Varyantlar ve aşılar
Nerede ise
her ay bir varyant ve aşılanma üzerinden algı tüccarları alış verişlerine devam
ediyor. İşin ilginç yanı bu meseleyi bir yıldan fazla süredir tartışan bilim
insanları da şaşkın ördeğe dönmüş, dün doğru dediğine bugün yanlış diyor olunca
olan vatandaşa oluyor.
Sorular
soruları takip etmeye devam edince ister istemez konunun bire bir uzmanı
olmasam da hekimlik tecrübemle benden fikir soranlara verdiğim cevapları siz
değerli okurlarımla paylaşmak isterim.
Covid-19
meselesinin daha bir süre gündem olmaya devam edeceğine inanan bir hekim olarak
başta bilim insanlarımız olmak üzere hekim camiamızda da gel git tarzında uçuk
kaçık sonuçlara da alışmamız gerekiyor.
Bildiğimizi
zannettiğimiz birçok alanda virüsün bilinmez davranışları karşımıza çıktıkça
tecrübe dediğimiz nosyonu kazanarak daha gerçekçi olmalıyız ki, gülünç duruma
düşmeyelim.
Geçen yıl
bugünlerde aşı ile yatıp aşı ile kalkıyor ve insanlığı imtihanı olan bu virüsü
aşılama ile alt edeceğimize inanıyorduk. Bir kısım meslektaşlarım temkinli
duruş sergilese de virüse ömür biçenlerden tutunda eski günlere dönüş planı
yapanlara kadar şişen balonumuz yeni bir varyant ile bom diye patladı.
Alfa delta
derken şimdi de MU diye isimlendirilen yeni varyantına karşı Donkişot’un
gölgesi ile savaştığı gibi bir savaş var önümüzde.
Virüs ne
yaptı, kılıfındaki hangi protein ve enzimin yerini değiştirerek veya yepyeni
bir çehreye bürünerek hangi yeni hünerini ortaya koyarak ne yapmak istiyor?
Kendini mi
bitirecek?
Yoksa evet
yoksa benim gitmeye hiç niyetim yok.
Daha uzun
bir süre aranızda bulunacağım. İnsanlığınızdan utanç duyulan hal ve gidişiniz
düzeltinceye kadar süreç böyle devam mı edecek?
Soru bu.
Bu yılın
bahar aylarında ABD, İngiltere ve İsrail biz bu işi çözdük artık virüsten
korkmamıza dahi gerek yok tarzı açıklamaların yapıldığı günlerde bendeniz yakın
çevreme bu işin bu kadar kolay olmayabileceğini ve erken öten horozların bir
süre sonra seslerinin kesilebileceğinden bile bahsetmiştim.
Amacım elbette
bilgiçlik taslamak değil.
Ancak
mesleğim pozitif ilimle teçhiz edilse de, tecrübelerimde matematik kurallarının
nerede ise hiç geçerli olmadığını yıllar içinde öğrenmiş olmam bana temkinli
olmayı ve durmayı öğretti diyebilirim.
Virüs
illetine karşı elbette aşılanmalıyız.
Sağdan
soldan üfürükten tayyarelere itibar etmeden aklın yolunu takip ederek sabır ve
sebat içerisinde bu illetten kurtulana kadar devletimizin kurumlarından yapılan
açıklamalar ışığında bıkmadan usanmadan yol almayı sürdürmeliyiz.
Çoğunun
gittiğine ve azının kaldığına inanan bir hekim olarak biraz daha gayret
diyorum.
***
Bir asır değil onlarca asırda geçse
Değerli
dostlar bir süredir Balıkesir-Edremit’te bulunuyorum. Eş dostla hasbihal
sırasında kulağıma gelen nahoşluklar ve
burnuma gelen kokulardan bahsetmeden de geçemeyeceğim.
Geçen
haftaki makalemde denizi gece yarısından sonra kirleten firmaların olduğundan
bahsedilmiş ve bende duyumlardan yola çıkarak devletimizin ilgili birimlerini
göreve davet etmiştim.
9 Eylül Edremit’in
kurtuluş günü.
CHP’nin de 98
kuruluş yıl dönümü.
Böyle güzel
bir günde Edremit yerel basınında gündem olan bir nahoşluktan bahsetmek
istiyorum. Her yerde olduğu gibi bu bölgede de Atatürk rantçıları mebzul
miktarda var.
Bazı geceler
milleti rahatsız edecek marşlara alıştık da kurtuluş töreninde mütesettir bir
hanım heykelini zincirleyerek beyinlerindeki örümcekleri yine ifşa edince,
yetmez mi artık bu çağ dışılık dedim gayri ihtiyari.
Yetsin artık
bu gerici bağnazlık ve yobazlık.
Yeni
Türkiye’de ayırımcılığa yobazlığa bağnazlığa ve gericiliğe geçit verimesin
artık.
Makalelerimde
bu zihniyetten bahsederken demek istediklerim tam da bu işte.
Bizde eller
gibi aya fezaya uzanabilir düşmanların korkulu rüyası olur ve mazlumların
hamisi olabiliriz. Bunu hak ediyoruz.
Daha fazla
rezil rüsva olmadan aklın yolundan yürüyerek hep beraber ülkemizin imarı için
bir taş bir çakılda biz olalım.
Sağlık ve
mutluluk dileklerimle.