Uzmanı bol olan bir hastalık
Sağlığımızın değerini kaybettiğimizde anlayan insanlarız.Hangi hastalık olursa olsun iyileşme süreci içersinde bize bir bedel ödetir.Maddi yada manevi olarak ödenen bu bedele rağmen bir çoğumuz hastalıklardan ders ve ibrette almaz.Hayatın hızlı akışı içerisinde yaşananlar unutulur gider.
Yaşadığımız ve çalıştığımız ortamlar fıtratımıza uygunmuş gibi lanse edilsede maalesef değil.Bir taraftan elektromanyetik kirlilik,diğer tarafta gafil avlanmaya müsait hale getirilmiş bedenlerimiz. Demek istemem odur ki,bize sağlık nimetini bahşeden Allah kullanma klavuzunada dikkat etmemizi salık veriyor.Akledmemizi ibret almamızı nimetlerine şükretmemizi isterken,hastalıklarında şifasını halkettiğini beyan ediyor.
Burada hekimlere ve hastalara ayrı ayrı öğüdler var.Bugünkü makalem nerede ise herkesin sorunu hale gelen bel fıtığı ile ilgili.Bel fitiği anlaşılabilir bir ifade ile bel kaslarının zayıflatılması ile bel omurları arasındaki amatisörlerin yerlerinden çıkarak ayaklara giden sinirlere baskı yapmasıdır.Hangi sinirimiz olursa olsun baskıya ilk cevap ağrıdır.Bel ağrısı ve syatik olarak bildiğimiz bacak ağrısının sebebide bu fıtıklaşmadır.Fıtıklaşma ile o bölgede oluşan ödem ,yani şişme tüm yaşanan olumsuzluklarında baş sebebi.
Buraya kadar kısaca aktardıklarım anlaşıldı sanırım.Esas sorun bundan sonra başlıyor zaten.İnsanın aciz ve aceleci olduğunu yine Yaradanımız bize bildiriyor.Belimizin alt bölgelerindeki herhangi bir fıtık durumunda bu acelecilik sıklıkla başımıza ummadık belalarıda getirebiliyor.Nasıl mı? Bu soruya verilecek cevaplar bir kitap hacminde olabilir.Ancak ben anlaşılır bir dille kısaca izah etmeye çalışacağım.
Bel fıtığına yakalanarak bel ve ayaklara vuran şiddetli ağrıya daha başlangıçta istirahat ederek birkaç gün dayanabilsek ,yada basit ağrı kesicilerden de yararlanmayı denesek hastalarımızın büyük bir çoğunluğu zaten iyileşecek.
Biz akıllı insanlar ne yapıyoruz? Bu basit tedbir yerine ,hastaneleri işgal ederek birçoğu gereksiz olan MR tetkikleri ile kendi ellerimizle kendimizi ameliyat masasında bulabiliyoruz.Yada daha kötüsü piyasada değişik isimlerle anılan hekim olmayan kişilerden medet umabiliyoruz.
Maşa varken el yakmak buna denir.Tıp kitaplarında bel fıtığının tedavisinde ameliyat en son çare iken ,ilk tercih haline gelebiliyor.Ameliyat teorik olarak akla uygun gibi olsa da, pratikte hiçte öyle değil değerli dostlar.Sıklıkla evdeki hesabın çarşıya uymadığı gerçeği ile bizi yüzleştiryor.
Bel fıtığı genç yaşlı fark etmez her iki cinste her yaşta ve fıtri olarak hastalığa yatkın insanlarda çok sık görülmekte.Bu gerçekliği iyi algılayalım.Bel sağlığı diye bir gerçeklik var .Buradaki basit kuralları aklımızın bir köşesinde tutalım.
Bel fıtığı hastası nelere dikkat etmeli sorusuna gelince .Eğilip kalkarken dizlerini kırmalı .Uzun süre oturmamalı, yüz üzeri fazla yatmamalı,kilosunu korumaya özen göstermeli,ters hareket, sağa sola dönme, eğilme gibi hareketlerde dikkatli olmalı. Hatalı pozisyonlarda uzun süre durmamalı. Stres ve gerilimden kaçınmalı. Kasların tembelleşmesine izin vermemeli. Karın, kalça, bel kaslarını geliştirecek hareketleri düzenli olarak yapmalı. Yanlış duruş ve oturuşlara dikkat etmeli. Uzun süre araba kullanmamalı. Tavsiyeler çoğaltılabilir.Ancak amaç anlaşıldı sanırım.
Dedelerimizin birkaç metre uzunluğundaki kuşaklarınıda unutmamalıyız.Bu kuşakların yerini alan korselere fazla belimizi kaptırmayalım.Özellikle çelik destekli olanları kullananlar bir süre sonra zayıf olan bel kaslarını dahada zayıflatarak kendi elleri ile kendi kuyularını kazabilirler.Yüzme ,yürüme gibi basit öneriler bel kaslarımızı güçlendirirken ,futbol, basketbol ,kayak gibi sporlardan uzak durmalıyız.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.