Vaadler ve gerçekler
Bir sırlı alandır siyaset. İçerisinde binlerce farklı yapıdaki insanın cirit attığı bir alan. Her seçim döneminde vaatler uçuşur havalarda. Kimler geldi, kimler geçti oy pusulalarımızdan. Bütün vaatler seçimlerin akabinde unutuldu.
"Ne verirlerse benden beş fazlası." Unutulmayan vaadiydi Süleyman Demirel'in ve etkili de olmuştu. "Dün dündür, bugün de bugün." Diyerek amma da oyalamıştı bu milleti Demirel.
En girift bilmecelerden daha zor gibiydi Susurluk vakası ve uzun zaman meşgul etmişti kamuoyunu. Bu fırsat kaçmazdı Mesut Yılmaz tarafından ve "Susurluk'u Yılmaz çözer" diyerek çıkmıştı halkın karşısına ancak kimseye nasip olmadı Susurluk'u çözmek.
Ekonomiye yönelik vaatler neredeyse her seçimde liderlerin dilinden düşmedi. Demirel'in vaatleri kendisinden sonra koltuğa oturan Çiller'e de ilham verdi. "Her mahalleye milyoner" vaadini zamanla daha da geliştirerek "Her mahallede 100 trilyoner", "her çiftçiye traktör"e kadar ilerletti. "Herkesi konut ve otomobil sahibi yapacağız" diyerek, 500 günde 2 anahtar sözü verdi Çiller. Yeşil karttan başka icraatı olamadı Çiller'in.
Vaat konusunda Uzan'ı geçecek siyasetçi bu güne kadar gelmedi. Bundan sonra gelir mi bilmem. "Mazot 1 lira olacak." "Üniversite sınavı kalkacak" gibi vaatleri epeyce oy kazandırdı ama ülkeyi ve ülke insanından sömürdüğü milyarlarca liranın hesabını vermekten kurtaramadı Uzan'ı.
"Köykent kırsal kalkınma projesi" vaadinde başarılı olamadı ve şapkası ile baş başa kaldı Ecevit.
"Apo'yu idam edeceğiz" naraları hükümete ortak etti Bahçeli'yi ama değil idam etmek, neredeyse affedecekti Apo'yu. "Başörtüsü sorununu ürkekler değil, erkekler çözer" dedi ama o erkekliği gösteremedi iktidarında, aksine başörtülü meclise giren kendi milletvekilinin bile başını açtırdı.
"CHP'nin hedefi sıfır açlık. Kimseyi aç bırakmayacağız." Dedi Deniz Baykal ama en uzun kuyruklar ve en sefil dönem onun dönemi oldu. Yoksul ailelere 600 TL maaş bağlayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu'nun "parayı nereden bulacaksın" sorusuna "Benim adım Kemal, ben bulurum." Dedi ama babayı buldu, çünkü kendine bile oy veremeyen Kılıçdaroğlu'na kimse inanmadı.
Bu vaatlere benzer, yüzlercesi daha söylendi bu ülkede ama en dikkat çekicileri bunlardı. Bu vaatleri verenlerin iktidarlarını da gördük, hükümetlerini de. Değil vaatlerini yerine getirmek, aksine ülkeyi bataklığa sürüklemekten başka yaptıkları bir şey yoktu. Batan bankalar, hastanelerde ilaç kuyrukları, tıslayan musluklar, çöp dağlarının olduğu şehirler, borç batağındaki ülke, sıfırlanmış hazine, IMF karşısında dilenciye dönmüş liderler vs.vs.
Son on iki yıldır siyasi ve ekonomik alan başta olmak üzere her alanda bir değişim yaşıyor ülkemiz. Koalisyon ve koalisyon kavgalarından kurtulmuş, içeride ve dışarıda prestiji artan, bölgesinde söz sahibi, üreten bir ülke haline gelmeye başladık. Bu zaman zarfında milli gelir 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkmış, kişi başına düşen milli gelir üç bin dolardan on bin dolarlara yükselmiş, faizler %70 lerden %9lara düşmüş, yatırım harcamaları 8 milyar tl den 60 milyarlar seviyesine çıkmıştır. Eğitime kamudan ayrılan pay 7 kat büyüyerek, 12 milyar TL den 80 milyar TL ye yükselmiştir. Aynı şekilde sağlık bütçesi de 6 kat büyüyerek, 13 milyar TL iken 75 milyar TL olmuştur. Yatırım harcamaları son on iki yılda 7 kat artarak 60 milyar TL seviyelerine çıkmıştır. İMF'ye borçlanan eski hükümetlerin borcu son on yılda temizlenmiştir. İhracat 5 kat artarak 36 milyar TL lerden 158 milyar TL ler seviyesine yükselmiştir. Dış ticaret hacmi yükselmiş, turist sayısı ve turizm gelirleri üç kattan fazla artmıştır. Tarıma verilen destek 5 kat artırılmış, tarımsal krediler 89 kat yükselmiştir. Yarım kalan ve yapılmayan kamu yatırımları tarih oldu. Yarım kalanlar son on yılda tamamlandı ve yeni yatırımların yapılma hızı eskiye göre kat kat arttı. Yoksulluk bitme noktasına, kayıt dışı istihdam sıfır noktasına yaklaştı. Canavar olarak her gün boğuştuğumuz enflasyon %30 lardan %7 lere gerilemiştir. Cumhuriyet tarihinin en yüksek büyüme oranları son on yılda yaşanmıştır. Bütçe açıkları azaldı ve küresel ekonomi, yatırım, finans, kalkınma, istihdam, ve enerji gibi bir çok konuda Türkiye'nin uluslararası alandaki etkinliği artmıştır. Dünyada ihracat yapmadığımız ülke hemen hemen yok gibidir. 239 ülke ve gümrük bölgesinde ihracat yapmaktayız. Bunda en büyük pay ise Anadolu'nundur. Faizlere verilen paralar artık yatırımlara harcanmaktadır. Batan banka sendromları yaşanmamakta, bankalarımızın uluslararası prestiji yükselmektedir. Döviz rezervleri 28 milyar TL den 127 milyar TL ye yükselmiştir. Boş vaatlerle borçlandırılan bir ülkeden, o borçları ödeyen ve borç veren bir ülke haline geldik.
On sene önce bu kadarı da vaat edilmemişti. Daha onlarcasını burada sayamadığım yatırımlarla şaha kalkmış bir ülkede tekrar seçime gidiyoruz. Bütün bunları yapmış bir hükümet ve bunları yapmak bir yana hayalini bile kuramayan eski kandırmaca vaatlerle siyaset yapan liderler ve anlayışların hepsi birlik olmuş, karşı karşıya. On iki yılın ekonomik birikimlerine göz dikmiş siyasi rantçılar, zaman zaman "Vaatleri hangi parayla yerine getireceksin." sorusuna farkında olmadan on iki yılda dolan hazineyi göstermektedirler utanmadan. Biz sizin cemaziyelevvelinizi de biliriz beyler. Bu halk size bugüne kadar nasıl bir siyasi ders verdi ise, bu seçimde de gereğini yapacaktır.
Tabi ki anlayanau2026