Uzak durulması gereken yapılar
İlim irfanla alakası olmayan, ahlak ve iffetten yoksun bir cahilin yaptığı ahlaksızlık, yeniden İslami yapıları tartışmaya açtı. Meşhur tabirle “Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı o taşı çıkarmakla uğraşır da çıkaramaz” öyle görünüyor ki, İslam düşmanları bu ucuz ve etkin planı denemeye devam edecekler. Müslümanları kara göstermek için, konu mankeni, kapkara birilerini Müslüman gösterip sonra ifşaatlar yapma…
İslam
düşmanı küresel derin güçlerin içimizdeki hainlerden birileriyle iş birliği
yapıp, kurdukları sinsi yapıların adını cemaat, tarikat, vakıf vs. koymuşlar
diye, birilerinin kalkıp tüm isalimi oluşumlara tu kaka demeleri bariz bir
gaflettir. Cemaatleri ilga İslami çalışmanın kendisini ilga etmektir. Birileri
tüm cemaatler yerine diyanet yeter demeye getiriyorlar. Ancak yanılıyorlar.
Diyanet bir asırdır hep vardı. Ama toplumsal dönüşüme etkisi %10 bile değildir.
Çünkü bu iş “hesabîlik”le olmuyor, hasbîlik gerekiyor.
Ancak
şunu diyebiliriz ki, cemaat adına ortada dolaşan çok sayıda olumsuz örnekler
var. İleride yeni bir paralel olmaya namzet olanlar var. Doğru da su-i misal
ölçü değildir. Kötü doktor tıbbın,
sahtekâr tüccar ticaretin, kötü sanatkâr da sanatın kötülüğüne delil olmazlar.
Kötü doktorlardan dolayı hastaneleri iptal etmek ne kadar yanlışsa, cemaat
adını istismar eden kimi örgütlerden dolayı cemaatleri ilga da aynı derecede
yanlıştır.
Denilebilir
ki sapla samanı karıştırmadan, seçici olalım. İnsanlarımızı bilinçlendirelim. Kötü olan oluşumlardan sakındıralım.
İyi olanlara ise teşvik edelim. Aslında kötülerle mücadelenin en kestirme yolu
iyilere destek olup geliştirmektir. Kötülerden dolayı iyileri de ilga etmek
değildir. Çünkü insanlar intisap edecek bir yerler arayacaktır. Biz onlar için
iyi alternatifler oluşturmasak, onlar kötü olanların ağına takılacak,
tuzaklarına düşeceklerdir. Şimdi kısaca kaçınılması gereken grupların
özelliklerini paylaşalım. Takdir sizindir.
Uzak durulması gereken gruplar:
- Kendilerini
ve İslam’ın tek temsilcisi, kendi görüşlerini de tek doğru kabul edenler…
Böylelerinin; beyin, kulak ve gözleri kapalıdır. Kendileriyle konuştuğunuz
zaman sizi sadece dinliyormuş gibi yaparlar. Ancak dinlemezler.
- Neredeyse
kendileri dışındaki her kesi tekfir edenler, tekfir gibi tehlikeli bir
konuda alabildiğine cesur davrananlar… Tekfir hastalığı birçok şerrinde
bizzat kaynağıdır. Gurur, kibir, kendini beğenmek, karşıdakini kâfir kabul
ettiği için “necis” dolayısıyla hor hakir görmek. Ona bir solucan, bir
haşerat kadar bile değer vermemek vs. Nitekim günümüz tekfirci gruplarında
bunu net olarak görmekteyiz.
- Nice
İslami cemaatlere bin bir engeller çıkarılıp çelme takılırken, gizli
aşikâr destek gören ve önü açılan gruplar.
- Bunun
neticesinde kısa zamanda büyütülen, zenginleşen, zenginlik kaynağında da
kapalılık bulunan gruplar…
- Yerli
veya yabacı düşmanlar tarafından taltif edilen, itibar gören, örnek
gösterilip öne çıkarılanlar…
- Sahabeler,
müçtehit imamlar, muhaddisler, selefi salihini tahkir edenler, her
vesileyle ehlisünneti gözden düşürme çabasında olanlar…
- Kur'an
ve Sünneti, 14 asırlık ümmetin ilmi mirası ve asli kaynakları yerine kendi
heva ve heveslerine göre yorumlayanlar…
- Keramet
bir yana Kur’an’la sabit net mucizeleri dahi inkâra kalkışanlar. Nitekim
reformist, fikirde birbirinin zıddı olan Şia ve mutezile koalisyonunu
başaran medyabazlar, bunu çekinmeden yapmaktadırlar. Bu konuda taklit
ettikleri oryantalistlerden daha oryantal ve kıvrak durumdadırlar.
- Müslümanlar
arasındaki artılar yerine her vesileyle eksileri öne çıkaran, olur olmaz
her halde ihtilafları kaşıyan, ihtilafları da iftirak dönüştürmek için
çaba sarf edenler…
- İslam’dan
bi haber yığınları İslam’la buluşturup, eğitim ve terbiye etmek yerine,
herhangi İslami bir gruba mensup olanların zihinlerini bulandırma
çabasında olanlar.
- Çekinmeden
sahabe ve ehlisünneti tekfir eden… Resulullah (sav) eşleri annelerimiz
hakkında ağza alınmayacak iftiralarda bulunan… 13 asırdır ümmetin altını
oyan, gereğinden Yahudi, haçlı, dinli dinsiz her düşmanla ümmete karşı iş
birliği içine giren Şia ve Şia’ya meyledenler…
- Şahıs
merkezli olanlar… Liderlerinin görüşlerini de tartışmasız kabul etmeyi
şart göreneler…
- İstişare
ve çoğulculuğu kabul etmeyenler. Şura esası yerine, tek adamın görüş ve
direktifleriyle hareket eden gruplar. Bir önceki yazımızda şuranın önemini
vurgulamıştık. Oraya yeniden müracaat etmekte fayda var.
- Liderini
masum kabul edenler… Yaptığı her şeyi yanlış bile olsa doğruya tevil
edenler… Şia 12 imamı masum ve peygamberlerin üstünde görür. Bizdeki nice
tarikatımsı yapılar (paralel yapı vb. bunun açık örnekleridir.) teoride
değil ama pratikte tam Şiiler gibi rehberlerini layus’el hatasız ve masum
görürler. Her ne kadar bunu şiddetle reddetseler de gerçek budur.
- Ehliyet
ve Babadan oğula miras yoluyla geçen bir idaresi olanalar… Çünkü başkasına
geçerse, rant kapısı zarar görebilir. Devam edeceğiz inşallah.