Uyan Türkiyem!..
Türkiye zor günlerden geçiyor. Zor günler hafif kalır, “Kurtuluş Savaşı” veriyor. Tam da “Türkiye Yüzyılı” ilan edilip seçim sathına girilirken başımıza öyle bir zelzele felaketi geldi ki, “Asrın Felaketi” denmesi abartı değil, tam da buna tekabül ediyor. Dünya başımıza yıkıldı, on vilayetimizde taş üstünde taş kalmadı.
*
Bölgesinde
cereyan eden iç savaşlar yüzünden âdeta “mülteci
istilası”na uğratılan Türkiye çok yönlü kuşatmalara tabi tutulup bunlarla
mücadele için yeni stratejiler geliştirirken deprem fırtınasının ortasında
kaldı. Dünyanın neresinde bir mazlum varsa imdadına koşan ülke konumundan,
yardıma muhtaç hâle geldi.
“Mâtem Evi”ne dönen Türkiye, ölüm-kalım
mücadelesi verirken, bunu fırsata çevirmek isteyen iç ve dış mihraklar bütün
kirli senaryolarını hükümet üzerinden devreye soktu.
Amaç,
iktidar üzerinden Türkiye’nin kazanılmış iç ve dış mevzilerini sekteye uğratıp,
mücadele verdiği sahaları abluka altına alarak etkisiz hâle getirmek.
Bunun
yolu da istikrarsızlıktan geçiyor. Bu istikrarsızlığın yolu da mevcut hükümeti
daha önce çokça denedikleri “darbe”yle
değil, “seçim”le devirmekten
geçiyor!..
Daha
önceki 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde “5
Benzemez”i bir araya getirip İstanbul ve Ankara gibi şehirleri “Her Şey Güzel Olacak” mottosuyla ele
geçirenler, bu defa Türkiye’nin yönetimine göz dikti.
*
Bir
tarafta; 21 yıldır iktidar (bir süredir de muktedir) olan ve zaman zaman
iktidar zehirlenmesi, metal yorgunluğu, paradan para kazanma, mülteci kampına
dönen ülkede demografik ve kültürel bozulmaya tedbir geliştirememe, dar
gelirliyi barınma ve temel gıda enflasyonundan koruyamama, uyuşturucu ve sapkınlık gibi habis urların
toplumu ifsâd etmesini yeterince engelleyememe hastalıkları nüksetse de; arka
planında ciddi bir emek, vizyon, planlama, kadro ve siyasi irade ile “40 güne 40 yılın işini sığdırarak”;
*
Kangrene dönüşen ve milyonlarca vatandaşı mağdur eden EYT ve 3600 Ek Gösterge
problemini çözerek, atanamayan 45 bin öğretmeni atayarak, 700 bin kamu işçisine
yüzde 45 zam müjdesi vererek,
*61
yıllık yerli araba hayalini TOGG’la gerçekleştirerek,
*İlk
yerli ve milli yüksek çözünürlüklü gözlem uydusu İMECE’yi yörüngeye oturtarak,
*Dünyanın
kalbi konumundaki İstanbul’a finans merkezi açarak,
*Dünyanın
ilk silahlı insansız hava aracı (SİHA) gemisi ve Türkiye’nin en büyük askeri
gemisi TCG ANADOLU’yu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın emrine vererek,
*Türkiye’nin
ilk yerli ve millî elektrikli ana hat lokomotifi olan ve saatte 140 kilometre
hıza ulaşabilen yeni nesil elektrikli ana hat lokomotifi E5000’i raylarla
buluşturarak,
*En
büyük cari açığa sebep olan “enerji
açığına dur” demek için Karadeniz’deki Sakarya ve Çaycuma-1 sahalarında
yaklaşık 50 gemi ve 10 bin personelin üstün gayretleriyle çıkarılacak 710
milyar metreküplük doğalgaz rezervini devreye sokarak,
*6
Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde “Asrın Felaketi”yle yıkılan 10 vilayeti 1 yılda ayağa kaydırmak için
bölgeyi dünyanın en büyük şantiye sahasına çevirip (650 bin yeni konut
yapılacak), 45 günde tamamlanan köy evlerinin anahtarlarını teslim ederek,
*Her
ne kadar gecikmeli de olsa Ankara-Sivas Hızlı Tren Hattı’nı (hızlı tren
hattında ilk defa yerli ray kullanıldı) açarak Sivaslılara çifte bayram
yaşatıp, “Durmak Yok Yola Devam”
