Ve görüntü aynıydı bütün aynalarda
Yazının başlığını Rabbine yürüyen sevgili Mevlana İdris
Zengin’in ‘masal’ adlı şiirinden aldım. Bu zamanlarda daha hassas olurum. Bir yanıma
gül dokunsa incinirim. Sol yanım ağrır, fena acı hissederim. Ağlayamam,
görenler ağlamaklı olur ölüm karşısındaki bu halime. Ağzım kilitleniyor,
konuşamıyorum.
“Kimi gözler bir hasret taşır içinde;
Sarılsan geçecek,
Konuşsan gülecek.”
Bu zamanlarda, lambadaki ışığın hali gibi hafif bir rüzgâr karşısında düşer gibi oluruz. İyimser halimizin yerini derinbir üzüntü alır. Sarılsan, konuşsan da bir süre geçmez. Dinmesi zaman alır içimizde kopan fırtınanın etkisinin.
“İyi insanlar iyi atlara binip gittiler.” Ölümün insan ruhu üzerindeki etkisi ve baskısı fazla oluyor. Her gidenle birlikte azar azar tükendiğimizi hissederiz. Dağılmış isen toparlanmak istersin, günahkâr isen tövbe edersin. Kalp kırmışsan helallik istersin. Samimiyetsizlik yerini samimiyete bırakır. Saflar sıklaşır, kardeşlikler ve dostluklar bir hatırlanır olur. Kendinize gelmek, kendi iç dünyanıza dönmek istersiniz.
Bu tür zamanlarda dostluğun ve kardeşliğin tedavi etme
gücünün farkına varılıyor. Halden anlamanın, yarenliğin, sevmenin ve sevilmenin
tedavi edici gücü yeniden hatırlanır oluyor. Bir tebessümün, bir tatlı sözün,
kibarlığın, arayıp hal hatır sormanın sadaka olduğu bizim değerlerimizde zaten
var.
Oğuz Atay bu günleri önceden görmüş gibi dile
getiriyor:
“Korkuyoruz.
Düşünmekten ve sevmekten
Korkuyoruz. İnsan olmaktan
korkuyoruz.”
Herkesin az çok şikâyetçi olduğu bu durumu daha önce
yazdığım bir yazıda şöyle özetmiştim.
Sevmekten ve sevilmekten kalplerin doyduğu o masal günlerini
hayal etmek zor. Gencecik âşıkların sevmekten, dostların mutluluktan
göğüslerinin ağrıdığı o yürekli dönemleri geri getirmek mümkün mü bilmiyorum
ama en çok ihtiyacı duyulan şeylerden biri haline geldi o günler. Ekmek, hava ve
suya ihtiyaç gibi o günleri çok özlüyoruz.
Mevlana İdris…
İyi bir şair olduğu kadar iyi bir dosttu. Çocuksu yanlarıyla yaşayan biriydi. Çocuk arkadaşlığı, saflık ve temizliği, sadakati vardı karakterinde. Çocuk düşleri, iyimserlik vardı. Mevlana İdris güzel insandı. Bedeniyle buradaydı, ruhu ile ‘bombaların, bankaların, nükleer atıkların ve çokuluslu yalanların’ olmadığı bir âlemi özlüyordu. ‘Masal' adlı şiirinde bu özlemini dile getirmişti. Şimdi düşünü kurduğu âleme göçtü. Rahmeti Rahmana kavuştu. Hayatın asıl ve ebedi tarafına, çocuk yanı, saf ve temiz yanına koştu.
Şairlerin kalbi, dünyanın en hassas kalbidir. Duyulmayanı ve hissedilmeyenleri hisseder. Biz şairlerin kalbi, yangın yeridir. Mazlumlar, insanlık yanarsa yanarız. Yetimlerin kalbidir kalbimiz, sessiz ve kimsesiz çığlıkların mekânı...
Baki kalan Allah’tır.