Dolar (USD)
32.48
Euro (EUR)
34.87
Gram Altın
2431.11
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Ağustos 2021

​Vebalar ve şairler

Dünyâ hevâsı aslı vebâdur suyı maraz

Olmasun aldaya seni bu âb u bu hevâ (Ahmedî)

İnsanlık tarihi, salgın hastalıklarla hayata veda etmek zorunda kalan binlerce insanın hazin hikâyeleri ile doludur. Değil varlığı ve etkileri, ismi dahi insanlık tarihinde hayli korkutucu olan ve Avrupalılarca “kara ölüm” olarak adlandırılan, toplumlarda oldukça ciddi sarsılmalara neden olan “veba, taun” gibi bulaşıcı hastalıklar, edebiyatın da konusu olmuştur. Bütün dünyada görülen veba ya da taun Osmanlı Devleti’ni özellikle de İstanbul’u defalarca etkilemiş ve pek çok insanın ölümüne sebep olmuştur. Veba, bugün de olduğu gibi zengin, fakir, genç, yaşlı, kadın, erkek dememiş, herkesin kapısını çalmıştır. İnsanlığı topyekun ilgilendiren bu tür sosyal meselelere duyarsız kalamayan şairler de bu salgın hastalığı eserlerinde işlemişlerdir. Vebaya dair şiirler yazan şairlerin bizzat kendileri ya da yakınları bu vebadan etkilenmişler, başta Türk edebiyatının en büyük şairlerinden kabul edilen Fuzulî olmak üzere pek çok şair ve yazar veba yüzünden vefat etmişlerdir. Kaynaklar, Fuzûlî’nin 1556’da Bağdat ve çevresini kasıp kavuran büyük veba salgını sırasında vefat ettiğini kaydeder. Fehîm-i Kadîm (ö.1647), Konya-Ilgın’da henüz 20’li yaşlarındayken vefat eder. Saçlı Emirzâde Abdurrahman Alemşah Efendi (ö.1579), yakalandığı vebadan kurtulur ama hastalığın ateşi konuşma ve duyma yetisini engellediği için müderrislikten emekli edilir. Hisârî, eseri Tuhfetü’l-Mü’min’de hayatına dair az da olsa bilgi verir. Burada belirttiğine göre o, oğulları ve kızları da dâhil olmak üzere aile fertlerini veba salgınında kaybetmiştir. Kendisi de vebaya yakalanmış ve hastalığı esnasında günlerce ölüm ile yaşam arasında gidip gelmiştir. Sonunda iyileşmiş, ancak yaşadıkları derinden etkilemiş, içinde kapanmaz yaralar açmıştır.

Türk edebiyatında veba şairlerinden belki de en önemli isim Şeyyad Hamza’dır. Kızını veba’ya kurban veren şair belli ki bu hadiseden derinden etkilenmiştir. 14’ncü asır şairi Şeyyad Hamza “Veba Kasidesi”nde vebayı bela ve sıkıntı, aynı zamanda kader olarak görür: Bugün 72 millet içinde/Belâ vü mihnet ü renc ü kırândur /Ecel nolur ki takdîr-i ezeldür/Vebâ nolur kazâ-i âsumândur. Şiirde veba günleri inanılmaz boyutlarda tablolaştırılır. Bu hastalıktan kaynaklı ölümlerin ardından kimi oğul deyip yaka yırtar, kimi kardeşinden ötürü ah u efgan eder. Kimi babasına, kimileri kızına ağlar. Kimi babasının kucağında kimisi anasının eşiğinde can vermiştir: Bugün 72 millet içinde/ Belâ vü mihnet ü renc ü kırândur/ Ecel nolur ki tekdîr-i ezeldür/ Vebâ nolur kazâ-i âsumândur/ Kimi oğul diyü yırtar yakasın/ Kimi kardaş diyü âh u figândur/ Kimi babacugum diyüben ağlar/ Kimi kızcugazından ayrılandur.

Şeyyad Hamza, sonraki birkaç beyitte ölenlerin dünya kaygısından kurtulup ahirette kendi hesapları içinde kaldıklarını, kara toprak içinde çürüdüklerini, İran ve Turan şahlarının bile ölümden sonra kuru bir kafatasından başka bir şeylerinin kalmadığını, kimseye iki pulu layık görmeyenlerin mallarının bedava yendiğini nakleder. Şair 33’ncü beyitte ise bir yandan nasihate başlarken diğer yandan veba illetinin oluş sebeplerini insanlığın içine düştüğü bazı kötü fiillere bağlar.

17’nci asır şairlerinden Fevzî, Çehrin Seferi dönüşünde kızlarının ve hanımının vebadan dolayı öldüklerini öğrenir. Ona sabah vakti haber getiren kişi ah ederek kızlarının öldüğünü söyler. Fevzî bunun üzerine haberciye ah etmemesini, bunun edebe uymadığını, kadere boyun eğip Allah’ın hükmüne tabi olmak gerektiğini ifade eder. Haberci bu kez de Fevzî’ye hanımının da vebadan öldüğünü ve geriye sadece oğlunun kaldığını ifade eder. Mahlas olarak eşinin adını kullanan şair Fevzî, bunun üzerine inanmış bir mümin edasıyla Allah’a hamd eder ve dünyevî imtihanlarının tamamlandığını dile getirerek şu tarihi şiirini kaleme alır: Peyâm ile gelüp kâsid-i sehergâh/ Didi vaz’-ı felekden olsan âgâh/ Didüm hayrola didi hayrdur lîk /Memâlik-i benâtun gitdi heb âh/ Didüm âh eyleme terk-i edebdür/ Kazâya râzıyuz el-hükmü li’llâh

Edebiyat tarihine dair kaynaklarda vebanın Allah’ın takdiri olduğu için kabullenilmesi gerektiği, yardım etmesi için de Allah’a dua edilmesi gerektiği ifade edilir. Bugün dünya Covid 19 salgını sebebiyle büyük bir buhran geçirmektedir. Pek çoğumuz ilk kez böylesine büyük bir salgın imtihanı ile karşı karşıyayız. Nice alimlerimizin veba sebebiyle şehadetlerine şahitlik ettik. Hepimiz yakınlarımızda bulunan pek çok ismin veba yoluyla ruhunu Rahman’a teslim ettiğini görüyoruz. Tarih, suyun suya benzediği kadar benziyorsa veba ile yaratıcı bize ne mesaj veriyor?