Var olma yok olma mücadelesi veriyoruz
Ankara'dan sonra bu sefer İstanbul'un en işlek caddesinde bir terör saldırısı gerçekleştirildi. Bir önceki yazımda da ifade ettim. Vatanımıza, namusumuza, bağımsızlığımıza, onur ve şerefimize göz diken hainler, kirli emellerine ulaşmak için her yola başvuracaktır. Biliyorsunuz, köksüz ağaçlar gibi devrilmemizi isteyen ne çok düşmanımız var! Bu saldırılar yerli ve milli duruş sergileyen ırk, renk, mezhep, dil farkı gözetmeksizin tüm Türkiyelilere yapılıyor. Çaresizlik içinde korkuya teslim olmuş, direnci kırılmış bir Türkiye isteniyor. Bu bir "var olma yok olma" savaşıdır. Bu bir "istiklal" savaşıdır. Bu "Türkiye'yi diz çöktürmek isteyenlerle, ülkesini ayağa kaldırmak isteyenlerin" savaşıdır. Bu "yeri yeniden yurt edinme" mücadelesidir. Bu mücadele, savaştan canını zor kurtarmış Müslümanları sınırları içine dahi sokmayan, onları aşağılayan, yerlerde süründüren, tecavüz eden, onur, şeref ve haysiyetlerini iki paralık eden, acımadan çocuk öldüren "insan" tanımaz bir medeniyet ile insanı yaratılmışların en şereflisi olarak kabul eden, onu Allah'ın yeryüzünde bir halifesi olarak gören bir medeniyetin mücadelesidir.
Tek hedefleri Türkiye'yi teslim almak... Bakınız her kanlı saldırı sonrası ceset fotoğraflarını kasıtlı olarak paylaşan hain yayın organları bu görüntüleri psikopat oldukları için değil bizzat tehdit amaçlı yayınlıyor! Eğer, diz çökmezseniz sizin de sonunuz böyle olur demeye getiriyorlar. Yani terörü gerçekleştirenlerle aynı amaca hizmet ediyorlar. Ve nedense bu yayın organları hala faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Ve biz hala teröre açıktan destek veren, terör örgütüne yardım ve yataklık eden hatta silah ve mühimmat taşıyan ve hatta teröristin taziyesine katılan milletvekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması hususunda onların kapılarını çalıyor, elini sıkıyor, bu konudaki düşünce ve önerilerini almaya çalışıyoruz. Oysa bu iş çok ciddi. Çok çetin bir savaşın içindeyiz. Böylesi kırılgan ve tarihi bir yol ayrımında uzlaşma ve koalisyon gayretleri milletin onurunu zedelemez mi? Bu büyük tuzağı nasıl göremezsiniz?
2013'den beri ülke aleyhine yapılan operasyonların en kapsamlı olanı 2015 Haziran seçimleriydi. Haziran ve Kasım arasında geçen o 5 aylık sürede büyük bir fırsat yakaladılar. Eğer bu zaman diliminde arzu ettikleri koalisyon hükümetini kurabilselerdi bugün bu patlamalar olmayacaktı. Çünkü Türkiye ne Suriye'de etkin rol oynayabilecekti ne de gündeminde başkanlık ve yeni anayasa olacaktı. 3.Köprü başta olmak üzere içerideki büyük projeler durdurulacak, Kandil ve FETÖ ile uzlaşma sağlanarak Türkiye, adım adım eski Türkiye'ye doğru yol alacaktı. Bugün de aynı şeyi istemiyorlar mı? Eski Türkiye'yi verin terörü bitirelim demiyorlar mı? Erdoğan'sız bir Türkiye'de istedikleri gibi at koşturacak olan bu odaklar neden bomba patlatsın ki! Ancak Anadolu insanı irfanıyla, ferasetiyle tüm hesapları altüst etti. İç savaş çıkar tehditlerine rağmen yüzde 49.5 gibi rekor bir destekle kararlığını ortaya koydu. İşte bu desteği bir türlü hazmedemediler. Çünkü imparatorluk bakiyesi bu millet, vatanına sahip çıkararak hainlere geçit vermedi. Abdülhamid'i, Menderes'i, Özal'ı, Erbakan'ı aldınız lakin Erdoğan'ı bizden alamazsınız mesajı verdi. Bu yüzden bomba patlatıyorlar. Ülkeyi küresel baronların eline vermek için yapıyorlar bunu!
Saldırıdan bir gün önce Türkiye'nin lideri Tayyip Erdoğan Çanakkale'de tarihi bir konuşma yaptı. Burada millet olma vasfından, mensubiyet duygusundan, bir arada olmaktan bahsetti. "Bugün tarihi bir yol ayrımındayız, gözler bir kez daha Türkiye'ye yönelmiş lakin zorluklar ne kadar büyük olursa olsun mücadele etmek millet olarak bizim en önemli vasfımızdır" diyerek içeride ve dışarıda milleti köşeye sıkıştırmak için oyun oynayanları, tuzak kuranları yine aynı akıbetin beklediğini ifade etti. Filistin'den, Musul'dan, Tunus'tan, Suriye'den, Kırım'dan, Bosna'dan gelen bu toprakların evlatları aynı dava uğruna Çanakkale'de bir araya gelerek medeniyet düşmanlarını bozguna uğratmıştı. Bu yüzdendir ki Türkiye, Ortadoğu'da medeniyet perspektifli büyük adımlar attıkça, bölgenin huzuru ve dirliği için gayret sarf ettikçe içerideki ve dışarıdaki düşmanların hedefi haline geliyor. Eski, güdümlü, uysal, itaatkar, eli kolu bağlı Türkiye'yi geri verin bu saldırıları sonlandıralım demeye getiriyorlar.
Uzun yıllar sonra yeniden kendimize geldik. Kadim tarihimizle bağ kurarak, ilim irfan ve idrak ayarlarımıza geri döndük. Bugün zihin dünyamızı yeniden kurmaya ve ortak bir dil inşa etmeye başladık. Böyle zamanlarda milletçe bir arada olmanın, ayaklarımızın üzerinde durmanın, azimli ve gayretli olmanın gerekliliğini artık daha iyi idrak ediyoruz. Özgür ve bağımsız bir ülkenin şerefli vatandaşları olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Kısacası ne yapsanız çaresi yok. Biz o korku eşiğini çoktan aştık. İçimizdeki hainleri tanıdıkça, küresel baronların gönüllü acentesi gibi çalışan kahya tipli aydın bozuntularını, yazar, çizer, siyasetçi müsveddelerini tanıdıkça daha çok kenetleniyoruz. Bu vakitten sonra dünya üzerimize çökse bu yoldan geri adım atmayız. Dili, ırkı, rengi, mezhebi ne olursa olsun yerli ve milli duruş sergileyen insanlar bu vakitten sonra daha çok kenetlenmelidir. Çünkü saldırı hepimize dönük. Bu uğurda ölmek var dönmek yok!
@sivildemokrat