Vatan savunması için genç nüfus!
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Büyük Filistin Mitingi’nde, dev
kitleye seslenirken, “Gazzeliler
yurtlarını dişleriyle savunuyorlar, biz de hazır mıyız, gereğini yapar mıyız?
Buna hazırlıklı olmamız lâzım!” demişti.
Evet;
Vatanımızı dişlerimizle savunmak mecburiyetinde kalabiliriz.
Gazze düşerse, Ankara, İstanbul da sıkıntıya girebilir!..
ABD-İsrail’in niyeti belli.
Sayın Erdoğan da, o
konuşmasında “Büyük Proje”lere
işaret etti.
Büyük İsrail, Arz-ı Mev’ud yani!..
Bir vakitler, dinleyenlere “şaka” gibi geliyordu, şimdilerde ciddiye bindi.
Soykırımcı Siyonistleri görüyorsunuz;
Bebekleri havadan
vuruyorlar, gece gündüz bombalıyorlar…
Aralıksız, hunharca!..
Havadan büyük üstünlükleri var da…
Sonuçta, iş “kara
savaşı”na kalıyor…
Göğüs göğüse çarpışmaya…
Sayın Erdoğan’ın “hazırlıklı olunmasını” istediği “dişe diş”
mücadeleye, vatanı “dişlerimizle” savunmaya.
x
Benim kalbim çok genç.
Gönül çok şeyler yapmak istiyor…
İstiyor da..
Topu ayağıma aldığımda, beş kişiyi çalımlayıp köşeye takmak
istiyorum ama 20 yaşımda yaptıklarımı mümkün değil yapamıyorum.
Birinci, hadi ikinci çalımda tıkanıyor, kenarda nefeslenme
ihtiyacı hissediyorum.
Vatanın “dişe diş” savunulabilmesi için, herkese ihtiyaç
var, öncelikle de elbette gençlere…
Bizden geçmemişse de, herkes haddini- hududunu bilmeli.
Gecenin 1’inde, Siyonist Soykırım’a protesto gösterisine
katılmak için İsrail Büyükelçiliği’nin oralara gittiğimde…
Polisimiz arabayla yaklaştırmayınca, mecburen epeyce
gerilerde bir yerlere park ettim.
Epeyce de yürüdüm.
Giderken, yokuş aşağı…
Saldım kendimi…
Eylemcileri izledim, haberimi yaptım.
Gecenin 3’ü oldu, geri döneceğim.
Arabayı nereye koyduğumu mümkün değil hatırlamıyorum…
Büyükelçiliğe giden sokakları tek tek dolaşıp, bulmam
gerekti…
Geri dönüşler hep yokuş, bir saatte bittim diyebilirim.
Neyse ki, “site” isimlerinden biri aklımın bir kenarında
kalmış, oradan hatırladım, epeyce tırmandıktan sonra arabaya ulaştım…
Ulaştım ki, nefes nefese…
Kan ter!..
20 yaşında olsaydım, muhtemelen bu kadar yorulmazdım.
Büyük bir ihtimalle de, arabayı nereye koyduğumu unutmazdım!
Gençlik başka şey…
“Genç bilebilse, ihtiyar yapabilse” derler.
Şimdiki gençlerin çoğu bizden fazlasını biliyor…
Bilgisayar yazılımı sahasında akademisyen arkadaş, “Benim 10
yaşındaki oğlum benden çok daha çabuk kavrıyor cep telefonlarının
fonksiyonlarını” demişti.
Bu nesil, başka nesil.
Şimdi, gelelim vatan savunmasına…
“Genç nüfus olmazsa
olmaz!”, bunu demiştik.
Sefer görev emri 41 yaşında bitiyor, yani, biz 17 yıl evvel
doldurmuşuz miadımızı!..
Genç nüfus her bakımdan çok mühim, her bakımdan.
Ne yazık ki, hem bir önceki hem de şimdiki Aile
Bakanlarımız, nüfusumuzun hızla yaşlandığına vurgu yapıyorlar.
Bir önceki Sayın Bakan Derya Yanık, “Kıta Avrupası’ndan bile 4-5 kat hızlı yaşlanıyoruz ki, bahsettiğim
dünyanın en hızlı yaşlanan bölgesi” demişti özetle.
Şimdiki Aile Bakanımız Sayın Mahinur Özdemir Göktaş da, “nüfusumuzun
hızla yaşlandığına” vurgu yapıyor zaman zaman.
2022 yılı itibarıyle
65 yaş ve üzeri nüfusun toplum nüfusun yüzde 10’una yaklaştığını, bu oranın
2040 yılında yüzde 15’i aşacağını belirtiyor.
