Uzun yaşamanın yeni sırrı
Uzun
ve sağlıklı yaşamanın sırrı konusunda 5-6 tanede köşe yazısı hazırladım. Hala bir
yanda yazılanları okumaya konuşulanları dinlemeye gayret ederken bir yandan da
sağlıklı yaşlanmış insanların tecrübelerini öğrenmeye çalışırım. Bu konuda
okuduğum yeni bilgiyi sizlerle paylaşacağım. Ama önceki yazılarımı okumanızı ve
uzun ve sağlıklı yaşam için şu beş hususu kendinize rehber edinmenizi öneririm.
Beş Öneri
Olumlu Düşünme: Uzun
yaşamak için olumlu düşünceyi önemsemekteyim. Bu konuyu aşağıda “pozitif
psikoloji” başlığında biraz açarak değerlendireceğim.
Beslenme: Beslenme
alışkanlığı doğal besinlere dayanmalıdır. Sebze tüketimi vazgeçilmezi olmalı
insanın. Mideyi tam doldurmadan sofradan kalma prensibini başarı ile uygulamalı.
Elbette bir uzun yaşam ustasının “Beyim! Sağlıklı kalmak istiyorsan sigaradan
uzak kalmalısın” sözleri hep hatırlanmalı!
Hareketli Yaşam: Sağlıklı
yaşamanın, kaliteli yaşlanmanın önemli bir ilkesi de hareketli yaşamdır. Sağlığını
bozmayacak ölçüde bedenen çalışmak; miskinliğe, tembelliğe hayatında yer
vermemek!
Dinlenme (Kaliteli Uyku):Çalışmak kadar dinlenmesini de bilmeli
insan. Hele hele günde 6-7 saat kaliteli bir uykuyu ihmal etmemeli
Sosyalleşmek
(Sosyal Ortam):Sağlıklı kalmak için sosyal ortam önemsenmesi
gereken bir durum. Sosyalleşmek/toplumsallaşmak, birey kişilik kazanarak belli
bir toplumsal çevreye hazırlanmak, toplumla bütünleşmek anlamına gelmektedir.
Bu konuyu aşağıda biraz açarak “siyaset” başlığında değerlendireceğim.
Pozitif
psikoloji
Psikolog
Martin Seligman pozitif psikolojinin öncüsü ve en
önemli savunucusudur. Pozitif psikolojinin 1990’lı yılların sonlarında başlayan
bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline
gelmiştir. Pozitif psikoloji, hastalık ve rahatsızlıklara yapılan vurgunun da
ötesine geçerek, psikolojik sağlık kaynakları üzerine dikkati
çekmektedir. Seligman “İyi Oluş Teorisi” olarak adlandırdığı teorisi 5 unsura dayanmakta
olup ilk sırada “Pozitif Duygu” bulunmaktadır.
Bu
konuda yaşayan bir örneğe kulak verelim: Muazzez İlmiye Çığ 109. yaşını kutlamış.
Kendisine yöneltilen “Muazzez Hanım, uzun
ömrün sırlarını paylaşır mısınız?” sorusuna şu cevabı vermişti:
“Bu
sorunun yanıtını ben de bilmiyorum. Bilsem kitabını yazarım. İyi düşün, mutlu
olmaya çalış, kin besleme. Hayatta daima herkese iyi gözle baktım ve çok
çalıştım. Çalışmayı her şeyden üstün tuttum. Hala da okuyorum, çalışıyorum.
Çalışmak ve iyi düşünmek beni dinç tuttu. Sigara ve içkiyi hayatımda hiç
kullanmadım, çok yürüdüm zamanında. Daima ölçülü olmaya çalıştım. Uzun ömrün
sırrı bence bu.”
Uzun
ömrü bir başka sırrı ise sosyalleşmek
(sosyal ortam) olduğu düşüncesindeyim. Bu bakış açısı ile en son rastladığım yeni
bir araştırmayı aktaracağım.
Siyaset
Avrupa
Epidemiyoloji Dergisi'nde yayınlanan Oxford Population Health'teki
araştırmacılar tarafından 11 yüksek gelirli ülkede (Avustralya, Avusturya,
Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Yeni Zelanda, İsviçre, Birleşik
Krallık ve ABD) yürütülen yeni bir araştırmada politikacıların yaşam süreleri
hakkında bilgi topladı.
Ortaya
çıkan sonuçlara göre, politikacıların halktan ortalama 4.5 yıl daha uzun
yaşadığı belirlendi. Araştırmada, farklı ülkelere göre sürenin değiştiği de
vurgulandı. Buna göre, İtalya’da politikacılar halktan 7.5 yıl fazla yaşarken,
İsviçre’de bu süre üç yılda kaldı.
Ömür
uzunluğundaki farklılıklar için uzmanlar, politikacıların ortalama nüfus
seviyesinin çok üzerinde maaşlar alması ve sağlık hizmetleri standartlarındaki
farklılıklar ile diğer çeşitli faktörlerden kaynaklanabileceğini öne
sürüyorlar. Araştırmacılar, sonuçların düşük ve orta gelirli ülkelere
genellenmesi hususunda çekinceli.
Türkiye’de
politika yapmanın ömür uzunluğuna etkisini bilmiyoruz. Ama siyaseti sosyalleşme
aracı görüyorsanız belki ömrünüze ömür katabilirken stres kaynağı olacaksa tam
tersi etki gösterebilir.
Tercih
sizin.
Son söz: Sağlıklı uzun ömür için kaliteli yaşam şarttır.