Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.24
Gram Altın
2960.06
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ağustos 2024

​Vakıf medeniyetimizin ihtişamı

Günümüzde yaşanan zulümleri gördükçe, büyük ecdadımızın insanı yaşatan ve yücelten vakıf medeniyetine hayranlığımız giderek artıyor.

“İnsan insanın kurdu değil yurdu olmalıdır.” denir. Doğrusu budur ama günümüzde egemen güçler, kurt değil canavar olmaya kalkışmışsa ne yapmalıyız? Yaşanan vahşetleri gördükçe, çekilen acılara tanık oldukça, soykırıma doymayan vampirlerin açıklamalarına baktıkça mazimize hayranlığımız, ecdadımıza hürmetimiz giderek artıyor. O gönlü yüce atalarımız, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.” diyordu. Bugün İsrail terör örgütü, alçak biçimde, pervasız şekilde, dünyanın gözü önünde her gün katliam yapmaya devam ediyor. Masum sivilleri oradan oraya sürüyor. Hitler’in kendilerine uyguladığı soykırımı Filistinlilere yaşatmaya, başta ABD olmak üzere ‘Vahşi Batı’nın desteğiyle kan dökmeye devam ediyor. Peki bu ne zamana kadar sürecek? Bir söz duymuştum: “Küfür devam eder ama zulüm devam etmez.” Günümüzün Hitler’i Netanyahu ve suç ortağı bebek katillerinin en acı şekilde cezalarını çekeceklerine inanıyorum. Çekmezse bütün insanlığa yazıklar olsun! Batı’ya da, Doğu’ya da…

Başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın gözü dönmüş zalimleri yıllarca Afrika’yı ve Asya’yı sömürdü. Sonra bu görevi ABD’ye devrettiler. Amerika kıtasında milyonlarca Kızılderili’yi katleden ABD, Afrika’ya ve Asya’ya da yöneldi. Siyah kıta uyandı, artık Batılı sömürücülerini kovuyor. Asya da uyanıyor. Irak ve Afganistan ‘süper güc’ü başından defetti. İran ve Suriye direniyor. Orta Doğu ülkeleri bocalıyor. Ama hakikati er-geç görecek. Türkiye, bu kan içicilere restini cesaretle çekiyor. PKK, DAEŞ ve FETÖ ile birlikte İsrail terör örgütünün hamisi olan ABD Siyonizmi’nin foyası ortaya çıktı, gün gibi aşikâr oldu. Mazlum milletler ve kandırılmış ülkeler uykudan uyanıyor. Başka çareleri de yok zaten. Ya yiğitçe büyük bir direniş gösterip bağımsızlıklarını koruyacaklar veya esaret hayatı yaşayacaklar. Ben Türkiye ve Türk dünyasının öncü olduğu 2 milyar İslam dünyasının intibaha geldiğini, diğer hür dünyanın da gerçekleri görmeye başladığını düşünüyorum. ABD-İsrail Siyonizmi’ne karşı bütün insanlık güçlerini birleştirmek zorunda. Birlik, olacak inşallah.

VAKIF MEDENİYETİ

Bugün aklı başında olan herkes, üç kıtada yedi iklimde hükümferma olan ve insanlığa adaleti, medeniyeti, sevgiyi ve şefkati taşıyan Osmanlı Devleti’nin büyüklüğünü kabul ediyor. Osmanlı’nın medeniyet merkezli devlet yapılanmasında, “eşref-i mahlûkat” olarak kabul edilen ‘insan’ esastır. 624 yıl boyunca bu topraklarda kurulmuş olan vakıflar, insanların refah, huzur, güven ve barış içinde yaşaması içindi. Mevlut Çam ve Rıdvan E. Akçatepe’nin birlikte hazırladıkları ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları arasında çıkan İlginç Vakıflar’ı okuyorum. İnsanların dertlerine çözüm, hastalara deva olan ne güzel vakıflar kurulmuş. Devlete destek olan, toplumda adaleti sağlayan, fukarayı kollayan, huzuru temin eden birbirinden değerli örnek vakıflar… Adları bile insanı mutlu ediyor. Birkaçını sıralayalım: “Donanmaya Yardım Eden Vakıf”, “Mücahitlere Konaklama İmkânı Sağlayan Vakıf”, “Kale, Sığınak ve Hayrat Yaptıran Vakıf”, “Esir Kurtaran Vakıf”, “Şüheda Ruhu İçin Çeşme Yaptıran Vakıf”, “Köy Ahalisinin Bağ ve Bahçelerini, Hayvanlarını Koruyup Gözeten Vakıf”, “Öğrenciye Kayık Ücreti ve Burs Veren, Elbise Alan Vakıf”, “Taşra Okullarına Kitap Gönderen Vakıf”, “Öğrenciye Kiraz ve Üzüm Yediren Vakıf”, “Âlimlere Lojman Tahsis Eden Vakıf”, “Hüsn-i Hat/Güzel Yazı Öğreten Vakıf”, “Öğrencilere Su Temin Eden Vakıf”, “Bostan, Gülistan ve Diğer Divanları Okutan Vakıf”, “Hastalara Mevsim Meyveleri İkram Eden Vakıf”, “Yoksul, Yetim ve Düşkünlere Yardım Eden Vakıf”, “Gelin Kızlara Çeyiz Veren Vakıf”, “Hayvanlara Su İçiren Vakıf”. Türlü amaçlarla kurulmuş hayır kuruluşları vakıflar böyle devam edip gidiyor.

