Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.72
Gram Altın
2491.58
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Nisan 2022

Vatandaşın planı uygulansın

Devlette devamlılık esastır.

Aynı zamanda devlette planlama da esastır.

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin planlı ve programlı bir zihinle ilerlemesini sağlayan önemli kurumlardan biri olarak arkada sessiz sedasız vazifesini icra eden Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) vardı.

Öncesinde sanayi planları ile yürütülen yol, 1960’ta kurulan Devlet Planlama Teşkilatı ile kurumsal bir zihne kavuştu.

2011 yılında ise Kalkınma Bakanlığı dönüşümüyle statüsü yükseltildi.

Bu süreçte devlet kaynaklarını optimum verimlilikle kullanmayı esas alan bir yaklaşım merkeze alındı.

Parlamenter sistemin o dağınık ve kargaşa hâlindeki durumunda bile devletin yatırım yapılmasını sağlayan hayati organ DPT oldu.

Kalkınma Bakanlığı sürecinde ruhu korunsa da Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile birlikte Cumhurbaşkanlığına bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı olarak yine yürütmenin bünyesi altında bir yapıda kaldı.

Kurumların Strateji birimleri; yatırım hamleleri ve gelecek vizyonları noktasında oldukça önemli yere sahiptir.

Kurumların bu bölümleri çoğunlukla kurumun mahremi kabul edildiği için bilgi edinmek de epey zor olur.

Yalnız Cumhurbaşkanlığına bağlı çalışan Strateji ve Bütçe Başkanlığı bu manada oldukça şeffaf bir görünümde hareket ediyor.

DPT’nin Kalkınma Planları geleneği korunsa da bu işleyişin Başkanlığa ne derece aktarıldığı sorusuna cevap vermek için daha fazla veriye ihtiyaç var.

Zira hızlı bir incelemeyle kurumun çoğunlukla Bütçe başlığına odaklandığı, Strateji konusundaki hedeflerde ise daha önce açıklanan kalkınma planlarını tekrar ettirdiği görülüyor.

Hatta direkt geçmiş planların gelecek vizyonu olarak gösterildiği bazı başlıklara internet sitesi üzerinden bile erişilebiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023’ten sonra 2053 ve 2071 vizyonuna ayak uydurabilecek çalışmalar yapmak kolay değil.

Çünkü, vizyon adımları her seferinde gerçekçilik çapasının ısrarlı frenine takılıyor.

Bunu aşabilmek için önce durup gerçeğe bir bakmakta fayda var.

Sistemin sürdürülebilir olmasını temin etmek çok ama çok önemli.

Pandemi şartlarının getirdiği zorluğu tüm dünya kabul etti.

Ama artık kaynakların daha etkin kullanımını esas alan planlamaların yapılması gerekiyor.

Çünkü tüm dünyada uyanan enflasyon canavarı sadece IMF'nin tahminlerine göre bile dünyayı şimdiden yüzde 30 daha az büyütecek güce ulaştı.

Türkiye, kendi içindeki düzeninin sonuçları dışında da bu rüzgardan nasibini alacak.

Zor zamanlarda devletçi politikaları savunan ekonomi teorilerinin haklılığı kabul görür.

O vakitleri hatırla anmakta fayda var.

Türkiye, yabancı yatırımcının kolay dâhil olacağı piyasalarda liberalizasyonu artırıp stratejik önemdeki başlıklarda ise devletçi üretim ve destekleme yöntemlerini önceleyeceği modelleri iyice düşünmeye başlamalı.

Daha önce böyle kriz zamanlarında DPT’nin üstlendiği bu görevi yerine getirmek artık Strateji ve Bütçe Başkanlığının omuzlarındaki bir yük...

Lüks ve şatafatın vergilendirilmesiyle üretilecek kaynakların insani temellerde sabitlenen sağlık ve sosyal yardımlara gelir sağlaması çok ama çok önemli...

Genişletici ekonomiyi insani yaşam standartlarına ket vurmadan hayata geçirme sorumluluğunun farkında olmak gerekiyor.

Devletin; liyakat esaslı projelerle gündeme geleceği bir bakış kuşanması, zor zamanları kurtaracak planların üretilmesine imkân tanıyabilir.

Birkaç ay önce vatandaştan istenen çözüm planlarını gündeme alma zamanı geldi.