Uyandırılması gereken ümmet bilinci
" 8 milyonluk İsrail için 1.5 milyar Müslüman ebabil bekliyorsa; ebabiller gelse İsrail'i değil, bizi taşlar.”
Necmettin Erbakan
Kişisel ve ulusal menfaatlerimiz için soluğumuz kesilinceye kadar çalışıyor, Fillisindeki müslüman kardeşlerimiz için yalnızca dua ediyoruz. Kahrolsun İsrail demekle İsrail kahrolmuyor. Neden? Çünkü, dua ordusu, gaza ordusunun ruhudur. Peki gaza ordusu nerede? Her müslüman ülke bir başkasına atıyor sorumluluğu, kimse elini taşın altına koymuyor. Millet değil ümmet bilinciyle davranmamız gereken kritik bir dönemden geçiyoruz. Ümmet, iman kardeşliği etrafında toplanmış en geniş topluluğu ifade etmesi bakımından, diğer sosyal gruplardan farklıdır. Din kardeşliği, bütün Müslümanları bir binanın tuğlaları gibi birbirine kenetler ve onları tek bir beden haline getirir.
Ancak tarihten günümüze kadar bazı Müslümanlar, ulusalcı/ırkçı bir bakış açısıyla ümmetin parçalanmasına zemin hazırlıyor. Bu ve benzeri ayrıştırıcı unsurlar, İslam ümmetini, emperyalist güçler karşısında zayıflatmakta, olması gereken ümmet birliğini ortadan kaldırmaktadır. Bu sıkıntılardan kurtulmanın yolu, Müslümanların birbirlerine karşı sevgiyle, hoşgörü ile yaklaşmaları ve kardeş oldukları bilinciyle hareket etmeleridir. En azından müslüman birliğine ihtiyaç duyulan bu konularda hassas davranılması gerekiyor. Ayrıştırıcı bir dil yerine, birleştirici bir üslupla hareket etmek gerekiyor. Enfal süresi 46. Ayette: “Allah’a ve Resul’üne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız ve kuvvetiniz elden gider. O halde zorluklara sabredin; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” buyuruyor.
Kudüs coğrafi bir mesele değil imani bir meseledir, öncelikle bunu bilelim. Kudüs'ü dert etmeyen Müslüman’ın İslam toplumunda yeri yoktur. Hem kendine yer bulamamış hem de dini duyguları körelmiştir. İmani heyecanını yitirmiştir.
Kudüs bizim aynamız. İşgal edilen biziz... Bütün İslam alemi, tek tek her birimiz. Ağıt yakacaksak Kudüs’e değil kendimize ağıt yakalım. Ayağa kalkıp yürüyeceksek kendi özgürlüğümüz ve şerefimiz için kalkıp yürüdüğümüzü bilelim. Yok, sadece izleyici olarak kalacaksak seyirci kaldıklarımızın hesabını soracak Rabbimiz, bunu da bilelim. Filistin ve Gazze üstüne düşeni yapıyor tüm İslam ümmeti adına, kutsalımızı korumak için bekliyorlar. O halde biz de üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz.
Gazze yıllardır abluka altında. 1993’ten beri 4.5 bin Filistinlinin evi için yıkım kararı verildi, 15 bin Filistinlinin evi yıkıldı. Bu tarihten beri İsrailli yerleşimcilerin sayısı ikiye katlandı. Filistinlinin yaşam şartları çok zor. Düşünsenize pazara ya da markete gidiyorsunuz, dönüşte evinize İsrailli işgalcilerin yerleştiğini görüyorsunuz. Bunu anlamak mümkün değil...
Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmalıyız. Ne yapabiliriz peki? İslam ülkelerine, Kudüs' e askerî güç yardımı konusunda çağrı yapabiliriz. Filistin ekonomik fonu için çağrı yapabiliriz. Filistin'le ilgili yardım kampanyalarına destek olabiliriz. Kısaca Filistinli kardeşlerimizin yolunu aydınlatacak bir kandil olabiliriz.