KUŞUN YUVASI

Sanılmasın ki yüz akımız olan bu vakıflar sadece İstanbul’da kurulmuş. Hayır, birçok şehrimizde benzer vakıfların kurulduğuna şahit olmuşuz. Her şehrin ve orada yaşayanların ihtiyaçlarına cevap veren muhtelif vakıflar… Mevlüt Çam ve Ramazan Pantik’in hazırladığı Bursa Selâtin Vakıfları bir başka eser. Önsöz’de Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, “Vakfiye ve vakıf belgeleri kadim geleneğimizin ve medeniyetimizin uygulamalarını en açık şekilde ortaya koyan belgelerdir.” dedikten sonra vakıfların misyonunu şöyle tarif ediyor: “Vakıflar, kız çocuğuna çeyiz hazırlayan bir anne-baba, yaşlı hamallara elini uzatan kuvvetli bir yardım eli, deniz kazalarında vefat eden kişilerin geride kalan ailelerinin hamisi, müflis tüccarların imdadı, cezaevindeki mahkûmlara yemek ve tatlı ikram eden bir anne eli, gazilere at ve savaş teçhizatı yardımı yapan bir destek kuvvet, kaleler inşa ederek ahaliyi saldırılardan ve eşkıyadan muhafaza eden bir güvenlik gücü, camilerde, mescitlerde, tekkelerde terennüm edilen musiki, ulvi bir ses ve nefes, hasta insanların şifa merkezi, yaşlı, kimsesiz ve yetimlerin barınağı, bir kuşun yuvası, kimsesiz ve dul kadınlara özel çarşılar inşa eden bir yatırımcı, bir eğitim merkezi, velhasıl medeniyetimizin vücut bulmuş hâlidir.”

Osmanlı’nın ‘Kuruluş Dönemi’ vakıfları ve kadim şehir Bursa’yı mercek altına alan Bursa Selatin Vakıfları, ilk padişahlarımızın vakfiyelerinin bir bütün hâlinde neşredildiği ilk kaynak özelliği taşıyor. Kitaptaki bölüm başlıkları şöyle: “Orhan Bey Vakıfları”, “Sultan Murad Hüdavendigâr Vakıfları”, “Yıldırım Bayezid Vakıfları”, “Çelebi Sultan Mehmed Vakıfları”, Sultan II. Murad Vakıfları”, “Emir Sultan Vakıfları”, “Sultan II Bayezid Vakıfları”.

