Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2978.83
BIST 100
9949.01
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Vebadan vebale

Salgın hastalıklar dönemi, insanlığın bilinç ve sorumluluk testi gibidir. İnsanın içindeki değerlerin hemcinsine ve varlığa karşı yeterliliğinin veya yetersizliğinin turnusol kağıdı kabilinden uygulama alanıdır.

Acı, yaşanmadan anlaşıldığında insan da empatik olarak ona karşı bir duruş sergilediğinde etkisini fazla gösteremiyor. Duyarlılığın artmasıyla acının yayılımı azalır. İnsan vebadan vebale düşmekten kurtulur.

Acı, ruhun derinliklerinde ve kalbin en saf duygularının attığı yerde hissedildiğinde dünya yaşanılır, varlık fark edilir, hayat en anlamlı şekilde her yerde kendini gösterir bir hal alır.

Dünyanın çoğu yerinde bilhassa ülkemizde artık vebadan vebal eşiğine geçmiş durumdayız. Bu durum kadim bir milletin sorumluluk ve yetki alanının ihlalidir. Maatteessüf bu hal çok trajik bir gerçeklikle yüzleşmek demektir.

Ülkemizde yeni normale alışmaktan ziyade neredeyse eski normali daha abartılı yaşamaya ve kul hakkına açıkça girmeye başladık.

Düğünleri eskisi gibi yapıyoruz. Aymazca, hem de fütursuzca fiziksel mesafeyi ihlal edip tedbirsiz davranıyoruz. Sonra da sevincin ardından hemen gelen acı ile dövünüp duruyoruz.

Cenazeleri eski merasimsel kalabalıklarla yapmaya, acımıza acı katmaya şuursuzca devam ediyoruz.

Piknik yerlerini, sahilleri hiçbir şey olmamış gibi hıncahınç dolduruyor, hazzımız uğruna yeniden acı eşiğini yükseltiyor, yaptığımız hak ihlallerinin farkına varamıyoruz.

Bu trajedinin en acı tarafı da zihniyetteki deformasyon ve acıya dahi saygının olmayışıdır.

Bir şey olmaz. Kaderimizde ne varsa o olur fatalizmi ile inancın ruhu zedeleniyor ve en büyük acıyı insanlık ailesi yaşıyor.

Bu bir komplodur teranesiyle yaşanmış ve yaşam boyu yaşanacak olan gerçekliğe ve ilmi tespitlere karşı en büyük hürmetsizliği yaparak insanlık ailesi daha çok acıya boğuluyor.

Bu hükümetlerin bir oyunudur sapmasıyla ortaya konulan bilinç seviyesizliği itaatsizliği meşrulaştırarak insanlık ailesinin ali seviyesini aşağıya indirip ruhi acının kapısını ardına kadar aralıyor.

“Kanunen tedbir alınmalı, devlet vazifesini yerine getirmelidir” teranesi insanı en yüce mertebesi olan halifelik tahtından al aşağı ederek sorumsuz ve yetkisiz bir varlığa dönüştürme acısı acıların en büyüğüdür.

Bir de acıdan güç devşirmek ve iktidar elde etmek isteyen modern yüzlü ucubeler var ki onlara diyecek tek şeyimiz şudur. Bir insanın içindeki diline yansır. Hele bu zamanda trajik olan sosyal medya çok köklü kötülük alan genişliğinde şöhret kazanmak payedarlığıyla dışa vurulan bu iç dünyalar ne trajikomik ayinelerdir bir bilseniz.

Evet dünyadaki en iyi sağlık sistemleri dahi bu vebanın vebalini taşıyamaz. Bundandır ki;

• Bireysel sorumluluğumuzu yerine getirirken eski normalin bir delilik yeni normalin ise tam bir gerçeklik olduğunu idrak etmeliyiz.

• İnsan haklarını ihlal etmenin hiçbir dönemde olmadığı kadar bu dönemde büyük bir vebal olduğunu bilip sorumluluk alanımızın dışına çıkmanın büyük bir hak ihlali olduğunu hep aklımızda tutmalıyız.

• Bu süreçte insanlığın hizmetinde canlarıyla koşanların yardımcısı olmanın insanlara en faydalı hayırlı insan olmak anlamına geldiğini unutmamalıyız.

• Huzurun iç mekanda gerçekleştiği, sosyalliğin asıl alanının aile olduğu, görüşmelerde iletişim kanallarını hatta mektup yazmanın dahi yeniden bir eski keyfi yaşama fırsatı verdiğini gerçekleştirmeye çalışmalıyız.

Vebadan çok vebalden korkmalıyız.

Bizden bize iyilik gelsin. Çünkü iyiliğin iyileştirme özelliği var. İyilik biz insanlık ailesine çok iyi geliyor. En büyük iyilik ise sorumsuzluktan kaçmak ve yetki alanımızın dışına çıkmamaktır sanırım.