Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Şubat 2022

Vaftize zorlanan kalbin imtihanı

Her şeyin kusursuz bir orantıda olduğu bir düzendeyiz. Kin var dünyada ve sevgi de var. Madde lazım, mana asla gereksiz değil, belki de mana farz. Bedeni anlam kisvesiyle bütünleştiren bir ruh gerekli olduğu gibi. Kalp ve akıl aynı denklemin paydaşları aslında. Yalanın ne menem bir kötülük olduğunu, doğruluğun yüce kanatlarından görebiliyoruz. Her hâl ve şart altında varoluşun bir mizanı ve mizacı olduğunu da görmek zor olmasa gerek. Bir kâinat var ve bir yaratılış. Diriliş var, ölüm var, ardından yine diriliş. İşte bu düzen, bu denklem nereye gidiyor, nereye varacak.

Ömür imkânına imtihan kader kılınmış. Her lahza imtihan solukluyor insan. İmtihanını teneffüs ediyor insan. Garip tercümeler okunuyor hayattan. Garip işler oluyor, garip işler dönüyor. Tefekkür âlemine yolculuk –belki de değil- aslında farzdır. Üç günlük dünyaya meyli sorgulama memuru olmalı insan ve daha fazlasını bekle’me.

Ne oldu, neler oluyor. Bu taşlaşmışlığımız, bu dışa bakışlar, içimizi bu gömmeler, bir çift esvabın aşktan bile değer görüşü hangi tufanın sonucu. Henüz dünya mizanında insanın bu cezalandırılışı, nasıl bir dönüşümün günahı. Ruh hırpalanıyor. Huzuru, elleriyle idama mahkûm eden kim, insan değil mi ihanetin müderrisi. Ateşin harına odun taşıyan kim…

Akla sığmıyor bu son hâl, kalp zaten kendi ikliminde değil. Gülleri kurutma makinasında düzleştirmek hangi çıldırmışlığın duygusu. Plastik çiçeklerden medet uman bir çağın insanı olmak, ne garip bir kader. Yapay gülümsemeler, estetiğe maruz kalan elmacık kemiklerine ne büyük zulüm. Fenalığa perdeler çekmek gibi hayat. Perdenin ötesi başka bir hayat. Komik. Trajikomik. Ya da tanımsız, tanımsız bir demin dermansızlığındayız.

Neye sığınmalı, şu tabutundaki çiviler dağılmış hayatta. Kime güvenmeli, güvercinler bile insandan kaçadururken. Güzelliğin vaazlarını kimden dinlemeli. Vefa bu kadar savunmasızken, ömrün neresinden yeşerecek kardelenler. Ben sana vurgunum, diyemiyor âşıklar, aşkitomlar devrinde, aşk artık kapital bir muamma. Ah, için en derin yuvasından ah. Tılsım bozuldu. Tılsımı bozuldu artık hemen her şeyin. Gönlün devri kapandı. Bu bir ümitsizlik değil, tespit etmek üzüntü ama.

İfşa oldu insan. İnsan, kalbinin iklimini perişan etti. İnsan, kendine araf olalı beri, kendi kendine o en büyük mağlubiyeti tattırdı insan. Buğday ektiğin topraktan başka şeyler yeşertiyor toprak ana. Hakikati değil, menfaatini duymak istiyor insan. Kendinden kehanet bekliyor, firavunlaşmış tavırlar o kadar âşikar ki, bir kendine itiraf edemiyor insan, kralın çıplak olduğunu. Ama her şey bir bir, tel tel dökülüyor ve hayat artık durdurulamayan bir kanamada, çıkıp hayata, hayatına üzülen yok.

Kalbi kadar artık hayat. Kalbin ince işçiliğinde çırak yetişemezken, ustasızlıktandır bu da. Kalbinden gülememek, kalbinden ağlayamamaktandır. Kalbin narin hatıralar yeşertememesi, kalbin akledememesindendir. Gülücüklerin sahtesi satılıyor Çarşamba pazarında, kalbe dirhem biçildiği günden beri…

Ya çare. Çare, kalbin imana ulaşması, iman pınarında yıkanması, iman kelamında arınmasıdır, arınmasındadır çare. Çare aşktır. Göğüs kafesinde, inanç katmanlarında kalbin kendini imana asmasıdır çare. Kalbin aşka intiharına mahkûmiyettir çare. Merhem niyetine aşk bekleyişinde kalbin inim inim yanarak yeşermesidir çare. Çare isyandır, kutlu bir başkaldırıyla aklı kalbe nikâhlamaktır. Çare, kalbin iman yüküne hamal olmasına çaresiz olmaktır. Çare, gönül yurduna vatandaş olmaktır, aşk devletine yurttaş olmak. Kusursuz bir orantının düzeninde aşk vardır. Aşk ve kalp yârdır.