Uyarılar hafife alınmamalı...
Değerli okurlarım, çok eski devirlerde, bir belde yoğun yağış almaya başlamış. Öyle ki, yağışın etkisiyle, sular evlerin kapılarına kadar yükselmiş.
Beldenin Kilisesindeki Rahipler, Papaza -"Hadi Hocam çıkıp kurtulalım" demişler. O da: -"Rabbim beni kurtarır" diyerek, Kilisenin ikinci katına çıkmış.
Sular ikinci kata kadar yükselince, Papazın yardımına kurtarma kayığı gelmiş. Papaz kayıktaki lere de -"Rabbim beni kurtarır" deyip, Kilisenin çatısına çıkmış.
Sular çatıya ulaşınca, bu kez devreye helikopter girmiş. Maalesef oradan gelen yardım teklifini de, aynı sözlerle red etmiş.
en sonunda suların Kiliseyi yutmasıyla, Papaz hayatını kaybetmiş. Öbür aleme göç edince, bir köşede sessiz sessiz durmaya başlamış.
Allahü Teala, Meleklerine Papazın neden sessiz durduğunu öğrenmeleri için görevlendirmiş. Onlarda, "Niye sessiz duruyorsun?" diye sormuşlar. Papaz bu suale: -"Ben Rabbime güvendim. Ancak O beni kurtarmadı" diye cevap vermiş.
Bu cevap üzerine, Allahü Teala Meleklerine "Gidin o ahmak kuluma söyleyin... Sular ikinci kata yükseldiğinde ona kayık gönderdim. Sular çatıya yükseldiğinde ise helikopter... Ama o her defasında benim yardım ipime sarılmadı.
Efendim her gün ülkemizde irili ufaklı onlarca deprem oluyor. Peki biz önemli bir deprem kuşağında yaşamamıza rağmen, ne yapıyoruz? Kendimizi ve sevdiklerimizi koruma adına hangi tedbiri alıyoruz?
Maalesef bu sorunun cevabı koskoca bir hiç... Bizim durumumuz var ya... Aynen kıssadaki Ahmak Papazın haline benziyor.
Halbuki, kendimiz ve sevdiklerimiz için, depremin uyarılarını hafife almamaya mecburuz.