Uzak durulması gerekenler (1)
İlim irfanla alakası olmayan, ahlak ve iffetten yoksun cahillerin veya cühela kontrolündeki oluşumların kimi yanlış ve günahları, hemen İslami yapıları tartışmaya açıyor. Meşhur tabirle “Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı o taşı çıkarmakla uğraşır da çıkaramaz” öyle görünüyor ki, İslam düşmanları bu ucuz ve etkin planı denemeye devam edecekler. Müslümanları kara göstermek için, konu mankeni, kapkara birilerini Müslüman gösterip sonra ifşaatlar yapma… Kendi elleriyle locavari, mahfilvari oluşumlar oluşturup İslam adına ıslama darbe vurmalar…
İslam düşmanı küresel derin güçlerin
içimizdeki hainlerden birileriyle iş birliği yapıp, kurdukları sinsi yapıların
adını cemaat, tarikat, vakıf vs. koymuşlar diye, birilerinin kalkıp tüm isalimi
oluşumlara tu kaka demeleri bariz bir gaflettir. Cemaatleri ilga İslami
çalışmanın kendisini ilga etmektir. Birileri tüm cemaatler yerine diyanet yeter
demeye getiriyorlar. Ancak yanılıyorlar. Diyanet bir asırdır hep vardı. Ama
toplumsal dönüşüme etkisi %10 bile değildir. Çünkü bu iş “hesabîlik”le olmuyor,
hasbîlik gerekiyor.
Ancak şunu diyebiliriz ki,
cemaat adına ortada dolaşan çok sayıda olumsuz örnekler var. İleride yeni bir
paralel devlet olmaya namzet olanlar var. Doğru da, su-i misal ölçü değildir. Kötü doktor tıbbın, sahtekâr tüccar
ticaretin, kötü sanatkâr da sanatın kötülüğüne delil olmazlar. Kötü
doktorlardan dolayı hastaneleri iptal etmek ne kadar yanlışsa, cemaat adını
istismar eden kimi örgütlerden dolayı cemaatleri ilga da aynı derecede
yanlıştır.
Denilebilir ki sapla samanı
karıştırmadan, seçici olalım. İnsanlarımızı
bilinçlendirelim. Kötü olan oluşumlardan sakındıralım. İyi olanlara ise teşvik
edelim. Aslında kötülerle mücadelenin en kestirme yolu iyilere destek olup geliştirmektir.
Kötülerden dolayı iyileri de ilga etmek değildir. Çünkü insanlar intisap edecek
bir yerler arayacaktır. Biz onlar için iyi alternatifler oluşturmasak, onlar
kötü olanların ağına takılacak, tuzaklarına düşeceklerdir. Şimdi kısaca
kaçınılması gereken grupların özelliklerini paylaşalım. Takdir sizindir.
Uzak durulması gereken şahıs
veya gruplar:
- Kendilerini
ve İslam’ın tek temsilcisi, kendi görüşlerini de tek doğru kabul edenler…
Böylelerinin; beyin, kulak ve gözleri kapalıdır. Kendileriyle konuştuğunuz
zaman sizi sadece dinliyormuş gibi yaparlar. Ancak dinlemezler.
- Neredeyse
kendileri dışındaki her kesi tekfir edenler, tekfir gibi tehlikeli bir
konuda alabildiğine cesur davrananlar… Tekfir hastalığı birçok şerrinde
bizzat kaynağıdır. Gurur, kibir, kendini beğenmek, karşıdakini kâfir kabul
ettiği için “necis” dolayısıyla hor hakir görmek. Ona bir solucan, bir
haşerat kadar bile değer vermemek vs. Nitekim günümüz tekfirci gruplarında
bunu net olarak görmekteyiz.
- Nice
İslami cemaatlere bin bir engeller çıkarılıp çelme takılırken, gizli
aşikâr destek gören ve önü açılan gruplar.
- Bunun
neticesinde kısa zamanda büyütülen, zenginleşen, zenginlik kaynağında da
kapalılık bulunan gruplar…
- Yerli
veya yabacı düşmanlar tarafından taltif edilen, itibar gören, örnek
gösterilip öne çıkarılanlar…
- Sahabeler,
müçtehit imamlar, muhaddisler, selefi salihini tahkir edenler, her
vesileyle ehlisünneti gözden düşürme çabasında olanlar…
- Kur'an
ve Sünneti, 14 asırlık ümmetin ilmi mirası ve asli kaynakları yerine kendi
heva ve heveslerine göre yorumlayanlar…
- Keramet
bir yana Kur’an’la sabit net mucizeleri dahi inkâra kalkışanlar. Nitekim
reformist, fikirde birbirinin zıddı olan Şia ve mutezile koalisyonunu
başaran medyabazlar, bunu çekinmeden yapmaktadırlar. Bu konuda taklit ettikleri
oryantalistlerden daha oryantal ve kıvrak durumdadırlar.
- Müslümanlar
arasındaki artılar yerine her vesileyle eksileri öne çıkaran, olur olmaz
her halde ihtilafları kaşıyan, ihtilafları da iftirak dönüştürmek için
çaba sarf edenler…
- İslam’dan
bi haber yığınları İslam’la buluşturup, eğitim ve terbiye etmek yerine,
herhangi İslami bir gruba mensup olanların zihinlerini bulandırma
çabasında olanlar.
- Çekinmeden
sahabe ve ehlisünneti tekfir eden… Resulullah (sav) eşleri annelerimiz
hakkında ağza alınmayacak iftiralarda bulunan… 13 asırdır ümmetin altını
oyan, gereğinden Yahudi, haçlı, dinli dinsiz her düşmanla ümmete karşı iş
birliği içine giren Şia ve Şia’ya meyledenler…
- Şura
ile hareket etmeyip şahıs merkezli olanlar… Liderlerinin görüşlerini de tartışmasız
kabul etmeyi şart göreneler…
- İstişare
ve çoğulculuğu kabul etmeyenler. Şura esası yerine, tek adamın görüş ve
direktifleriyle hareket eden gruplar. Değişik yazılarımızda şuranın
önemini vurgulamıştık. Oraya yeniden müracaat etmekte fayda var.
- Liderini
masum kabul edenler… Yaptığı her şeyi yanlış bile olsa doğruya tevil
edenler… Şia 12 imamı masum ve peygamberlerin üstünde görür. Bizdeki nice
tarikatımsı yapılar (paralel yapı vb. bunun açık örnekleridir.) teoride
değil ama pratikte tam Şiiler gibi rehberlerini layus’el hatasız ve masum
görürler. Her ne kadar bunu şiddetle reddetseler de gerçek budur.
- Ehliyet
ve liyakate bakmaksızın, Babadan oğula miras yoluyla geçen bir idaresi
olanalar… Çünkü başkasına geçerse, rant kapısı zarar görebilir. Devam
edeceğiz inşallah. Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...