Uyanış
Güne başlarken dinç oluruz. Algılarımız açıktır. Sonrasında tempolu saatler geçirirken zorlanmayız. Vakit geçer. Yorgunluk hâsıl olmaya başlar. Dikkatimiz ara ara dağılır. Akşam olur, gün geceye evrilir. Uzun uyku saatlerine bırakırız kendimiz. Uykunun en derininde olduğumuz anlarda bile küçük bir çıngı, işaret, ışık yahut bir hareket refleks olarak kaldırır bizi; uyanıştır bu! Dünya’da da işler aşağı yukarı böyle işler.
Son kırk yılı emperyalistlerin taarruzlarını
uykulu gözlerle izleyen, derin hülyalara dalan yeryüzü, ilk kez ani bir
sıçrayışla kendine gelmiş gibi görünüyor. Columbia
Üniversitesi'nde başlayan ve dünyanın dört bir yanına yayılan Filistin'e destek
gösterilerinin yeni merkezi Avrupa kıtası oldu: İngiltere’de Oxford, Cambridge,
Newcastle, Birmingham, Liverpool, Manchester’da öğrenciler ayakta.
Finlandiya’da Helsinki Üniversitesi; İsviçre’de Cenevre, Lozan, Basel’de
öğrenciler sahada. Avusturya’da Viyana Üniversitesi; Hollanda’da Amsterdam,
Utrecht, Leiden’de eylemler aralıksız sürüyor. Fransa’da yasaklara rağmen
Sorbonne, Sciences Po, Paris 8 direniyor. Danimarka’da Kopenhag Üniversitesi
eylemlerin merkeziyken Almanya’da Humbolt ve Free Universty of Berlin’de
gösteriler durdurulamıyor. İtalya’da Sapienza, Bolonya, Floransa ve Federico
Üniversiteleri açık ara Filistin’in yanında. Belçika’da Gent, Anvers ve Liege
Üniversiteleri ile direniş yurdu İrlanda’da Dublin Üniversiteleri Gazze’yi
yalnız bırakmıyor. Soykırımın başladığı günden beri uyumayan İspanya’da
Valencia, Bask, Navarra, Aragon, Endülüs, Katalonya, Barcelona, Zaragoza
Üniversiteleri direnişleriyle tarihe geçtiler bile.
Avrupa’da, Amerika’da gerçekleşen gösteriler,
sakin selamet yapılan eylemler değil. Gösterilere katılan siviller için ciddi
riskler söz konusu olmasına rağmen eylemler durmaksızın devam ediyor. ABD’de 13
yargıç, protesto gösterilerine katılanları işe almayacaklarını deklare etme
cesareti gösterdi bile. Harvard Üniversitesi yönetimi, kampüsün çimlerine kamp
kuran öğrencilerin, gösterilere devam etmeleri halinde kampüsten "ayrılmaya zorlanacaklarını"
bildirdi. Ohio Başsavcısı Dave Yost, Ohio'daki üniversite yöneticilerine,
gösteriye katılan öğrencileri, ağır suç cezası alma olasılıklarına dair
uyarmalarını tavsiye etti. California Üniversitesinin San Diego kampüsünde polis, Filistin destekçisi
göstericilerin kamplarına müdahale etti ve 64 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına
alınan öğrencilere geçici uzaklaştırma cezası verildi. Gösterilerin Avrupa
ayağında özellikle Almanya, Fransa, İsviçre, Hollanda ve Avusturya’da
gerçekleşen Gazze eylemlilikleri ciddi çatışmalarla, göz altılarla ve hatta
tutuklamalarla engellenmeye çalışılsa da gençler, kararlılıkla direnişlerini
sürdürmekteler.
Malcolm X’in/Malik el Şahbaz’ın:
“Tüm uyuyanları uyandırmak için bir tek
uyanık yeter” dediği yerdeyiz. Gazze, tek başına yaktığı çıngıyla
milyonlarca insanı derin uykusundan uyandırıyor. Orman yangınlarında çam ağacı
kozalaklarının tutuştuğunda kilometrelerce öteye fırladıklarından bahsedilir.
Kıyıdan karşıdaki adaya sıçrayan kozalaklar yangını önüne alınmaz boyutlarda
büyütürlermiş. Gazze’deki direniş, iman, tevekkül, sabır, dayanışma ve inanç
ateşi öngörülemeyecek yerlere ulaşıyor ve oraları hareketlendiriyor. Bu öyle
bir ateş ki 24 Şubat 2024’te, Aaron Bushnell isimli
ABD askeri, İsrail'in Washington Büyükelçiliği önünde "Artık soykırım suçuna iştirak etmeyeceğim"
demiş ve başından aşağı benzin dökerek kendisini ateşe tereddütsüz yakarak can
vermişti. Sonraki aylarda protestolarda kolları kırılan profesörleri,
tutuklanıp okuldan atılan öğrencileri, işine son verilenleri, fişlenenleri görü
gözlerimiz.
Gazze soykırımına karşı Türkiye’de eylemlilikler belli şehirlerde ve kitleleşmeyen sayılarda kalsa da Avrupa’da yükselen bir tepki var. Bunun pek çok nedeni olabilir: Yerel seçimlerde Gazze sürecinin politik malzemeye dönüştürülmesi, farklı ajandalara sahip grupların kitleleri ürkütmesi, sürecin uzaması, sekülerleşmenin dizginlenemez hâle gelmesi, yükselen ırkçılık eğilimleri gibi nedenler sayılabilir. Ülkemizin işgalci İsrail’le ticaretini sonlandırması, Hamas üyelerini ve binden fazla yaralıyı misafir etmesi, yardım çalışmalarının kesintisiz devam etmesi, cumhurbaşkanımızın açıklamaları bu minvalde son derece kıymetli gelişmelerdir. Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın da yerinde ve ileri açıklamaları varken Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının Gazze konusundaki stabil tutumları anlaşılabilir değildir. Böylesine eşi benzeri görülmemiş soykırıma karşı durmaksızın yükselen, çeşitlenen ve belli amaca matuf eylemliliklerin olması gerekirdi. Konuya ilişkin vebal etki, yetki, güç ve imkân sahibi dernek, vakıf, teşkilat sorumlularının üzerindedir. Gazze soykırımı sürerken söylememiz gerekirken söylemediklerimizden; yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan dolayı hepimiz hesap vereceğiz. Bunu birbirimize sıkça hatırlatmakta fayda mülahaza ediyoruz.
Bugün Kassam Mücahidinin havan topunu ateşlemeden önce okuduğu ayet.. “Andolsun, karşı koyamayacakları ordularla gelir onları hor ve aşağılanmış olarak oradan çıkarırız” Neml 37
Samimiyetle, inanarak, özveriyle yaptığınız her işin bir karşılığı oluyorsa tıpkı bunun gibi