Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.54
Gram Altın
2953.20
BIST 100
9672.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ekim 2014

Vandalizmin kaybedeni Demirtaş oldu!

Selahattin Demirtaş'ın ABD ziyareti sonrası taraftarlarını sokağa çağırmasıyla bu ziyaret arasında ilinti kurmamak mümkün değil. ABD'den döndükten sonra sözde Kobani için sokağa çağırdığı partililerinin yaptıkları ise eylem değil terör estirmek oldu.

Sokağa çıkanların devletten istediklerinin absürtlüğü bir tarafa özellikle kendileri gibi düşünmeyen Kürtlere yönelik saldırıları amaçlarının gerçekte Kürtler olmadığını ortaya koydu.

Sadece insanlara saldırmakla da kalmadı bu vandallar. Camilere, kütüphanelere, kültür merkezlerine molotoflarla saldırıp-yakmaktan buraları yağmalamaktan imtina etmediler. Çocukların eğitim aldığı merkezleri küle çevirmede de bir beis görmediler!

Oysa savaştan kaçan herkes gibi Kobani'den gelenlere de kucak açan Türkiye, sadece son birkaç günde 185 bin Kobanili insanı misafir almıştı. Devletin tüm imkanları bu insanlar için seferber edilmiş, tek bir kişi bile kapıdan geri çevrilmemişti.

Hal böyleyken, Türkiye'yi koşulsuz bir şekilde savaşa sürükleme amacı temelindeki kaosa çekmek isteyen kirli ellerin maşaları olarak hizmet gördüklerinin farkında olmadılar. Yerle yeksan ettirilmeye çalışılan çözüm süreci, Türkiye'nin içerisine çekilmek istendiği bataklık bu eylemlerin aslında kimlerin isteklerine hizmet ettiğini ortaya koyuyor.

Bu terörize eylemler, Ortadoğu'nun yeniden dizaynı düzeneğinde ortaya çıkarılan çeşitli senaryolara Türkiye'yi gözü kapalı dahil etmek zorunda bırakma girişimlerinden sadece birisi. Ortadoğu'nun ateş topu olması bir tarafa denklemin mobil olması da ortaya değişken sonuçlar çıkarıyor.

İlginçtir, gelinen noktada kadim düşman ABD ve İran'ın örtük bir ittifak içerisinde görünüyor. İran, son açıklamalarından birinde açık ve net bir şekilde Türkiye'yi uyardıklarını söylemekten de çekinmiyor.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Esed'in düşmesine izin vermeyeceklerini söyledikten sonra "Suriye'nin milli egemenliğine karşı oluşturulacak uçuşa yasak bölge ya da askeri birliklerin Suriye topraklarına girmesi gibi her tür hatalı girişimin Türkiye için kötü sonuçları doğuracağı konusunda Türkiye'yi uyardık!" açıklamasında bulundu.

Öte yandan ABD ve Batılı ülkelerin Türkiye için yaptıkları yorumlardaki benzerlik de hiç şaşırtıcı değil. Batının, Türkiye'yi IŞİD'e yönelik bir kara harekatına yönlendirmek için tüm kozlarını kullandığı açık.

Natonun, Türkiye'ye yönelik herhangi bir saldırıda korumaya hazır olduklarının vurgulanması bir tarafa Batı basındaki yorumlar da Türkiye'nin, IŞİD bahanesiyle sıcak savaşa çekilmek istenmesinin göstergelerinden.

Sözgelimi Times'daki "Türkiye Suriye'deki Kürtlere ilişkin kuşkularını bir kenara bırakıp ABD ile birlikte hareket etmeli" yorumu ABD'nin, Türkiye ile koşulsuz bir ittifak beklentisi içerisinde olduğuna dair tek bir örnek.

Times'daki "Türkiye, sınırın karşısındaki krize seyirci kaldı. Bu tutum, Türkiye'nin müttefiklerini kızdırıyor!" ifadesi de aslında Türkiye'ye yönelik son bakış açısını gösteren önemli bir numune.

Batılı birçok yayında buna benzer ifadelerin kullanılıyor olması bir tesadüf veya teklif olmaktan ziyade Batının/ABD'nin konuyla ilgili beklenti ve talebini yansıtmakta.

Şurası bir gerçek ki Batılılar, Türkiye'nin Batı ve ABD'nin taleplerini hemen yerine getirmek yerine kendi koşullarıyla, beklentileriyle bunu bir pazarlığa taşıyor olmasından pek hoşnut değil. Durum böyle olunca ABD'nin Türkiye'nin elini zayıflatma ve isteklerini koşulsuz kabul etmeye yönelik bir dizi girişimde bulunması da sürpriz olmaz.

ABD'nin tutumun bu kadar açık ve net olduğu bir dönemde Demirtaş'ın ABD ziyareti sonrası Kürtleri sokağa çağırmasını bağımsız düşünmek biraz fazla iyimserlik ya da diğer bir deyişle safdillik olmaz mı?

Ancak Türk-Kürt çatışmasını Demokles'in kılıcı gibi Türkiye'nin başı üzerinde tutarak politikalarına boyun eğdirmeye çalışanların hesaba katmadıkları çok şey olduğunu zaman gösterecek.

Sokağa çıkın, çağrısının Kürtler içerisinde lokal bir etki uyandırması, yapılan vandalizme en başta Kürtlerin isyan edip karşı koyması artık bu oyunun tutmayacağını gösteren en somut işaretlerden.

Sokağa çıkan Kürtlerin en başta kendileri gibi düşünmeyen Kürtleri hedef almaları da iddialarında samimi olmadıklarını gösteriyor zaten. İşte tüm benzer veriler ışığında bu eylemlerin kaybedeninin halk, devlet ya da çözüm süreci değil cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çizdiği ılımlı profili yerle bir eden Demirtaş olduğunu söylemek hiç zor olmuyor!

Twitter.com/sabihadogann