Uzaktan eğitim mi, uzaktan öğretim mi?
Dünyayı etkisi altına alan bir virüs ile hayatımızda birçok şeyin ilkine tanıklık ettik. Hayatımızın rutin düzeninde normal olarak kabul ettiğimiz birçok şeyi artık yapmaktan imtina eder olduk. Daha düne kadar ise ‘kesinlikle olmaz’ dediğimiz durumlar hayatımızın normalleri haline gelmeye başladı. Büyük lokma yiyeceğimiz yerde büyük laflar etmiş olmanın acısını yaşıyoruz. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” diye diye o yılanı koynumuzda büyüttük ve şimdi hepimizin canını tehdit ediyor. İkilemler içinde bir çetrefile dönmüş hayatımızda doğru ile yanlışlar arasında gidip geliyoruz. Ruhumuz ay ışığını görmüş ve sürekli med cezir yaşıyor.
Bu süreçte hayatımıza yeni kavramlar girmeye başladı. Bazen
de yeni durumlara kavram bulmakta zorlanıyor ve aklımıza ilk gelen kelimeyi o
duruma etiketliyoruz. Bulduğumuz kavram da bumerang gibi dönüp dolaşıp gelip
tekrar bizi bulduğunda biz bile o kavramın doğruluğu üzerine tezler ortaya
koymaya başlıyoruz. Önce durumu yaşadık, sonra o duruma bir kavram bulduk,
nihayetinde de o kavramın içini doldurmaya çalışıyoruz.
Bir virüs ile imtihan olduğumuz şu günlerde en sık
duyduğumuz kavramların başında da “Uzaktan
Eğitim” gelmektedir.
Bilim Kurulu’nun tavsiyesi ve Milli Eğitim Bakanlığının
aldığı karar neticesinde 16 Mart tarihi itibariyle okullarda eğitim öğretime
ara verildi. Milli Eğitim Bakanlığı o süreçte hızlı bir eylem planı ile adına “Uzaktan
Eğitim” dediğimiz bir uygulamaya geçti. İlk başlarda bazı teknik alt
yapı sorunları yaşanmış olsa da genel anlamda sorunsuz bir şekilde uygulandı.
Milli Eğitim Bakanlığının EBA (Eğitim Bilişim Ağı) Sitemiyle TRT’nin ortak
çalışması neticesinde öğrencilere öğretim noktasında büyük bir destek sağlanmış
oldu. En kısa zamanda en hızlı ve en etkili bir çözüm yoluyla milyonlarca
öğrenciye ulaşılmış ve öğrenimlerinden geri kalınmaması için gerekli çalışma
yapılmış oldu.
Bakanlığımızın ortaya koymuş olduğu bu performans takdire
şayandır. Gelişmiş olarak addedilen ülkelerde dahi uzaktan eğitim modeli
uygulanamamış iken en kısa zamanda bu kadar etkili ve yerinde çözüm büyük bir
alkışı hak ediyor.
Lakin bu sürece verilen isim ile ortaya konulan uygulama
arasında kavramsal bir farklılık olduğunu düşünüyorum.
Uzaktan Eğitim mi, Uzaktan Öğretim mi?
Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantıları
yoluyla, kasıtlı olarak istendik yönde davranış değişikliği meydana getirme
süreci iken öğretim, okullar tarafından, belirlenmiş olan
müfredatı öğrenmek ve öğretmek için planlı ve programlı bir şekilde yapılan bir
eylemdir.
Bu açıdan baktığımızda eğitim bir süreç iken öğretim ise
eylemdir. Eğitim, öğrencide bir davranışın yerleştirilmesi ve kabullenilmesi
gereken bir süreç iken, öğretim ise o davranışın ne olduğu hakkında bize bilgi
veren bir eylemdir. Bu açıdan baktığımızda uzaktan eğitim dediğimiz süreçte
yapılan iş öğrencilere bilgi aktarımından ibaret bir durum olarak
görünmektedir. Bu yönüyle bakıldığında da yaptığımız iş eğitimden ziyade
öğretimin kapsamı alanındadır.
Bu süreçte yapabildiğimiz tek şey maalesef ki uzaktan
öğretimdir. Eğitim için o gönle, o ruha dokunmak gerekir. Biz ise şimdilik
ancak öğrencilerimizin zihnine dokunabiliyoruz.
Bu anlamda derdimiz eğitim ve öğretimin birlikte
yürütülmesidir. İşin mutfağında olan biri olarak öğrencilerimizi özlediğimizi
ve bu özlemimizi gidermek için de tavsiye edilen kurallara harfiyen uyulmasını
rica ediyoruz.
Eğitim bir sevgi işidir, bir gönle girme ülküsüdür. Bunun da
en temel yeri okuldur. Öğretim ile zihnine dokunmaya çalıştığımız
öğrencilerimizin yüreklerine de dokunabilmek için üzerimize düşen görevleri
yerine getirelim.
Herkes üzerine düşeni yaparsa öğrencilerimiz okula,
öğretmenlerimiz de bir an evvel öğrencilerine kavuşmuş olur. İşte o zaman uzaktan
öğretim yerine yakından ve yerinde eğitime başlamış oluruz.