Vatansız Müslümanlık!
“Seccademi serdiğim yer vatanımdır” derdi Meryem Cemile gibi bazı yazarlar geçmiş dönemde, hatırlarsınız. Bu görüşe göre Müslüman vatansızdır, postu nereye seriyorsa vatanı orasıdır. Evet yeryüzü bütün mü’minler için bir mescittir. Bu doğrudur. Allah yeryüzünü gezelim, görelim, birbirimizi tanıyalım hatta gerektiğinde hicret edelim diye yarattı. Yeryüzü insanlığa bir Allah’ın emanetidir. İnsan içinde yaşadığı yeryüzüne karşı her şekilde sorumludur.
Ancak insan medeniyetin gereği olarak yeryüzünün bir bölgesini ya da küçük bir parçasını kendisine yurt edinmek zorundadır. Bir yerde yaşamak, çalışmak, karnını doyurmak, kulluk etmek ve çoğalmak için bir yurda, bir yuvaya ihtiyaç duyar. İster atalarından miras kalsın ister hicret etmiş olsun, isterse fetih yoluyla elde etmiş olsun, neticede insan bir yurt bir yuva sahibi olmak durumundadır. Hz. Peygamber (sav) doğduğu Mekke’den hicret ederek büyük güçlüklerle kendisine Medine’yi yurt edindi. Oraya yerleşti, orada yuva kurdu. Ailesini oraya topladı. Dini orada yaydı ve başka milletlere olan tebliğini o yurttan yaptı. Medine, Peygamberin kutlu yurduydu. Medine, Hz. Peygamberin kendisine yurt kurmasıyla bir medeniyet başkenti haline geldi ve yüzyıllar boyunca kurulacak İslam şehirlerine esin kaynağı oldu.
Müslümanlar Medine’ye yerleştikten sonra müşrikler onları rahat bırakmadılar. Medine’ye saldırmaya kalktılar, savaşlar çıkardılar, Müslümanları yeni yurtlarından etmeye kalktılar. Medine’yi korumak üzere Müslümanlar büyük mücadeleler verdiler. Mesela Hendek Savaşı bir savunma savaşıydı ve şehri kaybetmemek için şehrin etrafına hendekler kazıldı. Yani Müslümanların kutlu yurduna halel gelmesin, bu kutlu yurdu düşman postalı çiğnemesin diye Müslümanlar direndiler, uğruna kan döktüler, mücadele ettiler. İşte İslami tecrübe kısaca böyle…
Demek ki neymiş, insanın hayatta kalabilmesi, geçimini sağlayabilmesi, aile kurması, ibadetlerini özgürce yerine getirebilmesi için bir yurda ihtiyacı varmış. Medeniyet kurabilmek, yerleşik hayata geçebilmek için de şüphesiz buna ihtiyaç vardır. Hz. Peygamber ve arkadaşları çok kısa bir süre içerisinde Medine’yi bir huzur ve inanç beldesi haline getirerek bölgenin en yaşanabilir şehir devletlerinden birisi haline dönüştürdüler.
Bugüne baktığımızda nasıl ki Suudi Arabistan, Irak, Suriye, Mısır Müslüman Arapların, İran Şii Müslümanların, Malezya Malay Müslümanların, Pakistan Pakilerin yurdu, vatanı ise, Türkiye de Müslüman Türklerin yurdu, vatanıdır. Türkiye sadece Müslüman Türklerin değil, Müslüman Arapların, Müslüman Acemlerin, Müslüman Kürtlerin, Müslüman Boşnakların ve Müslüman Çeçenlerin, Uygurların, Çerkezlerin de yurdudur. Türkiye yeryüzündeki bütün Müslümanların ana kucağı, başları sıkıştığında sığınabilecekleri yegâne adrestir. Bugün İstanbul’da etrafınıza dönün bir bakın Afganlılar, Özbekler, Araplar, Çeçenler, Uygurlar, Pakiler, yani 72,5 milletten insan kalıcı ya da geçici olarak Türkiye’de yaşıyorlar. Suriye Müslümanları Esed zulmünden kaçtıklarında eğer Suuda sığınmak isteselerdi acaba Suud kendilerini kabul eder miydi? Emin olun kabul etmez, sınırlarından içeri dahi sokmazlardı.
Peki Türkiye Türkleri başları sıkıştıklarında nereye gidecekler? Allah korusun bizi bu topraklarda biçare bıraksalar bizim gidecek bir yerimiz var mı? Yok! Nereye gideceğiz? Hiçbir yere gidemeyiz! Gidemeyiz çünkü bizler bağımsızlığımıza ve istiklalimize düşkün bir milletiz. Esaret hayatı ancak içimizdeki ve hain ve onursuzlar için geçerlidir. Allah korusun öyle bir zor günde yapacağımız tek şey atalarımızın yaptığı gibi kanımızın son damlasına kadar savaşmak ve yüzyıllardır bize ve tüm yeryüzü Müslümanlarına potansiyel yurt olan Anadolu topraklarını canımız pahasına savunmak olacak.
Şimdi içimizde bazı beyinsizler, bazı ahmaklar kalkmışlar vatansız bir Müslümanlığı savunuyorlar. Sözüm ona bu arkadaşlar evrensel mü’minlermiş! Seccadelerini nereye sererlerse vatan orasıymış onlar için. Şimdi sırtlarınız pek, karınlarınız tok olduğu için bol keseden sallıyorsunuz da hadi gidin yaşayın Arakan’da bakalım bir gün durabilecek misiniz orada? Ya da her gün bombaların patladığı Kabil’de bir ay yaşayın bakalım becerebilecek misiniz? İnsanların bir lokmaya muhtaç olduğu İdlib’te soğuk çadırlar içinde 2 gece geçirin de görelim! Ya da Yemen’e ne dersiniz, şu an orada açlıktan çocuklar ölüyor. Hadi yaşayın orada bir hafta da görelim.
Beyler aklınızı başınıza toplayın. Türkiye’nin kıymetini bilin. Türkiye sadece Müslüman Türklerin değil, bütün Müslümanların gerektiğinde başlarını sokacakları ana yurtlarıdır. Bu yurt için baş veren, can veren şühedayı küçümsemekten de vazgeçin!