İBADETİN SESSİZ TANIKLARI

Suzan Arpaç Bayraktaroğlu’nun İbadetin Sessiz Tanıkları Vakıf Halılar da emek mahsulü bir başka çalışma olarak göz dolduruyor. “Ankara Vakıf Eserleri Müzesinden Örneklerle” hazırlanmış olan eserde, Türk Halı Sanatı’nın zengin numunelerini görmek mümkün. Geçmişten günümüze yaşatılan bu zengin koleksiyonun oluşmasında şüphesiz cami halılarının önemi büyük. Eserde halı sanatımızın tarihî gelişimi anlatılırken Türk halılarının zenginliği de ortaya konuluyor. Halıların fotoğraflarını görmek, bu temaşaya katılmak bile başlı başına bir şölen. Zira bu halılarda insanımızın üstün zevki, derin bakışı, estetik yaklaşımı, zarif duruşu hemen fark ediliyor. Ecdadımızın şevkle ettiği ibadete kattığı sanatın zarafetini ve ihtişamını apaçık görüyoruz. Bu eserleri ile birlikte Melüt Çam, İbrahim Turhan ve Rıdvan Enes Akçatepe’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv Rehberi kitabını Vakıflar Genel Müdürlüğü kültür hayatımıza kazandırmış bulunuyor. Arzu Ulaş’ın hazırladığı Osmanlı Belgeleri Işığında İstanbul Yer Altı Yapıları kitabı ise Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ortak eseri olarak kitapseverlere, meraklılara ulaştı. Kitapta İstanbul’un muhtelif ilçe ve semtlerindeki sarnıçlar, çukur bostanlar, mahzenler, su yolları, maksemler, kuyular, ayazmalar, çukur çeşmeler, yangın havuzları ve arkeoloijik mimari kalıntılar anlatılıyor. Bir bakıma Dersaadet’in yer altı zenginliklerinin genel fotoğrafı ile dünden bugüne elimize ulaşan büyük hazinelerimiz, belgeler ışığında ortaya konuluyor.

MEDENİYET IŞIĞI

Medeniyet Işığı Türk Kadınları, Bağcılar Belediyesi’nin değeri hiç eskimeyecek bir yayını. Eserin editörleri Arif Kolay ve Şefik Memiş, önsözde kadınların bizdeki yeri, değeri ve önemi hakkında şunları söylüyorlar: “Gerek Müslümanlık sonrası Gazneliler ve Karahanlılar gibi Türk devletlerinde, gerek Büyük Selçuklu Devleti ve Anadolu beyliklerinde ve gerekse 600 yıllık Osmanlı tarihi boyunca kadınlar, köylerde ve kasabalarda eşlerine yardımcı olmaktaydı. Osmanlı padişahlarının eşleri ve kızları ise toplumsal alanda faydalı işlere imza atmaktaydı. Özellikle Türk milletinin düşmana karşı varoluş mücadelesi verdiği zamanda kadınların her biri birer kahraman kesilirdi. Bunun en yakın örneği Millî Mücadele döneminde yaşanmıştı. Bu dönemde kadınlar, cepheye giden askerlere yardım etmiş, çocuklarını yetiştirmiş ve evin geçimini sağlamaya çalışmıştı. Hatta bazı kadınlar köylerini ve kasabalarını düşmana karşı müdafaa etmişti.” Tomris Hatun ile başlayan kitap Şükûfe Nihal ile son buluyor. Arada tarihimize, kültürümüze, edebiyatımıza mal olmuş pek çok meşhur isim: Mihri Hatun, Hafsa Sultan, Mihrimah Sultan, Nurbanu Sultan, Kösem Sultan, Bezmiâlem Vâlide Sultan, Pertevniyal Vâlide Sultan, Fatma Âliye, Halide Edib, Safiye Hüseyin ve diğerleri. Başta camiler, çeşmeler, imaretler, medreseler, mektepler ve diğer yapılan hayır eserlerinin fotoğraflarıyla bezenen kitap, merak ve zevkle okunuyor. Okura, belki de daha önce görmediği ufuklar açıyor.

BİR TÜRK İKONU BÖRİ

Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu’nun kaleme aldığı Bir Türk İkonu Böri isimli eser, “Türk Sanatı, Mitolojisi, İnanç ve Geleneklerinde ‘Kurt’ İmgesi” başlığıyla okuyucuya sunuluyor. Prof. Çoruhlu, Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanan kitap hakkında şu bilgileri veriyor: “Ben bu kitabı yazmaya başlamadan evvel, dipnotlarımız ve kaynakçalarımızda da görüldüğü üzere birkaç Türkçe kitap ve bir İngiliz ce kitap yayımlanmıştı. Ancak bizim kitabımız sanat tarihi bilim alanı kapsamında ve hem biçim hem de anlamı içerecek şekilde (ikonografi ve ikonoloji) ele alınan ve Türkleri ana eksene alarak konuyu kronolojik bir çizgide incelemeye çalışan kapsamlı tek örnektir.” Yedi bölümden meydana gelen eser, “Ön Söz”, “Giriş”, “Sonuçlar”, “Kaynakça” ve “Dizin” ile tamamlanıyor.