Vakıf düşmanlığı
Toplumlar hayat tarzlarını inançları üzere kurarlar. Şefkat, muhabbet, hürmet ve edep üzere kurulu dinimiz, sadece insanlara değil, hayvanlara da bitkilere de merhameti emreder. Bu temel ilke üzerine bina edilen bir medeniyettir İslam medeniyeti…
Kâbe’nin inşası ile başlamıştır vakıf medeniyeti; İslamiyet ile gelişmiş ve Osmanlı döneminde zirveye çıkmıştır. Vakıflar, yüz yıllar boyunca tüm canlılar için hayatı yaşanır hale getirmiş, içtimai nizamın korunmasına katkıda bulunmuş, yardımlaşma ve dayanışma yoluyla bireyler arasında karşılıklı sevgi bağının kurulmasına, başka bir ifade ile insanlığın dünyevi ve uhrevi saadetini kazanmasına vesile olmuştur.
Vakfetmek peygamber sünneti, sahabe ahlakı, mürşitlerin hayat tarzı, kâmil insanın olmazsa olmaz prensibidir. Ensarın muhacire muamelesidir vakıf... Paylaşmak ve bölüşmek, elindekini Allah (c.c.) rızası için dağıtmak, diğerini kendi nefsine tercih etmektir vakıf... Çünkü bu anlayış, inancın kaynağından gelmektedir.
Maveraünnehir’den Viyana’ya, Cezayir’den Kırım’a, mazlumun yanında olan bir anlayışla adaleti tesis eden ceddimiz, aynı zamanda din, dil, ırk ve cinsiyet ayırmaksızın insanlığa hizmet adına hanlar, hamamlar, konaklar, kervansaraylar inşa ediyor, düşmüşün elinden tutuyor, açları doyuruyor, hastalar için şifahaneler kuruyor, köprüler ve yollar inşa ediyor, susuzluğu giderecek çeşmeler yaptırıyordu. Üç kıtaya yayılan abidevi eserler vakıf anlayışının bir sonucudur.
Osmanlı’da vakıf duyarlılığı o kadar zirveleşmişti ki, gerçek sayısı bir tarafa, tespit edilen vakıf sayısı 26000 civarındadır. Hizmetçilerin kırdıkları eşyalardan dolayı mağdur olmasınlar diye zararlarını tazmin edecek vakıflardan, kervansaraylarda yolcuların üç gün misafir edileceği ücretsiz vakıflara; evlenecek kızlara çeyiz temin eden vakıflardan, çocukların koşup oynayacağı bayram ve mesire yeri temin eden vakıflara; gazilere at yetiştiren vakıflardan, borçtan hapse girenlerin borcunu ödeyecek vakıflara; fakir ve kimsesizlerin cenazelerini kaldıracak vakıflardan, kış aylarında kuşları besleyen vakıflara; hamallara dinlenme taşı yapan vakıflardan, sıcak pide hazırlayan vakıflara kadar binlerce vakıf…
Bir de kendini, kendi hayatını insanlığın hizmetine vakfeden, sadece mallarını değil, canlarını da feda eden, vakıf eseri olan tekkelerde inkişaf edip halkı ruhen olgunlaştıran, irşat ve manevi hizmetlerle memleketlere rahmet taşıyan mürşidi kâmiller, feyz ve ruhaniyetleriyle hidayetlere vesile olan kişiler vardır.
Vakıf; yardım edenle yardım alanı karşılaştırmayan, riya ve mahcubiyeti bitiren bir çalışmadır.
Vakıf; kardeşlik, birlikte yaşamak, farkındalık, diğergâm olmak, kendi dışındaki olaylarla hemhal olmaktır.
Vakıflar devletin lehine olumlu etkiler sunarlar.
Vakıflar gelir dağılımındaki dengesizlikleri azaltırlar.
Vakıflar sosyal patlamaların önünü alırlar.
Vakıflar ülke ticaretine ve ekonomik hayatın gelişmesine katkıda bulunurlar.
Vakıflar sanat dallarının gelişmesine hizmet ederler.
Vakıflar sosyal hayatı şekillendirir ve sosyal bütünleşmeyi sağlarlar. İnsanların en hayırlısı insanlara yararlı olandır. Malın en hayırlısı, Allah (c.c.) yolunda harcanandır.
Günümüzde bu anlayışı devam ettiren, başta Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Türgev ve Tügva olmak üzere onlarca vakıf mevcuttur. Son günlerde vakıfları siyasi alana malzeme yapılmaya çalışmanın ve halkın gözünde kıymetlerini düşürebilmek adına algı operasyonları düzenlemenin altında aslında yukarıda saydığımız vakıf anlayışını ve o anlayışın beslendiği medeniyeti yıkmak yatmaktadır. Sandıkta rakibini mağlup edemeyen ve halkın gözünde yolsuzluk, yoksulluk ve yalan ile özdeşleşmiş zihniyetin iktidar olabilme adına seçtiği bir yol bu. Vakıflar üzerinden hükümeti ve cumhurbaşkanını itibarsızlaştırmanın bir başka adımı bu adım. Bu saldırıları yapanların tarihte hangi çirkefliklere imza attığını, hangi yıkımların banisi olduğunu ve kimlerin maşası olarak ülke içinde hareket ettiğini unutmuş değiliz.
Halkın en çok ihtiyaç duyduğu şeyi karşılayan, hızla değişen ve gelişen dünyada, duruşunu, kaygısını ve hedefini kaybetmeden, manevi değerlerine ve milli kültürüne bağlı, asrın müspet ilimleriyle mücehhez, akademik ve entelektüel birikimi ile hayatı ahlaki temelde şekillendirerek, insanlığa ümit, sevgi ve özgüven aşılayan araştırıcı ve yüksek karakterli öncü nesiller yetiştirmek hedefine ulaşmaya çalışan bu vakıflarımızın artması temennisiyle…