Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Şubat 2021

Ve muhafazakâr kadın küstü!

Neredeyse her şeyi getirip modernizm ile ilişkilendirmekten ben de hazzetmiyorum ama nedense hemen her olgunun da modernizmle hatta postmodernizmle şaşırtıcı bir ilgisi bulunur. Sosyal, ekonomik, düşünsel, politik… İşte az sonra benim konuyu getirip bağlayacağım yer de bundan başkası olmayacaktır.

Dindar/muhafazakâr camiada son yıllarda “aileyi kaybediyoruz” dillendirmesi zaman zaman gündelik hayat ve siyasi gündemin arasında kaybolmuş gibi görünse de sosyal gruplarda, mecralardan eksilmiyor.

Hatta bazılarımız bu konudaki iddialarını istikrarlı bir şekilde sürdürürken toplumsal her meseleyi de ailedeki yıkıma bağlamaktadır. Bu iddianın haklılık payı bulunur elbette! Modernizm bireyselciliği, aileyi zayıflatan başlıca amil gibi görünürken bu yıkımın da toplumsal ve ekonomik bir etki zinciri oluşmaktadır.

Gelgelelim, muhafazakâr camia ailenin yıkılmasını sadece kadın/anne üzerinden okumaya çalıştığı için hiçbir vakit bunun nedeninin bulamayacaktır!

Sebepleri bulma, öğrenme ve buna ilişkin çözüm bulma peşinde olmadığı için ailedeki kan kaybı devam edecektir. Yazık ki çoğunun, soruna çözüm bulmaktan çok bir günah keçisi bulma derdi var gibi görünür. İfadeye dikkat edin, vardır değil var gibi görünür diyoruz.

Bunlar aileye dair her olumsuzluğu kadın/anne üzerinden konumlandırırken camia kadınını suçlayıcı bir dil ve argüman kullanmayı tercih ediyor. Bu tercih, muhafazakâr kadının camia aidiyetini zayıflatan önemli bir öğe olurken mahalleden kopuşlar gerçekleşecektir. Bu ayrılıkların bazen şekilsel bazen öteki mahalleye taşınma bazen de inançsal düzlemde gerçekleşme potansiyeli bulunmaktadır.

Bu kopuşa rağmen camia, mütemadiyen kadın giyimi, görüntüsü üzerinden yargıladığı, düşünce ve fikrini görmezden geldiği yer yer küçümsediğini gizleme ihtiyacını bile hissetmediği mahalle kadınıyla arasında kalın setler örmeye devam ediyor.

Aslında camianın tek sorunu Z kuşağını anlayamamak değil. Muhafazakârlar kendi kadınlarını anlamaktan da çok uzak! Hoş, zaten camianın kendi kadınlarını anlamak gibi bir istek ve kararlılıkları olduğu söylenebilir mi bundan da emin değilim!

Z kuşağını anlamaya ilişkin reflekslere yeni yeni rastlarken mahalle kadınını anlamaya yönelik bir teşebbüsten bahsedilebilir mi? “Mahalle kadınını anlamak” derken de anlama çabası içerisinde olması gerekenler sadece erkekler midir?

Nasıl Z kuşağını anlama refleksini, toplumsal meseleleri sadece erkekler üzerinden okuma ihtiyacı hissetmiyorsak kadını anlama konusunu da topyekûn erkeklere yüklemiş değiliz.

Okumuş-yazmışlar, eli kalem tutanlar, karar alıcılar, kanaat önderleri, yetki sahipleri, arifler, akademisyenler yani toplum adına söz söyleme hak ve iddiasında bulunanların hepsinin bu sorumluluğu bulunur. Madem aile konusunda bu kadar hassas ve ilgiliyiz, buna mahalle kadınını anlamaya çalışmakla başlayabiliriz.

twitter.com/sabihadogann