Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.87
Gram Altın
2434.13
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Uyandırma Servisi: Faizle savaşan bir ülkede gerçek durum

Tarihsel süreç boyunca gelir ve paylaşım konusu her dönemde önemli bir tartışma konusu olmuştur. Bu bağlamda paranın bir değişim aracı (mal) mı yoksa bir ölçü birimi mi olduğu tartışılmış, paranın ticareti (kirası) konusu tartışmalarda önemli yer edinmiştir.

İslam hukukunda ise bazı işlemler yasaklanmıştır. Buna göre; “kendi aranızda birbirinizin malını rüşvet, faiz, gasp, aldatma gibi batıl yollarla yemeyin. Yanlış olduğunu bile bile, yöneticilere rüşvet vererek, insanlara ait olan mallardan bir kısmını günah ile görevlilere/yetkililere aktarmayın. Gerçekten inanmış iseniz faizi terk edin. Bunu yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin (Şayet faizli işlemleri bırakmadıysanız Allah’a ve Resûl’üne savaş ilan etmiş olursunuz!)” gibi yasaklamalar getirilmiş, bu yolla rüşvet, gasp, aldatma, faiz gibi haksız kazanç unsurları açık açık yasaklanmıştır.

Ülkemiz açısından duruma baktığımızda son dönemde emeklilerimiz, işçilerimiz, memurlarımız, esnafımız ve tacirlerimiz vs her kesimdeki vatandaşımızın çok ciddi bir hayat pahalılığı ve maddi sıkıntıyla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Bu sıkıntılı süreçte esnaf ve tacirler iktisadi olarak her gün adım adım eriyorlar. Yani, üretim ve satış sektörlerinde çok önemli bir daralma var. Halkımızın ifadesi ile “esnaf kan ağlıyor, tacir kan ağlıyor, emekli, işçi, memur, çalışan vs herkes kan ağlıyor”. Peki para ve sermaye piyasalarında durum ne? Özellikle bankalar açısından duruma baktığımızda cumhuriyet tarihinde hiçbir dönemde görülmemiş kadar ve akılla izahı olmayacak kadar yüksek kârlar açıklıyor bankalar sürekli... %400, %600, %2000 gibi akılla izahı olmayan yüksek karlılıklar açıklıyorlar, hem de herkesin kan ağladığı bu dönemde…

Bu dönemde dolandırıcılar, rüşvetçiler ve faizciler dışında (bu kadar) kazanan başka kimse yok… Peki bu ekonomi kime hizmet ediyor öyleyse? Hükumetimiz “faizle savaş başlattı”, sonuç ne oldu? söyleyelim;

1. Kur korumalı faiz geldi. Bu ne demek? Eskiden sadece faiz vardı, şimdi yüksek faiz garantili faiz geldi.

2. Bankalar tarihinin en büyük rekor karlarını açıkladı.

3. Piyasada bankaların uyguladığı faizler, TCMB faizlerinin 2-3 katına çıktı, aradaki fark kime rant oluyor halkımız bilmiyor tabi…

4. Krediler daraltıldı, kredi kullanım miktarları düştü, piyasadaki nakit krizinin ateşi harlandı, paranın maliyeti (faizi) arttı…

Bu tablo ile ekonomiye bakınca, neyi görüyoruz: Milli gelirin çok önemli bir kısmı, yine faize akıyor. Yine fakirden alıp zengine veriyoruz, yine çalışıp kazanıp faizcilere ödüyoruz. Yani, hükumetin savaştığı tayfa ihya olmuş durumda. Bunu görenler, hükumet bize de bir savaş açsa da, bizi de ihya etse demeye başladı.

Bireysel ve ticari krediler tarafında yaşanan yukarıdaki tabloya bir de kamunun altyapı projelerinin ihalelerini alan özel sektör firmalarının kullandığı (dolaylı) hazine garantili projelere ödenen faizleri de ekleyince milli gelir doğrudan faize akıyor adeta, ülke sadece faizcilere çalışıyor, bütün sistem faizcilerin kazanmasını sağlayacak şekilde kurgulanmış. Yani, özetle mevcut Borca Dayalı Para Sistemi halkımızın kanını emiyor.

Bizim acilen, varlık ve faaliyet gelirine dayalı finansman modeli ile; reel ekonomik büyüklük ve iktisadi varlıklar üzerine kurulu “karşılığı olan” mal ve hizmetlere dayalı paylaşım esaslı finansman modeline geçip, Borca Dayalı Para Sistemi dışına çıkmamız gerekiyor, yoksa ülkenin bütün kazancını faize yatırmaya, ödemeye devam ederiz.

Bugünlerde faizle savaşan hükumetimizin talimatı var mıdır? bilinmez ancak, bazı bankalar dövizde parası olan kişileri sürekli arayıp parasını TL cinsinden veya yüksek faiz garantili faiz veren kur korumalı faiz hesabına yatırmasını istiyor. Hani faizle savaşıyoruz ya, o nedenle bütün parayı faize yatırın diye herkese baskı/telkin yapılıyor.

Öte yandan, faizle savaşan hükumetimiz seçim öncesinde KGF kredileri vaat ediyor. Yani, seçim vaatleri bile faizli…

Bu listeye eklenecek faize hizmet eden çok sayıda başka unsurlar da var. Buna bir de borsada yaşananları vs eklersek konuşulacak çok şey çıkacak. Bütün bunlar gösteriyor ki, söylem bazında yapılanlar ile eylemli olarak yaşananlar birbirine taban tabana zıt. Yani, “… ile mücadele etmek” her zaman “…e karşı mücadele etmek” ile aynı değil. “Faiz ile mücadele” edenler faize hizmetkâr olabilir, “... ile” kol kola yürüyebilir, ancak “faize karşı mücadele” edenler ülkenin milli gelirini halkın paylaşmasını sağlamayı hedefleyenler olabilir. Ülkemizde üretilen zenginliği halkımız ile paylaşmayı hedeflemediğimiz sürece faize ve faiz lobisine hizmet etmeye devam ederiz. Zengin daha zengin, fakir daha fakir olur. Her 20 yılda bir yaşadığımız krizlerde ülkenin zenginlikleri talan edilir, israf edilir, mahvedilir… olan yine vatandaşımıza olur. Artık, bu, sistemsizliğin sistem olduğu çarpık yapıdan çıkacağımız bir sistem kurmamız lazım.