Vatandaşın pandemi borcu
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca uzun bir aradan sonra Bilim Kurulu üyeleri ile “yüz yüze” ilk toplantısını gerçekleştirdi.
Kurban Bayramı’nda memleketine gitmeyi planlayan vatandaş açıklamaları büyük bir dikkatle takip etti.
Bakan Koca, her zamanki gibi “akla” ve “bilime” uygun tavsiyelerini dile getirdi.
Bizler de bu tavsiyelere uymak için muhakkak çaba göstermeliyiz çünkü tavsiyelere uyarak salgının, pandeminin ülkemiz üzerindeki yükünü hafifletmek her vatan evladının üzerine düşen bir borç…
“Birçok borçla yaşamını sürdüren vatandaşın bir de pandemi borcu mu oldu şimdi?” demeyin sakın.
“Dünya” çok büyük bir yarış içerisinde…
Tüm ülkeler pandemi nedeniyle tüm yedek planlarını ve kaynaklarını tükettiler.
Artık herkesin gözü “klinik” denemeleri süren aşı çalışmalarında…
Bu çalışmalardan en azından birinin başarıya ulaştığı haberi herkesi rahatlatacak.
O vakte kadar.
Ekonomide alınacak tedbirler en son noktaya gelip dayandığı için hiçbir ülkenin “yedek kurşunu” kalmadı.
Yani ikinci, üçüncü, dördüncü ve bilmem kaçıncı dalga gelse de çarklar dönmeye devam edecek.
Maske-Mesafe-Temizlik kuralı boşuna koyulmadı.
“Kontrollü Sosyal Hayat” ifadesinin anlamı çok derin…
Nasıl ki askerlik bir “vatan borcu” ise pandemi ile mücadele için herkesin üzerine düşeni yapması da bir “vatan borcu”…
Futbol tabiri ile anlatalım birazcık.
Şu an Barcelona’daki dünya markası büyük oyuncuların hepsi “ayağı kırılacak, tökezleyecek” korkusu ile topa yaklaşmaya korkuyor.
Bir tökezlerlerse yarıştan düşecekler.
Bu nedenle bu ülkenin yiğit, vatanperver evlatları, Türkiye’nin bu durumunu iyi anlamalı ve üzerine düşeni yapmalı…
***
Libya’da işler kızışmaya başladı.
Türkiye, Rusya ile birçok yol ayrımına girse de “ortak” çalışma zemini aramaktan vazgeçmiyor.
Putin ülkesinin ileri düzey çıkarlarının “Türkiye’nin onayına bağlı” olduğunu çok iyi biliyor.
Karadeniz’e “kalıcı” bir şekilde ABD merkezli bir “gemi çıkartılması” ile Rusya ve Çin’in tüm planları “altüst” olabilir.
Kanal İstanbul konusu beklemede…
Fransa’nın AB’yi sürekli kışkırtmasını Avrupa Birliği devletleri dikkate almasa da, Türkiye’nin Libya’da Rusya ile anlaşmaya başlaması bazı büyük güçleri korkutmuşa benziyor.
Sanırım Almanya’nın “İrini” misyonu kapsamında Doğu Akdeniz’e “asker” göndermesini bu şekilde değerlendirmek gerekiyor.
Asker gönderimi sözde Libya'da çatışan taraflara yasadışı yollarla silah temin edilmesini önlemeyi amaçlıyor.
Tabi burada silah gönderilmesinin engellenmeye çalışıldığı taraf tabi ki de Libya’nın BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükûmeti…
Hafter yanlısı yaklaşımları ile dünyanın gözü önünde komik duruma düşen adalet, insan hakları vs. gibi hakların “yılmaz” savunucusu görünen “demokrasi ihracatçı” ülkeler iyice kendisini kaybetmiş durumda.
Türkiye’nin “artan” gücünü ve etkinlik alanını kabul etmek istemiyorlar.
Korktukları aslında uyuyan bir devin uyanması.
Dev uyanır ve gücünün farkına varırsa işler öyle bir değişir ki bazılarının sefa sürmesi için kurulan bu “saltanat” düzeni tepelerine çöker.
Bunu çok iyi bildikleri için hak, hukuk, adalet gibi evrensel tüm kavramları rafa kaldırarak her türlü projeyi açıkça hayata geçirmekten imtina etmiyorlar.
Silah, teknoloji ve rezerv para sahipliği ile dünyanın başat gücü konumu devam eden ABD’nin Çin tarafından sırtının yere getirilmesine az kaldı.
Süreci iyi takip edin.
Çin’in bir sonraki hamlesi “rezerv para”…