Uyuşturucunun Küresel Boyutu
Milat Gazetemizin yazarlarından Serdar Arseven’in hazırlayıp yazdığı uyuşturucu dosyasını ilgiyle okudum. Daha önce benzer bir çalışmayı İHH İnsani Yardım Vakfından Osman Atalay kapsamlı bir rapor hazırlamıştı.
Her iki raporda da somut
verilerle uyuşturucu sorunun farklı yönlerine dikkat çekildi. Dolaysıyla uyuşturucuya
karşı ortaya koyacağımız mücadele farklı açılardan ele alınmalıdır.
Başka ülkelerden de
benzer çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan biri Amerikalı gazeteci Katherina Eban’ın hazırlamış olduğu
rapordur. O raporda uyuşturucunun son yirmi yılda eşi görülmemiş bir genişleme
yaşadığını ve şu anda dünya Gayri Safi Hasılanın yaklaşık %15’ni oluşturduğunu
belirtmektedir.
Bu oran hem uyuşturucu
baronlarının elde ettiği kârın büyüklüğünü göstermektedir hem de tüm insanların
karşı karşıya kaldığı tehlikenin boyutunu ortaya koymaktadır. Uyuşturucu sorunu
ulusal ve bölgesel sınırları aşmış artık küresel çapta bir güvenlik sorun
haline gelmiştir.
Peki, uyuşturucu neden küresel boyut
kazandı?
Küreselleşmeyle
birlikte yaygınlaşan uyuşturucu sorununun nedenlerini üç ana başlık altında
özetlemek mümkündür.
Birinci neden, hiç şüphesiz kamu otoritesinin
zayıflığıdır. Uyuşturucu baronları ve terör örgütleri otoritenin zayıflığından
güç kazanırlar. Rahmetli babam da sık sık: ‘’Allah
devlete millete zeval vermesin’’ diye dua ederdi.Bugün çevremizde devlet
otoritesinin zayıfladığı yerlerde bütün değerlerin nasıl çöktüğünü görünce bu
duanın önemi daha iyi anlaşılmaktadır.
İkinci neden, tüm insanlığa yönelmiş uyuşturucu tehdidi karşısında
uluslararası çapta bir dayanışmanın olmadığıdır. Uyuşturucu sorunu virüs gibi
ele alınmalı ve bu soruna karşı bütün devletlerin ortak hareket etmesi
gerekmektedir.
Üçüncü neden, bütün ülkelerde zayıf karakterli kamu
görevlilerinin olmasındandır. Özellikle güvenlik, adalet ve siyaset
mekanizmasında yer alan bazı şahısların kendi kişisel çıkarlarını toplumun
çıkarına tercih etmeleri, uyuşturucu baronları tarafından satın
alınmaktadırlar.
Peki, uyuşturucu nerede ve nasıl var oluyor?
İnsanlığın
yüzleşmek zorunda olduğu bu sorunun dört sacayağı bulunmaktadır. Birincisi, uyuşturucunun üretildiği
yerler, ikincisi, ulaştırıldığı
güzergâh, üçüncüsü, tüketildiği
yerler ve dördüncüsü ticaretini
yapanlar.
Bu dört hususu mercek altına aldığımızda, dünyada
en çok uyuşturucunun üretildiği yer Afganistan
ve Kolombiya olduğunu görüyoruz.
Dağıtıldığı yerler Balkanlar ve Meksika’dır. En çok tüketildiği yer
eskiden Japonya, AB ve ABD idi ama şimdi her yerdir.
Ticaretini ise mafyayla terör örgütleri yapmaktadır ve bu
örgütlerin başında da PKK gelmektedir.
Mafya ve terör
örgütleri uyuşturucu ticaretinde elde ettiği parayla savaş baronlarından silah
satın alarak bunu yapabilmektedir. Böylece kısır bir döngü gibi silah şiddet
üretir, şiddet fakirliği doğurur, fakirlik mafya ve terör örgütlerini besler
onlarda silah sahiplerini zenginleştirir.
Son yıllarda
ülkemizde de uyuşturucu yaygınlaşarak gençlerimizi zehirlemektedir.
Uyuşturucuyla mücadele konusunda ülke içinde bir seferberlik başlatılmalı, ülke
dışında ise, bu sorunun küresel boyutunu diplomatik ortamlarda gündeme getirmek
gerekir. Televizyonlarımız bu soruna ilgisiz kalmamalıdır.
Toparlayacak
olursak, silah üreticilerinin daha çok kazanma hırsı uyuşturucunun küresel bir
boyut kazanmasının itici gücü olmaktadır. Aksi
hâlde temiz içme suyuna erişemeyen Afrikalı silaha nasıl ulaşmaktadır?
Uyuşturucuyla
mücadele etmek İnsanlığa hizmet etmektir. Bu vesileyle yazarı olmaktan onur
duyduğum Milat Gazetemize ve Serdar
Arseven kardeşimize teşekkür ederiz.
Umarım hem Serdar Arseven’in hem de Osman
Atalay’ın titizlikle
hazırladığı raporlarının neticesinde uyuşturucu sorunun ülkemizde bitmesi için
bir MİLAT olur. Unutulmamalıdır ki,
uyuşturucu sorunu en az terör örgütleri kadar tehlikeli ve insanlık düşmanıdır.