonomik istikrarın korunması, piyasada eşit koşullarda rekabetin sürmesi, yatırımların yönlendirilmesi ve teşvik edilmesi için de düzgün işleyen bir vergi sistemine ihtiyaç vardır.

Ne yazık ki bütün iyi niyetli çabalara rağmen vergi sistemimiz arzu edilen yapıya kavuşamamıştır.

Vergide adaletsizliğin en önemli göstergelerinden biri kazanç üzerinden alınan dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payıdır.

Türkiye'de bu oran yüzde 30'dur.

Diğer bir ifade ile toplanan 100 TL verginin sadece 30 lirası kazanca göre tahsil edilmektedir.

Daha da çarpıcı olanı bu 30 liranın 27 lirasını ücretlilerin ödemesidir.

2,5 milyon beyaname veren mükellefin ödediği vergi 3 liradır.

Şirketler de bu rakama dahildir.

630 bin civarında şirketin ödediği kurumlar vergisinin hemen hemen tamamını birkaç bin şirket üstlenmiştir.

Görüldüğü üzere gayri adil diye nitelenen dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı çokyüksektir.

Ve dolaysız vergileri de ücretliler ile az sayıda şirket ödemektedir.

Esasında sorun dolaylı vergilerin yüksekliğinden değil dolaysız vergilerin toplanamamasındankaynaklanmaktadır.

Dolaysız vergiler neden toplanamamaktadır?

Sosyal, kültürel ve ekonomik pek çok neden sayılabilir ama etkin ve yaygın bir vergi denetiminin olmaması en başlıca sebeplerdendir.

Türkiye gibi beyan esasına dayalı vergi sisteminde mükelleflerin beyanlarının kontrol edilmesi şarttır.

Ödenmesi gereken verginin doğruluğunun araştırılması ve tespit edilmesi ancak "vergi incelemesi" ile mümkündür.

Ne var ki 100 mükelleften sadece 2-3'ünün beyanı incelenebilmektedir.

2011 yılından önce vergi inceleme yetkisine haiz denetim birimleri 4 ayrı gruptan oluşuyordu.

Bunlar maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri ve vergi denetmenleri idi.

Vergi denetiminde çok başlılık kısır çekişmelere ve verimsizliğe yol açmasından dolayı bu 4 birim, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle 10 Temmuz 2011 tarih ve 646 sayılı Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile Vergi Denetim Kurulu çatısı altında birleştirildi.

Unvanları "vergi müfettişi" oldu.

Unvanları tek olmasına rağmen 4 grup halinde çalışmaları öngörüldü.

Şöyle ki;

A, küçük ve orta ölçekli mükellefler grubu

B, büyük ölçekli mükellefler grubu

C, organize vergi kaçakçılığı ile mücadele grubu

Ç, örtülü sermaye, transfer fiyatlandırması grubu

4 ayrı grup da olsa vergi inceleme elemanları tek bir özel yarışma sınavı ile mesleğe alınmakta, bu sınavdayüksek not alanlar b, c, ç gruplarında görevlendirilirken daha düşük not alanlar a grubuna ayrılmaktadır.

Böylece bir tarafta b, c, ç grupları, diğer tarafta a grubu olmak üzere fiilen iki başlı bir yapı oluşmuştur.

Bu durum sıkıntı yaratmıştır.

A grubuna mensup vergi müfettişlerinin "idari atamalarda ayrım, rotasyon ve oligarşik yapı''gibi şikayetleribasına kadar yansımıştır.

Vergi denetiminin verimli ve etkili olması için bu tür çekişmelerin giderilmesi ve kaynaşmanın sağlanması gerekir.

Ya unvanlar farklılaştırılma veya denetim tek başlı hale getirilmelidir.

gozde.milat@yahoo.com