Ve okullar açıldı
Merhum Nurettin Topçu, “Âlimin atının ayağından sıçrayan çamurdan
bile kendisine şeref payı çıkaran hükümdarın mesud asrı nihayet bulduktan
sonra, devletimizin yapısında sarsıntılar başladı.” demektedir. Üstadın
yıllar öncesinden yaptığı bu tespiti günümüzde dahi haklılığını korumaktadır.
Toplumun günah keçisi olarak her şartta hedef tahtasına oturtulan
öğretmenlerimize hak ettiği değeri vermek bir yana dursun, her zaman eleştiri
oklarımız ile onları vurmaktan geri durmuyoruz. Evde iki çocuğu ile baş etmekte
zorluk çeken biz ebeveynler, aynı anda metrekaresine bir öğrencinin düştüğü
sınıfta kırk öğrenci ile hemhal olan öğretmenlerimize karşı biraz daha adaletli
ve insaflı yaklaşmamız gerektiği kanaatindeyim.
Güney Afrika
Cumhuriyeti’nin siyahî ilk Cumhurbaşkanı olan Nelson Mandela'nın “Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz
en etkili silah eğitimdir.” sözünün ruhumuzda bıraktığı tesire
baktığımız zaman bu değişimin mimarlarına karşı ne kadar insafsız olduğumuzu
kabul etmeliyiz.
Yaz tatili
bitimini, hatta iki günlük hafta sonu tatilinin bitişini dahi dört gözle
bekleyen velilerimizin, haftanın beş günü en az otuz beş saat bilfiil
çocuklarımızla ilgilenen ve bu ilgilenmenin yanında aynı zamanda öğrencilerinin
eğitim ve öğretimini dert edinerek onlarda kalıcı izli istendik yönde davranış
değişikliği oluşturarak hayatlarına kutlu ve sihirli bir dokunuş yapan
öğretmenlerimize karşı ziyadesiyle müteşekkir olmalarını beklerim.
Yine Nurettin Topçu'nun, “Gençlik geleceğin tohumudur.”
derken, bu tohumu sulayacak olan öğretmenler olduğunu ima etmektedir. Toplumun
geleceğinde isimsiz imzanın sahibi olan öğretmenlerimiz, sabah mesaiye giderken
diğer meslek sahipleri gibi işe gidiyoruz demezler, okula gidiyoruz derler.
Onlar bilir ki, okul, geleceğin inşa edildiği kurumdur.
Eğitim, öğretim
faaliyeti uzun soluklu bir maratondan ibaret olan süreçtir. İlk emri “Oku!”
olan bir dinin mensubu ve “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.”
diyen bir Peygamberin ümmeti olarak ilim faaliyetinden asla geri durmamalıyız.
İçinde
bulunduğumuz teknoloji çağında değişim ve dönüşümün bu kadar hızlı olduğu bir
zamanda da öğrenmekten geri durmak akıl kârı değildir. İki günümüzün eşit olma
lüksü yoktur. Bu minvalde de farkındalık oluşturmak adına ilmin kapısı olan Hz. Ali'nin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl
kölesi olurum.” sözünün sadece bu çağın değil bütün zamanların eğitim
paradigmalarından biri olması elzemdir.
Her değişim ve
dönüşüm şüphe yok ki sancılı olur. Bu dönüşümün içinde Türkiye’nin yeni
yüzyılının ilk hükumetinin Milli Eğitim Bakanı olarak göreve başlayan Sayın Yusuf Tekin'in de göreve başlamasının
ardından ortaya koyduğu ve koyacağı çalışmalar maarif davası adına önemli
buluyorum.
Bu anlamda her ne
kadar zamanlaması düşündürücü olsa da niyet ve sonuç odaklı meseleye baktığımız
zaman önemli bulduğum Destekleme ve Yetiştirme Kursları ile Öğrenci Seçmeli
Derslerinin seçimi ve belirlenmesi ile ilgili değişikliği destekliyorum.
Öğrencilerimiz
için öğretim faaliyetlerine takviye niteliğinde olan Destekleme ve Yetiştirme
Kursları ile ilgili yeni düzenleme bir bakıma meselenin sahadaki yansımasının
merkezden de görüldüğünün resmidir. Öğrencilerimiz için sınav odaklı
başarılarının arttırılması ve öğrenme sürecindeki eksikliklerinin giderilmesi
amacıyla uygulamaya konulan Destekleme ve Yetiştirme Kursları, maalesef ki özel
ve genel bir takım nedenlerden dolayı amacından uzaklaşmıştı. Belirlenen eğitim
kurumlarında belli sınıflar seviyesinde isteğe bağlı olarak yapılması
düzenlenen kursların bu haliyle biraz revize edilerek amacına hizmet edecek
şekilde uygulanabileceği fikrindeyim.
Bununla beraber
daha önceleri sınav derslerine takviye olarak görülen seçmeli derslerin, Howard Gardner’in Çoklu Zeka Kuramı temel alınarak yeniden düzenlenmiş olması bu
dersleri öğrenciler açısından daha işlevsel kılacaktır. Bu mesele her ne kadar
bu yıl bazı branşlarda norm sıkıntısına neden olacak olsa da gelecek adına
umudumu diri tutuyorum.
Bütün dünya
halkları olarak çok zor durumlardan geçiyoruz. Pandemi, sel, deprem, doğal afet
derken sürekli sekteye uğrayan eğitim sistemimizin bu yıl herhangi bir
aksaklığa mahal vermeden kesintisiz devam etmesi ve öğretmenlerimizin açtığı
kutlu yolda umutla geleceğimizi aydınlatmasını temenni ederek “Okumak
lazım Azizim, okumak! Yoksa çok sonraları vuracaklar bizi, okumadıklarımızla.”
ilkesi ve uyarısıyla yeni eğitim öğretim yılımızın öğretmen, öğrenci, veli ve
eğitimin tüm paydaşlarına hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.