Dolar (USD)
35.14
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2964.86
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Haziran 2021

Vefa

Unutkan olduk. Yüzümüzü döndüğümüzde arkamızda kalanları unutur olduk. Bir selamın verdiği huzur unutulur mu? Bir dostun araması, yanınızda, yakınınızda, içinizde bulunuşu kadar kıymetli ne var ki? Vefa gösterenin vefa görmediği bir dünyanın dönüp durduğu ömür…

Bir dağ başı çeşmesinin teknesinde biriken suyun saflığı, o suyun suladığı kıraç topraklarda yeşeren otlar, büyüyen çiçekler, su yolunca sıralanan söğüt ağaçlarının serinliği… Toprağa ve suya vefa! Evet, vefa sadece insanın insana gösterdiği bir haslet midir, insanla sınırlı mıdır bu güzel duygu? Âlemin sürekli genişlediğini okumuştum. Yaşadığımız kâinatta yaratılış her an devam ediyor. Bu hareketlilik ebediyen sürecek. Kâinattaki genişleme ve büyümeden insan da payını alıyordur. Kalbimiz, evet, en çok kalbimiz genişlemeli. Zira kâinatın özünü saklar kalbimiz. Bir insan, nüvesini gizler kâinatın. Sadakat ve vefa duygusuyla beslenir kalbimiz. Ve en büyük enerjinin evidir kalbimiz. Nedir o enerji? Sevgi!

“Sevgi, emektir.” diyordu, dostluk da emek istiyor, hem de çok büyük emek. Karşılıksız ve hasbî emek… En büyük enerji sevgi ise sevgiden mahrum olanın vefası, sadakati, dostluğu olur mu? Kâinat bu enerji ile genişliyor ve büyüyor. Peki, modern insanın onulmaz derdi olan “daraldım, sıkıldım, stresliyim” türünden şikâyetlerinin sebebi nedir? Sanırım sevgisizlik sebebiyle insanlar sıkılıyor, daralıyor. Sevgide cimrilik olmamalı. Sevginin açığa çıkması da kaybettiğimiz o vefayı yaşatır. Vefası olmayanın dostu da yoktur. Vefasızlık bencilliktir.

Size ilk kez yemek ısmarlayanı unutmazsınız. İlk sevgi kıvılcımlarını da unutmazsınız. Size ilk kez hediye alanı, ilk kez selam vereni ve sizi ilk kez misafir edeni… “Vay, hayırsız!” denilen kişiler vardır. Bir de “vefasız” dediklerimiz var. Evimizde eskiyen bir eşya varsa ondan vazgeçmek, onu bir eskiciye satmak veya depoya kaldırmak beni çok üzer. Bir şeyden vazgeçmek zordur. Çöp ev dediğimiz evlerle karşılaşıyoruz. Sebebini araştırmadığımız bir durumdur. Kim bilir, çöp evlerde yaşayanların bu davranışı çözemediğimiz bir vefa duygusu mudur? Bunun bilinçaltımızda yatan sebepleri vardır. Araları açılan, bozulan sevgililerin, eşlerin her şeye rağmen bir hatıraya tutunarak umutlarını diri tutmalarını neye bağlayabiliriz? Bu görünmez bağı var eden duygu vefa değil midir? Demek ki vefa yaşatır; vefasızlık vedadır, öldürür!

Çok sevdiğimiz bir kıyafetin, eşyanın bile unutulamadığını biliyoruz. Dostlukların zayıfladığı ve her ilişkinin menfaate tahvil edildiği bir çağdan geçiyoruz. Uzak kaldığımızı unutuyor, aramıyoruz. “Öküz öldü, ortaklık bozuldu.” atasözü ne çok yaşanır hâle geldi. Üzülüyoruz, eksiliyoruz. Vefasını taşıdıklarımızla yaşamak ne güzeldir, ne çok çoğaltır bizi.

Yaşadığımız zamana vefa göstererek başlamalı sevmeye. Zamanın kendisi hayattır, umuttur, coşkudur. İçimize derin kuyular açmalı, muhakkak bir yerlerde vefa vardır. Aramak, bulmak, buluşmak ve o vefa ile yürümek gerek. Albümlere bakarak, siyah beyaz fotoğraflardan başlayarak derin kuyulara inelim. Zamanı durdurmak mümkün değil ama vefası olanlar için geçmiş geçmişte kalmaz; unutulmaz, yok olmaz. Vefalı insanın kalbi sürekli sevgi enerjisi ile büyür, genişler; sever, sevdirir; yaşar, yaşatır. Hiçbir hatırayı unutmaz. Vefa bu yönüyle saygıdır. Geçmişe saygı, vefa duygusuyla olabilir.

Vefası olmayanın dostu olmaz. Şimdi Ahmet Kutsi Tecer’in “Dost Yüzü” isimli şiiriyle anıyorum seni, ey sevgili dostum, kalbimin mutena köşelerinde ağırladığım misafirim. Sen de oku ve düşün:

“Allahım, ne güzel şey bu dost yüzü!
İnsanın kalbine dolan bu bakış!
Ey çorak ruhlara veren bu süsü,
Ey gönül, sana alkış, alkış, alkış!


Gel dostum, yanıma otur,

Dizime koy sıcak başını. Konuşmayalım,
Bakışalım yalnız. Ama sen yine
Cevap ver: Sevdin mi beni bakalım?”