Ne büyük hız…
Duvara doğru ne hızlı bir gidiş!
Bu durumda ne yapacağız?
Öncelikli tedbir; yaşlı bakım, rehabilitasyon merkezlerinin
sayısını arttırmak.
Kültürel erozyonun da etkisiyle, evlâtlar ve torunlar
yaşlılara bakmak istemiyor pek…
Nüfus da yaşlanıyor…
Bu durumda ne yapacaksın?
Devlete ait “huzur” (!) evlerinin sayısını hızla arttıracak,
özel ve güzel sektörü teşvik edecek; yaşlıları aç, açık bırakmayacaksın.
Bu güzel…
Peki…
Acaba?
Nüfusumuzu gençleştirmenin, en azından yaşlanmayı
durdurmanın yollarını bulamaz mıyız?
Bunu yapamaz mıyız?
Sayın Cumhurbaşkanımız,
yakın zamanda Külliye’de icra edilen Aile Şurası’nda demişti ki:
“Evlenme yaşı sürekli
yükseliyor. Boşanma oranları her geçen yıl daha da artıyor. Ortalama çocuk
sayısı ise günden güne düşüyor. Boşuna ‘en az 3 çocuk’ demiyoruz. Çünkü bu
toplumun özellikle ihtiyacı var. Detayına burada giremem ama, bizim şu
anda Türkiye olarak nüfusumuzun 85 milyon olması yeterli değil. Çok daha fazla
bir nüfusa ihtiyacımız var.”
X
Sayın Cumhurbaşkanımız, “Çok daha fazla nüfusa ihtiyacımız
var.”diyorsa da…
Sayın Eski Aile Bakanı, “Nüfustaki
yaşlanma hızının geri döndürülebilir noktayı aştığını” vurgulamıştı ve ne
yazık ki durum da şimdilik onu gösteriyor.
Bazı konuların tespitini yapmak mühim elbette, peki “çözümü”
kimler gösterecek?
Sıkıntıyı hangi politikalarla aşacağız?
En az 3 çocuk denince, birçok ailenin gözünü korkutan
masraflar çıkıyor ortaya.
Uzun yıllar boyunca devam edecek bir mücadele bu;
Üç bebek uzun olmayan aralıklarla dünyaya gelmişse, yük
iyice artıyor.
Eğitim işleri, malûm…
Önümüzdeki süreçte para sıkılaştırma adımları iyice
artacaksa…
İşler kolaylaşmayacak demektir.
Diyeceksiniz ki, “Sadece
maddi bakımdan sıkıntı çekenler mi, az çocuk tercih ediyor. Aksine, zenginler
bu konuda çok daha çekingen!”
Bu da doğru.
Başka başka düşünceler var…
Mesela, kimileri de, “Şimdi
evlensem, altı ay sonra anlaşmazlık çıksa, geçinemesek ve boşanma kararı alsak…
Ömür boyu nafaka ödemeye mahkûm olur muyum?” diye soruyor.
Hatta, “Acaba benimle
ömür boyu nafaka almak, kısa yoldan emekli olmak için mi evlenmek istiyor?”
diye de şüpheleniyor.
Bu süresiz yani ömür boyu nafaka uygulaması da evlenme
istediğini azaltıyor yani!
Devletimiz, bu konuda “derde deva” bir adım atacak mı,
bakalım.
x
Sayın Cumhurbaşkanı’nın da ifade ettikleri üzere, bizim çok
daha fazla nüfusa ihtiyacımız var.
Ve yine isabetle dile getirdikler üzere, “Evlenme
yaşı sürekli yükseliyor. Boşanma oranları her geçen yıl daha da artıyor.
Ortalama çocuk sayısı ise günden güne düşüyor.”
X
Aile Bakanımız Sayın
Mahinur Özdemir Göktaş, telefon
görüşmemizde, bendenizi “kahve” içmeye davet etmişti.
Ben de bundan memnuniyet duyacağımı dile getirmiştim.
Araya, yaşlı yakınlarımızın hastane, tedavi süreçleri girdi.
Onlarla ilgilenmeye, hastane işlerini takip etmeye
çalışıyorum epeyce süredir.
Bu yazıyı da, hastanenin yakınlarında klavyeye alıyorum.
Tedaviler Allah’ın izniyle yoluna girsin, ilk işlerimden
biri de, Sayın Bakan’dan randevu talep etmek olacak kısmetse.
“Nüfus artış
hızımızın artması ve yaşlanmanın durması için atılan sonuç getirici adımları”
da ayrıntısıyla öğrenme imkânı bulur ve sizlere de yansıtırım kısmet olursa.
Meselemiz, beka meselesi.