Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2427.40
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 May 2021

Vaveyla koparmalar bitmeli

İçişleri Bakanlığı vatandaşların büyük oranda tedbirlere uyum sağladığı ve 3 milyon 948 bin 265 “çalışma muafiyet izni belgesi” verildiği açıklamasını yaptı.

Televizyonlardaki konuşmaların aksine daha önceki uzun soluklu tam kapanmalardan büyük tecrübeler edinildiği hem ekonomiyi hem de tedbirleri sürdürecek bir düzenin sağlanmaya çalışıldığı açıkça görülüyor.

Tabii ki gönül uzmanların da dediği gibi üç haftalık her sektörün tam kapanacağı bir sürece girilmesini isterdi.

Ama bu çok da mümkün değil.

Bunu yapmak için birçok yeni varyantın çıktığı bir dönemde riskleri kontrol edebilmek adına turizmi de sınırlandırmanız gerekiyor.

Bu da gösteriyor ki koronavirüs tedbirlerine uymayan her bir birey aslında Türkiye’nin daha da iyi olmasını sağlayacak her çözüme büyük zarar veriyor.

Özellikle ekranlarda gerçekten uzak söylemlerle sadece kitle oluşturabilmek için hunharca edilen laflar ülkeye ve vatandaşların huzuruna büyük bir zarar veriyor.

Yapılan eleştirilerde haklılık payı olabilecek tek konu tasarrufların artırılması olacaktır.

Fakat vatandaş 2 bin 825 Lira 90 Kuruş tutarındaki asgari ücret ile ayakta kalmaya çalışıyor.

Hatta coğu da bundan yoksun vaziyette.

Tuzu kuru olup da malikanelerden ya da yalılardan çıkarak televizyonlarda konuşanlar veya sosyal medyada duyar kasanlar büyük bir iki yüzlülük içinde...

Bazen bu iki yüzlülükler tatil için gittikleri otellerde yaptıkları paylaşımlarla kendisini gösterirken bazen de Bodrum Belediye Başkanı gibi artık isyan noktasına gelen çığlıklarla bu vahamet ortaya çıkıyor.

Tam da bu aşamada sistemin işlemesi için basının özgür olması çok önemli.

Ama bu iş bazı basın mensuplarının doğruyu ortaya koymak yerine kendi popülaritesi için vaveyla koparmasıyla olmaz.

Ekranlarda bağırıp çağırarak kafaları karıştırmak gazetecilik yapmak değil.

Evet zorlu bir dönemdeyiz.

Evet daha fazlası için daha çok çalışılabilir.

Evet meslektaş olarak bize de büyük sorumluluk düşüyor ama kendi menfaatleri için yalan söylemekten bir olsun imtina etmeyen meslektaşlarımın 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününü kutlamayacağım.

Çünkü onlar ortalığı karıştırmakta oldukça özgürler.

Kimsenin derdi devlet, millet ya da vatandaş değil. Tek dert “beni bilin”, “ben önemliyim” demek!...

Neyse 3 Mayıs aynı zamanda benim çok önemsediğim başka bir gün olan 3 Mayıs Türkçülük Günü.

Irkçılık boyutu ile konuya bakmak dönem yaşananları göz ardı etmek demektir.

Komünizm tehdidinin Boğazlara talip olması ve emperyalist emellerini sözde “özgürlükçü” hayaller olarak süslemesi Sovyetleri masum değil daha saldırgan göstermişti.

İşte bu talepler Türk dünyasının uyanması için Türkiye’nin sorumluluk alması gerektiğinin herkes tarafından anlaşılmasını sağladı.

Bugün Türk Keneşi ile daha da ileri gitmeye çalışan bir hayalin önemli bir adımı atıldı.

Dahası için Türkiye’nin ekonomik gücünü artırmak gerekiyor. Bunun için de bilime ve sorgulanabilir üretken bir sistem kurmaya ihtiyacımız var.

Aslında yaşanan tüm bu kavgalar Avrupa’nın yüzlerce yılına mâl oldu.

Türkiye ise çok daha kısa bir sürede bu hendeği atlayacak.

AŞIDAN GELİR HIRSI

Nisan ayı için 150 milyon dozdan fazla aşı üretimi aksamaya uğradı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2020 yılında yaptığı açıklamayla Türkiye'nin aşı üretim kapasitesinin aylık 50 milyon doza çıkarıldığını söylemişti.

Geçtiğmizi gün özel bir firmanın Sputnik V aşısını Türkiye'de üreteceği anlaşmaya imza atması bu kapasitenin bir miktarının kullanılacağı anlamına geliyor.

Hindistan'da salgının kontrol edilemez noktaya ulaşması aşı üretiminin merkezi olan Hindistan'nı aşı üretiminde aksamalara neden oldu.

Bu durum karşısınıda Avrupa'nın, hemen yanı başında güvenilir bir tedarikçi olarak kendisini ispatayan Türkiye ile masaya oturması herkesin menafatine olacaktır.

Her ne kadar farklı bir sansasyon çıkartılsa da AB'nün üst kanadının Beştepe ziyaretinde bu konulara girildiğini umuyorum.

Sanırım şu aşamada herkesin aklındakini Türk Eczacıları Birliği Başkanı Eczacı Erdoğan Çolak çok güzel bir şeklide dile getiriyor:

Aşıda patent kaldırılmalıdır.