Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Şubat 2021

Uyuşturucunun Küresel Boyutu

Milat Gazetemizin yazarlarından Serdar Arseven’in hazırlayıp yazdığı uyuşturucu dosyasını ilgiyle okudum. Daha önce benzer bir çalışmayı İHH İnsani Yardım Vakfından Osman Atalay kapsamlı bir rapor hazırlamıştı.

Her iki raporda da somut verilerle uyuşturucu sorunun farklı yönlerine dikkat çekildi. Dolaysıyla uyuşturucuya karşı ortaya koyacağımız mücadele farklı açılardan ele alınmalıdır.

Başka ülkelerden de benzer çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan biri Amerikalı gazeteci Katherina Eban’ın hazırlamış olduğu rapordur. O raporda uyuşturucunun son yirmi yılda eşi görülmemiş bir genişleme yaşadığını ve şu anda dünya Gayri Safi Hasılanın yaklaşık %15’ni oluşturduğunu belirtmektedir.

Bu oran hem uyuşturucu baronlarının elde ettiği kârın büyüklüğünü göstermektedir hem de tüm insanların karşı karşıya kaldığı tehlikenin boyutunu ortaya koymaktadır. Uyuşturucu sorunu ulusal ve bölgesel sınırları aşmış artık küresel çapta bir güvenlik sorun haline gelmiştir.

Peki, uyuşturucu neden küresel boyut kazandı?

Küreselleşmeyle birlikte yaygınlaşan uyuşturucu sorununun nedenlerini üç ana başlık altında özetlemek mümkündür.

Birinci neden, hiç şüphesiz kamu otoritesinin zayıflığıdır. Uyuşturucu baronları ve terör örgütleri otoritenin zayıflığından güç kazanırlar. Rahmetli babam da sık sık: ‘’Allah devlete millete zeval vermesin’’ diye dua ederdi.Bugün çevremizde devlet otoritesinin zayıfladığı yerlerde bütün değerlerin nasıl çöktüğünü görünce bu duanın önemi daha iyi anlaşılmaktadır.

İkinci neden, tüm insanlığa yönelmiş uyuşturucu tehdidi karşısında uluslararası çapta bir dayanışmanın olmadığıdır. Uyuşturucu sorunu virüs gibi ele alınmalı ve bu soruna karşı bütün devletlerin ortak hareket etmesi gerekmektedir.

Üçüncü neden, bütün ülkelerde zayıf karakterli kamu görevlilerinin olmasındandır. Özellikle güvenlik, adalet ve siyaset mekanizmasında yer alan bazı şahısların kendi kişisel çıkarlarını toplumun çıkarına tercih etmeleri, uyuşturucu baronları tarafından satın alınmaktadırlar.

Peki, uyuşturucu nerede ve nasıl var oluyor?

İnsanlığın yüzleşmek zorunda olduğu bu sorunun dört sacayağı bulunmaktadır. Birincisi, uyuşturucunun üretildiği yerler, ikincisi, ulaştırıldığı güzergâh, üçüncüsü, tüketildiği yerler ve dördüncüsü ticaretini yapanlar.

Bu dört hususu mercek altına aldığımızda, dünyada en çok uyuşturucunun üretildiği yer Afganistan ve Kolombiya olduğunu görüyoruz. Dağıtıldığı yerler Balkanlar ve Meksika’dır. En çok tüketildiği yer eskiden Japonya, AB ve ABD idi ama şimdi her yerdir. Ticaretini ise mafyayla terör örgütleri yapmaktadır ve bu örgütlerin başında da PKK gelmektedir.

Mafya ve terör örgütleri uyuşturucu ticaretinde elde ettiği parayla savaş baronlarından silah satın alarak bunu yapabilmektedir. Böylece kısır bir döngü gibi silah şiddet üretir, şiddet fakirliği doğurur, fakirlik mafya ve terör örgütlerini besler onlarda silah sahiplerini zenginleştirir.

Son yıllarda ülkemizde de uyuşturucu yaygınlaşarak gençlerimizi zehirlemektedir. Uyuşturucuyla mücadele konusunda ülke içinde bir seferberlik başlatılmalı, ülke dışında ise, bu sorunun küresel boyutunu diplomatik ortamlarda gündeme getirmek gerekir. Televizyonlarımız bu soruna ilgisiz kalmamalıdır.

Toparlayacak olursak, silah üreticilerinin daha çok kazanma hırsı uyuşturucunun küresel bir boyut kazanmasının itici gücü olmaktadır. Aksi hâlde temiz içme suyuna erişemeyen Afrikalı silaha nasıl ulaşmaktadır?

Uyuşturucuyla mücadele etmek İnsanlığa hizmet etmektir. Bu vesileyle yazarı olmaktan onur duyduğum Milat Gazetemize ve Serdar Arseven kardeşimize teşekkür ederiz.

Umarım hem Serdar Arseven’in hem de Osman Atalay’ın titizlikle hazırladığı raporlarının neticesinde uyuşturucu sorunun ülkemizde bitmesi için bir MİLAT olur. Unutulmamalıdır ki, uyuşturucu sorunu en az terör örgütleri kadar tehlikeli ve insanlık düşmanıdır.