Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Mart 2021

Uzun bir yolculuğa talip olmak

“Her arayan bulamaz ama bulanlar arayanlardır"

Beyazid-i Bistami

Uzun bir yolculuktur insan hayatı. İlkin emeklemeyle başlar. Düşe kalka yürümeyi öğrenir, sonra da koşmayı. Düştükçe çoğalır yürüme isteği. Çünkü insan psikolojisi varlığını ispat etme ihtiyacındadır. En mükemmeli arar ve yorulmak bilmez bu arayışta. Menzili mükemmel insan olmaktır. Adımları varoluşun sesidir. Kendini ifade edişin en güzel şeklidir bu koca senfoni. Ben de varım demenin ve dünyaya seslenmenin en yüksek nota ile ifadesidir.

Ben kimim sorusunu sormanız ve cevabını bulmanız gerekmektedir. Bu yolda elde edeceğiniz cevapların ve bilginin insan mutluğu için hayati önemi vardır. Kendini bilmek bir içsel yolculuktur, kendini keşfetme yolculuğu. Kendini tanımanın özgürlüğüdür aynı zamanda...

Bu yolun yolcusu hakikati arayan ve bulacağı hazineyle hayatını anlamlandıracağına inanan kişidir.

Platon’a göre kendini biliş yolculuğundaki üç erdem; cesaret, ölçülülük ve bilgeliktir. İlki arayan insanda mevcuttur. Çünkü cesaret, arayış içerisindeki ruhun insanı kamçılamasıyla doğal olarak gelişir. Ölçülülük yoldaki tecrübeyle gelişecektir. Bilgelik ise Yunus Emre' nin” İlim kendin bilmektir" deyişinde saklı olandır yani yolun sonuna yakındır.

Kendini bilme çabası kimi zaman haddini bilmek anlamında kullanılmış olsa da ekseriyetle, kişinin kendisini daha iyi olana dönüştürme isteğidir de diyebiliriz. Önünü alamadığı böyle bir eğilimle kâinatın içinde kendisini konumlandırırken, yani kâinata bütüncül bir anlam yüklerken, bütünlükte kendisini belli bir bakışla konumlandırır. Kainatta konumlandırdığı yer dışında bir yerde olmayacağı gibi, bu bakışın dışında kalması da mümkün değildir.

Bu imkânsızlık, Wittgenstein’ın, “Felsefedeki ereğin nedir? -Sineğe, içinde bulunduğu şişeden çıkış yolunu göstermek.” şeklindeki anlatımıyla da gösterilmektedir. Şişeye nereden girdiyse, oradan çıkacağının bilincine varması gereken sinektir.

Şişeyi evren veya hayat, sineği de birey veya insanlık olarak ele alırsak, şişeden çıkış yolunun sineğe gösterilmeye çalışılması da, evreni sorgulamak, hayatın amacını ve varoluş sebebini anlamak olarak nitelendirilebiliriz.

Wittgenstein bize, şişenin içindeki sineğe ilişkin ne yapmamız gerektiğini söylemektedir. İhtimallerden biri, Wittgenstein’ın önerdiğidir. Diğeri ise, ona uçmaya devam ederek kendi yolunu bulabileceğinin söylenmesidir. Buna üçüncü bir ihtimali daha ekleyelim; ‘Dur ve kendine bak!’ eğer söz konusu olan insanın anlam arayışıysa, şişenin dışının var olması, yani, belli bir bakışla yapılmayan bir anlamlandırmanın gerçekleşmesi, mümkün görünmemektedir.

Bu bakımdan insanın kendini arayışı, bu göreli bakışlardan mutlak olana doğru yönelmiş, dolayısıyla olmuş bitmiş bir şey olarak değil, bilakis daha çok, hep yeniden değerlendirilmeye ve oluşturulmaya açık dinamik bir süreç olarak görülebilir. Bütün bu değerlendirmede ihmal edilemeyecek konu, insanın ancak bu süreçte ‘insan’ olduğudur. Ve hazreti insana erişebilmesi için kendisine özenle bir yol çizmesi gerektiğidir.