Vatan sevgisi imandandır
Bu sevgiyle yol almak ruhu özgürleştirir. Adımlar berk, emin olur ömür çizgisinde. Yediğin ekmek helal çabasıyla , tüm kuşanmalar da teslimiyet üzere olur.
Allah 'ın vaadi olan "Şehitler ölmez "ruha sunulan
en büyük deva olur, şifa olur tüm pasif duruşlara.
Vatan için Allah yolunda ölen binlerce Filistinli şehadet
şerbetine nail olurken, ülkemin gencecik fidanlarından 12 tanesi de
yüreklerimizi yaktı kavurdu.
Vatan sevgisi imandandır. Vatanı korumak, düşman ayağını
bastırmamak en imani eylemdir.
İşte bu şuurla bize Asım nesli öğretisi bırakan kutlu
izlerin takipçisi olmalıyız. Mehmet Akif Ersoy 'u tanımak anlamak, vatana aşkla
bağlamanın şahitliğidir , o yolda yürümektir. Ölüm yıldönümünde rahmetle
anarken...
Bu bağlamda zihin dünyamızı güçlü kılmak ve seferber olmak
zorundayız.
Büyük hayaller kurmalı insan
Uzun rüyalar görmeli…
Zihnin şahlanışlarıyla gülümseyebilecek dünya
Vatan şairi Mehmet AKİF ruhu bizim reçetemizdi, Rab’dan bir
lütuf üzere. Yol haritamız onun kişiliği fikir düşünce yapısı… Dürüstlük
erdemini en yüksekte yaşarken, kulluk, vefa, vatan ve insan sevgisiyle
birleştiren, ender bir şahsiyete tanık olmuş tarih. Üç kişi, beş kişi demeden
yüreğindeki aklığı paylaşan, yol alan, aldıran, birçok işi bir arada
yürütebilen spor ve sanat özellikleri ile de süsleyen nadide bir yaşantı idi
onun ki. Onca yokluğa, sıkıntıya rağmen. İşte asım neslinin oluşması hayali ve
rüyasını o yıllardan görüp gösterme arzusuyla yanıp tutuşmuş, amellerini
niyetlerini bu minvalde birleştirmiştir. Bu bitmeyecek uzun bir rüyadır ve var
olacak büyük bir dava! kıyamete kadar…
Erdemli insanların oluşumu da bu davanın eri olup, hayata
geçirme çabasını içselleştirme ile mümkün olacaktır. Asımın nesli hepimizin davasıdır …
Asımın nesli; hepimizin İslam ‘ın özüyle tek yürek olma, nesillerimiz
için varlığımızı eskiteceğimiz yüce bir mesele olmalı idi.
Asımın nesli benim neslimdi…
Güçlü, yürekli seçkin kişilikler Asımın neslindendi ve daim
olacaktı.
İşte Akif ve Akif’çe yaşamış tüm şahsiyetlere baktığımızda
büyük dava adamları olduklarını bireysel değil toplumca yaşadıklarını görürüz.
İşte özel insanlardır onlar. Meziyet sahibi…
Yüksek zekâ, erdem ve şahsiyet sahibi insanlar ben
merkezli ve sadece bir ömürlük yaşamazlar. Onların hayalleri vardır büyük
hayaller. Beyinlerinde çizdikleri resimler vardır. O hayaller ve resimler
ütopik gelir, boş gelir an merkezli yaşayanlara…
Onlar sazın kırık telinden, kuşun yaralı kanadından, çiçeğin
eğilmiş yaprağından hesabın sorulacağını bilecek kadar hassastırlar. Yorgun
akşamlar yormaz onların düşlerini, düşündükçe beyinlerine bahar gelir, çiçekler
açar. Onlar çok çalışkandırlar. Vatana en büyük vefanın çalışmak olduğunu
bilirler.
“ Bir asım nesli “diyerek hayalini satır satır özgürlükle
kuşanmış dizelere vuran Mehmet Akif gibi.
‘Bir gençlik istiyorum’ diyerek haykıran ve beynindeki tüm
labirentleri yıkıp hayalleriyle kucaklaşmış,
adını sinemize yazmış Necip Fazıl gibi. Dirilmenin ayağa kalkmanın,
apansız acılardan, esaretten bir’e teslimiyet ile mümkün olacağını bilen bir
diriliş amentüsü okuyan Sezai Karakoç gibi.
İkballer, Aliyalar, Malkomlar,Niyazi Mısrîler….
Ve daha niceleri… Belki isimli belki isimsiz…
Kısık sesle içinden düşünmekti hayaller… Ve o hayallere
yürüdükçe insan! İnsan olduğunun, üreten olduğunun farkına varacaktı.
İşte o hayallerin sahipleri,
Yumruklarını sıktıklarında da aşk sızar parmak
aralarından. Boğazlarına birikmiş düğümleri yutkunurken de…
Ömürlerini dava, hareket ve toplum ıslahına önderlik
edecek aksiyonlar mihverinde, Bir’le birleştirmiştir onlar... Hakkaniyet ve
adanışın istikametiyle yol alırlar…
Tüm engebeler, ayaklarına takılan tüm taşlar, sadece ayakkabılarını
eskitir… Geçit vermeyen tüm köprülerden gönül köprüleriyle geçerler…
Onlar paslı kilitlerin açılmasında anahtarlardır. Verilen
yetenekleri ile ve fıtrata sadık kul karakteriyle derin rüyalar görüp onlara
doğru yürümekle harcarlar vakitlerini. Akdine sadık edayla…
Onlar benlik egosundan uzak imar ve ıslahın adamlarıdır.
Aldıkları mesafe de ne şımarırlar ne dururlar ne de övünürler. Onlar salih
olmanın erdemiyle beraber hakikate çıkacak yolların kolay olmayacağını da
bilirler…
Dururlar belki bazen! Lakin bilirler ki durmakta yürümemek
değildir. Nefesi daha fazla içine çekip derine dalmaktır ve ölçmezler onlar
mesafeleri… Dalabildikleri kadar dalarlar ve çıkardıklarını hibe ederler.
Gözleri pektir, itidallik içindedirler.
Ağır, vakur, temkinli yürüyüşlerinde sadakat ve emanet
bilinciyle yürürler hayallerini var etmeye ve toplumun ıslahında temel olmaya,
duvar olmaya…
Gökkuşağı misali maviye kemer olmaya, toprağa koku olmaya…
Yürür de yürürler…
Yol alışta azı çoğu hesap etmeden, azığı soğuğu hesap
etmeden, sabır ile bir o kadar da inşirah ile…yürürler..
Büyük hayaller kurmalı insan işte yavrucağım, uzun rüyalar
görmeli… Duyacaksın o zaman çocukların gözlerindeki şen kahkahaları, atların
koşuşlarını, çiçeklerin korkmadan açışlarını, sevda emmiş kadınların yüzündeki
berraklığı…
Buğusuna kapıldığımız ekmek alıkoymamalı bizi yürüyüşten
Say’dan yavrucağım. Büyük hayaller kurmalı insan yavrucuğum , uzun rüyalar görmeli…
Ve yaşayışlar bir ömürlük olmamalı…
Yaşayışlar ki çok ömürlük olmalı çok. Vatan sevgisiyle ,
Hakka hizmetle vesselam.
...