Vakıflarımız
Bizim büyük bir vakıf medeniyetimiz vardır. İyiliklerle yoğrulu, ümitle dolu ve erdemli insanlar yetiştirmeye dönük güzide vakıflarımız asırlardan beri ayakta. Hayır yapmak amacıyla kurulan vakıflarda örnek insan yetiştirme gayreti vardır. Bu vakıflardan günümüzde aktif olanları her ay Şehir ve Kültür dergimizde tanıtmaya çalışıyorum. Kitaplaştırmayı düşündüğüm bu çalışma devam ediyor. Vakıf yöneticilerinden istirhamım ve beklentim var. Hizmet vermek gayesiyle Vakıflar'dan aldıkları bu tarihu00ee binaların tarihçeleri hakkında hazırlatacakları kitapçıkları ziyaretçilere armağan etsinler. Bilindiği vakıflarımızın neşriyat hizmeti var. Bu hediyeyi de yayınlarının zekatı saysınlar.
Önce bir tebriğimi, ardından temennimi dile getirmek isterim. Vakıflar Genel Müdürlüğü, başta camiler olmak üzere yok edilen veya çürümeye terk edilen pek çok eseri yeniden restorasyana tabi tutup ihya ediyor. Bu hizmeti için kurum yöneticilerine teşekkür ediyorum. Şehirlerimizin bir çok semtinde ecdadımızın nadide eserleri, gözleri ve gönülleri yeniden okşamaya başladı. Şükürler olsun! Keşke Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vakıflar Bakanlığı'na dönüşse. Eski eserlerin bir kısmı Vakıflar'a bağlı iken bir bölümünden Kültür ve Turizm Bakanlığı sorumlu. Kalan eserlere ise belediyeler bakıyor. Yani aslında bir yetki karmaşası var. Bilhassa türbelerde bunu görüyoruz. Halbuki böyle bir bakanlık ihdas edilse bütün tarihi eserler (cami, saray, medrese, külliye, kervansaray, çeşme, türbe, sebil ve hamamlar) tek elden idare edilir. İnşallah yeni kurulacak hükümette Vakıflar Bakanlığı da açıklanır.
İlme, irfana ve medeniyete hizmet eden vakıflar arasında Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı da bulunuyor. Çemberlitaş'ta Köprülü Medresesi'nde hizmet vermeye devam eden 46 yıllık vakfın temel harcını karanlar arasında üçü de rahmetli olan mütefekkir yazar Samiha Ayverdi, mimar Ekrem Hakkı Ayverdi ve edebiyatçı İlhan Ayverdi de bulunuyor. Devletiyle barışık, milletinin değerlerine saygılı olan irfanu00ee vakıf, kültür sanat merkezli çalışmalarıyla göz doldurmaya devam ediyor. Sohbet toplantılarının müdavimleri giderek artarken sanat kurslarına olan ilgi, her geçen gün ziyadeleşiyor. Tabii vakfın mühim neşriyatı da vardır ve yaklaşık 40 yıldan beri fasılasız devam etmektedir. Bu yayınlardan elime ulaşanları okuyucularıma kısaca da olsa tanıtmak ve muhtevalarından bahsetmek istiyorum:
İthaflar: Samiha Ayverdi'nin elli yılı aşan yazı hayatı boyunca, yakın dost ve akrabaları ile devrin mühim edebiyatçılarına, devleti idare eden şahsiyetlere imzaladığı kitaplardaki ithafları, 2002 yılında neşredilmişti. Ancak geçen 14 yıl içinde bir çok yeni ithaflı eser bulundu ve bunlar da bu yeni baskıya eklendi. Birkaç satır içinde dahi olsa devrin fikir, sanat ve kültür dünyasına ışık tutan bu ithaflar, bir yönüyle devrin nezaket anlayışına da ayna tutuyor. Tabii, müellifle ithaf edilen kişiler arasındaki dostluk ve yakınlığı bu satırlardan öğrenmek mümkün. Samiha Ayverdi'den yakınlarına, dostlarından Samiha Ayverdi'ye yüzlerce ithaf yazısıu2026 Manevi tatlar veren, terbiye dünyamızın aydınlık yüzünü gösteren bu satırları ibret, hayret, sevgi ve hayranlıkla okuyoruz.
Mektuplar 3-4: Edebiyatçılarımız arasında en çok mektup yazanlar arasında mütefekkir yazar Samiha Ayverdi ismi rahatlıkla zikredilebilir. Aslında onun her mektubu bir mesaj, bir tebliğ hassasiyeti taşıyor. Bir Müslüman'ın söylediği her sözün ve yazdığı her satırın mesuliyetini müdrik olan Samiha Ayverdi, sevdiklerine yazdığı mektuplarda adeta gönül dünyasını muhatabına açıyor ve onunla hasbıhal ediyor. Vakıf yöneticileri, bu mektupları yayınlamakla büyük bir hizmette bulunuyor. Ayverdi'nin manevi dünyasını merak edenler bu mektuplarda çok değerli ipuçları bulabilecek ve mütefekkirin nasıl bir dostluk ve muhabbet alemine sahip olduğunu fark edeceklerdir. Mektuplar-3 Nazik Erik'e, Mektuplar-4 İlhan Ayverdi'ye gönderilmiş. Bu mektuplarda çeşitli hisler var. Samimu00ee ve hasbu00ee bir eda, coşku, tefekkür, heyecan ve ıstırap hallerine tanık oluyoruz. Mektupların özünde yüce bir davanın, ulvu00ee bir maksadın ve bütün insanlığın kurtuluşuna vesile olacak mübarek bir inancın tezahürleri apaçıktır.
Türkçeyi Doğru ve Güzel Konuşma Kılavuzu: Galip Çakır, yaklaşık 15 yıldan beri büyük bir azimle Kubbealtı'nda diksiyon dersleri veriyor. İstanbul'da ve şehir dışında yüzlerce talebe yetiştirdi. Türkçenin daha doğru ve güzel konuşulmasını temin etmek için gece gündüz çalışan ve adeta ömrünü buna hasreden Galip Hocanın eseri, kendi alanında büyük bir boşluğu dolduruyor.
Romancı Olarak Samiha Ayverdi: Samiha Ayverdi'nin bütün hikaye ve romanlarını kronolojik olarak tek tek ele alan hocam Prof. Dr. Kazım Yetiş değerli bir eseri edebiyat dünyamıza armağan etmiştir. Romancımızın Aşk Budur, Batmayan Gün, Mabette Bir Gece, Ateş Ağacı, Yaşayan Ölü, İnsan ve Şeytan, Son Menzil, Yolcu Nereye Gidiyorsun ve Mesihpaşa İmamı roman tekniği bakımından ele alınmış ve incelenmiştir.