Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2963.27
BIST 100
9661.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ekim 2020

Varlığın yoklamasını yapmak

Geçen Salı yazımızda İsimler Atlası’na dair yazıları devam ettireceğimizi söylemiştik.

İşte ilk konumuz:

Bir varlığa ismi neden verilir?

Kaynaklandığı, altında yatan sebep ne olabilir?

Varlığı tanımlamak ve hayatı anlamlandırmak isteyen insan her şeyden önce kendisini tanımlayabilmiş midir? Varlık alanının kendisinden sorulacağını kabul eden insan, kendisi bu varlık alanına kabulünü ne ile temsil etmektedir?

Bir isimle mi?

Senin/sizin adın/ız ne? İsminin/isminizin anlamı ne?

İsmini/zi seviyor musun/uz? İsmin/iz/in anlamı ile barışık mısın/ız?

Bir an bir isminiz olmadığını düşünün. Çerçeveden çıkın. Zıplayın. İçinizden dış dünyaya zıplayın. Anlamınızın ismi sizce ne olabilir? Sizin yeryüzünde, bulunduğunuz ülkede, şehirde, semtte, iş hayatında, arkadaşlarınızın arasında, yakınlarınızın yanında, ailede var oluşunuzun anlamı ne? Kendinizi bulduğunuz ve emek vererek etrafa yaydığınız, ifade ettiğiniz o anlam sizin adınız olsaydı ne olurdu?

Mesela çok cömert bir insansınız. O kadar cömertsiniz ki diğer bazı güzel özellikleriniz gölgede kalıyor. Adınızda cömertliğe dair bir anlam var mı? Yoksa adınız sizi yansıtmıyor mu?

Nihayet sizin adınızı siz koymadınız. Yakınlarınız da olsa başkaları koydu. Sizin o esnada ad koyacak, varlığı adlandıracak, tanımlayacak haliniz yoktu. O an gözlerinizi yeni açmıştınız. Etrafa -bütün bu varlık da neyin nesi, bütün bunlara ne deniliyor olabilir?- diye küçük gözlerinizden taşan büyük şaşkınlıklarla etrafa bakıyordunuz. Uyumadığınız zamanlarda…

Yakınlarınız da sizin üzerinize eğilmişler, size bakıyorlardı; yepyeni bir varlığa, taptaze, küçük insana…”Bütün her şeyin aynısından onda da var. Ama ne kadar küçük… Mini insan… “ düşünceleri eşliğinde…

İçlerinden bazıları çok erken düşünüp taşınmıştı adınızı. Bazıları rüyasını dahi görmüştü. Diğeri “benim adım konulacak illa!” diyordu. “Ben tekrar edilecek kadar iyiyim yeryüzünde. Adım bir kez daha yeni baştan yankılanmalı!”… Kimi zamanlar bu varlığın dünyaya gelmesinde en çok emek sahibi olan annenin bu varlığa isim koymada hiçbir hakkı yoktu. Kimi zamanlar da “Sen annesin, dünyaya getiren en büyük sebepsin, dolayısıyla bu varlıkcığa isim koyma hakkı en başta senin!” deniliyordu.

Olay oldu senin ismini koymak. Bazıları gücendi. Bazıları ismini kendi bildiği gibi çağırdı. Bazıları ise çok sevindi. Kendini çağırır gibi seni çağırdı. Sana seslendi.

Sahi senin İsmin ne?

Bir olgu olarak isim nedir? Neden bu kadar önemlidir?

İsim; kabul edilme, tanımlanma, varlık alanına hoş geldin deme, onu biricik kılma, çoklukta kaybolmamasını sağlama, aynılıkta bile ayrı ve özgünlüğünü koruma altına almadır.

İsim kelimesi; üsüvv yükseltme anlamını da içerir. Yani bir anlamda isim, sahibini

yüksek bir yere koymadır. Yüksek derken: sadece ona has varlık oyuğuna, sekisine…

Ve isim koymak; hepimizin bildiği gibi çağırmak veya anmak içindir. Öyle ki Platon “İsmini kaybeden cisim, özünü de kaybeder.” Demiştir.

Bir varlık için o adsız, bir adı yok dendiğinde hemen hepimiz; ha var ha yok, hatta yok gibi, var sayılmıyor, insan yerine, şey-eşya yerine konulmuyor anlamlarını geçiririz zihnimizden. Yani isim varlığın ilk, büyük, keskin alametidir. Buradan yola çıkarsak/ isimsizlik/adsızlık yok sayılma gibi bir şeydir.