Vahap Akbaş
O derviş, o kalender, o mütevazı, o sakin tabiatlı, o çelebi kişi, o yüreği pırıl pırıl duygularla, erdemlerle yüklü güzel insan A. Vahap Akbaş ağabeyimizi artık dünya gözüyle göremeyeceğim. Şairin dediği gibi "Elde var hüzünu2026" En bereketli rahmet yağmuru mezarına yağsın, en sıcak güneşler üstüne açsın, en masum dudaklar adını hep dualarla ansın aziz ağabey! Bil ki vefalı dostların inşallah seni hiçbir zaman unutmayacak. Şiirlerin dillerde, kitapların ellerde, çehren gönüllerde, sevgin ise hep kalplerde olacak.
Kısa bir ömre bir çok eseri sığdıran Akbaş, 1954 yılında Batman'da doğmuştu. Batman Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmişti. Çorlu'da 1977u20131985 yılları arasında öğretmen, 1985u20131993 yılları arasında da Millu00ee Eğitim Şube Müdürü olarak görev yapmıştı. Çorlu Mehmet u00c2kif Ersoy Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yaparken kendi isteğiyle 2001 yılında emekli olmuştu.
Yazı hayatına erken başlayan Akbaş'ın ilk yazısı 1978'de Hisar dergisinde yayımlandı. Hisar'a yazmasında hocamız Mehmet Kaplan'ın teşvikleri olduğunu söylerdi. Şiir ve yazılarının yer aldığı dergiler arasında Türk Edebiyatı, Mavera, İslamu00ee Edebiyat, Kandil Çocuk, Gül Çocuk, Selam, Düş Çınarı, Yağmur, Umran, Bizim Külliye, Berceste ve Gonca da var.Yeni Devir ileTürkiye göründüğü gazetelerdi. 1993 ve 94 yıllarında 15 sayı yayımlanmış olan Nisan Bulutu dergisinin genel yayın müdürlüğünü yapmıştı. Şiir, roman, hikaye, deneme, inceleme, sadeleştirme, fabl ve antoloji türlerinde eserlere imza atan Akbaş, 1982 yılındaEfgan adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği'nce "yılın şairi" seçildi. Alevler ve Güller ile Sedat Yenigün Roman Yarışması'nda ikincilik (1984); Kuş Olsun Yüreğim ile Türkiye Milli Kültür Vakfı-Gökyüzü Yayınları Çocuk Şiirleri Yarışması'nda (1987) üçüncülük ödülü aldı.
İstanbul'a her gelişinde Kubbealtı'na uğrardı. Bazen saatleri bulan sohbetlerimiz olurdu. Hele Dursun Gürlek Hoca da olunca o sohbetlerin ardı arkası kesilmezdi. Müştereklerimiz çoktu. Meslektaştık, aynı fakülteden mezun edebiyatçılardık. Sonra rahmetli Mustafa Miyasoğlu ile birlikte kurduğu Suffe Kültür Sanat Yıllığı'nda çalışmalarım yayımlanmıştı. Hemşehriliğimiz vardı. Doğum yeri olan Batman, Siirt'ten ayrılmış bir eski ilçe olduğu için takılırdım: "Vahap ağabey, her ne kadar bağımsızlığınızı ilan edip il olduysanız da unutmayın ki Batman, Siirt'in eski ilçesi, daha da eskiden köyü idi. Bize vefa borcunuz var. Ona göreu2026" Gülerdik.
Son yıllarda Beyan Yayınları arasında çıkan, Mehmed u00c2kif Ersoy ve Safahat hakkında çok değerli eserlere imza attı. Bir çok dergiye yazdı. Şiir şölenlerine katıldı. Kimseyi kırmak istemezdi. Yıllar önce isteğim üzerine Sanatalemi.net'te köşe yazıları yazmaya başlamış, sonra yoğunluktan devam edememişti. Çorlu'dan İstanbul'a yaklaşık olarak ayda bir gelirdi. Çemberlitaş tramvay durağında iner, vakfa uğrardı. Bizden çıkar Dergah Yayınları'nda Mustafa Kutlu'ya, oradan da ESKADER'e Şerif Aydemir'e geçerdi. Genelde son durağı, kitaplarını neşreden Beyan Yayınları'nın yöneticisi Ali Kemal Temizer'in odası olurdu.
1985 yılında Alevler ve Güller romanı çıkmıştı. O roman üzerine bir mülakat yapmıştım kendisiyle. Hayatını, sanat anlayışını, romana bakışını anlatmıştı. Sonra bu mülakatı Romancılar Konuşuyor kitabıma aldım. Vahap Bey, şairdi, hikayeciydi, deneme yazarıydı, araştırmacıydı. Edebiyatın neredeyse bütün türlerinde yazmıştı. Efgan şiir kitabı şiirseverlerin kütüphanesini süslüyor. Son yıllarda denemelerini ve kendiyle yapılan konuşmaları da kitaplaştırmıştı.
Bir araya geldiğimizde neler mi konuşurduk? Bir çok şeyi. Ama öncelikle ve özellikle edebiyat aleminden bahsederdik. Yeni çıkan kitaplardan, kültürel faaliyetlerden, toplantılardan, dernek ve vakıfların çabalarından sözederdik. Davet ettiğim toplantılara katılmaya çalışırdı. Mustafa Miyasoğlu merhumun ardından geçen yıl Babıali Sohbetleri'nde düzenlenen toplantıya katılmış ve yaşlı gözlerle çok hüzünlü bir konuşma yapmıştı. 20 Aralık 2012 tarihinde de Ahmet Midhat Efendi toplantısında Dursun Gürlek ve Erol Ülgen ile birlikte Hace-i Evvel'imizi anlatmıştı. ESKADER'in 22 Şubat 2013'te tertip ettiği Mehmed u00c2kif toplantısında "Aile Reisi ve Baba Olarak" şairimizin portresini ortaya koymuştu.
Hastalığından sonra hep davet ettiği ve bir türlü gidemediğimiz Çorlu'daki bağ evine gittik. O ikramların eşliğinde şair ve yazarların katılımıyla saatlerce süren sohbetlerimiz oldu. Vahap Akbaş, iyi bir edebiyatçı, örnek bir aydın, mükemmel bir Müslüman ve has bir dosttu. Hatırası inşallah hep yaşatılacak. Kendisine Allah'tan rahmet ve mağfiret, ailesine, edebiyat dünyasına sabır ve başsağlığı diliyorum.