sloganını bir kez daha kuvveden fiile geçirerek,
*İlk
ünitenin devreye alınması için geri sayımın başladığı Akkuyu Santrali
Projesi’nde, taze nükleer yakıtın tesise getirilip santralin “nükleer tesis” statüsü kazanmasıyla
Türkiye’yi nükleer ülkeler ligine yükselterek,
*Avrupa’nın
en büyük güneş santrallerinden biri olan 3 milyon 256 bin güneş panelli Kalyon
Karapınar GES’i, 20 milyon metrekare araziye kurarak, yıllık 3 milyar
kilovatsaat elektrik üretiminin gerçekleştirmek suretiyle 2 milyon kişinin
elektrik ihtiyacını karşılayacak santralı devreye sokarak,
*
Daha düne kadar teröristlerin cirit attığı Cudi Gabar Dağı’nın 2600 metre
derinliğinde bulunan çok yüksek kaliteli petrol rezervi için bölgeye açılacak
100 kuyu ile 100 bin varillik üretim kapasitesine ulaşılacağı müjdesini
vererek,
*
“Türk Savunma Sanayii” ile hamle
yaparak, küresel güç olma yolunda ilerlemek için Hürjet, Hürkuş, Kızılelma,
ANKA-3, Süper Şimşek ve çok sayıda farklı projenin yanında millî muharip uçağı
KAAN’ı hangardan çıkarıp, eğitim ve
genel maksat uçağı Troy T200’ün ilk
kez taksi testini başarıyla gerçekleştirmesini sağlayarak, ASELSAN tarafından
geliştirilen “Şekil Değiştiren İHA”yı uçurarak,
mega
projeleri birbiri ardına hayata geçirerek Türkiye’nin makûs talihini değiştirme
çabasında olan CUMHUR İTTİFAKI... (Adalet
ve Kalkınma Partisi + Milliyetçi Hareket Partisi; bu seçimde Cumhur İttifakı’na
Büyük Birlik Partisi ve Yeniden Refah Partisi de dahil oldu. (AK Parti, MHP,
Büyük Birlik Partisi ve Yeniden Refah Partisi, Cumhur İttifakı adı altında
girerken, seçime AK Parti listesinden giren Hür Dava Partisi ittifakı dışarıdan
destekliyor.)
Diğer
tarafta; Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “300
milyar dolar temiz para” vaadi, “Her Şey Güzel Olacak”, “Sana Söz!.. Yine Bahar Gelecek Bay Kemal
Sözünden Dönmeyecek”, “Haydi Türkiye
Haydi!..”, “Bir Oy Kemal’e, Bir Oy
Meral’e”, “Patates, Soğan Güle Güle
Erdoğan”, “Dişe Diş Kana Kan Seninleyiz
Öcalan”, vs. sloganlarıyla değişim
isteyip, değişime dair ciddi bir söylem ve proje geliştiremeyen, yerli ve millî
unsurlara parmak sallayarak “Eski
Türkiye”nin cak, cuk vaatleriyle Türkiye’yi yönetmeye talip olan MİLLET
İTTİFAKI... (Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat
Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi, Gelecek Partisi + (gayriresmî) Halkların Demokratik Partisi.) (“Millet
İttifakı”nda İYİ Parti kendi lososu ile pusulada yer alırken, diğerleri CHP
logosu altında seçime giriyor.)
*
Umuda
dair bir ışık gözükse de şurası kesin; 14 Mayıs’ta yapılacak 13. Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem
Milletvekili Genel Seçimi’nden sonra büyük bir “enkaz” bizi bekliyor.
Deprem
ve sellerle yerle yeksân olan şehirler...
Rayından
çıkan ekonomi...
Bir
türlü durdurulamayan enflasyon...
Çığ
gibi büyüyen mülteci problemi...
...
Bunlar
üst üste konulduğunda büyük bir umutsuzluk tablosu ortaya çıkıyor.
Peki
bu problemleri kim çözecek?..
Genetiğinde
yolsuzluk, yoksulluk, yasak ve zulümden başka bir şey barındırmayan CHP’nin
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mu?!..
“Başbakanlık”
hayali uğruna 40 takla atan, “kumar ve noter masası”na benzettiği ortaklarını
daha işin başında yüzüstü bırakıp sonra
hiçbir şey olmamış gibi “kurtlar
sofrası”nın nimetlerinden faydalanmak için geri dönen Meral Akşener mi?!..
“Önce Ahlâk ve Maneviyat” şiarını hayat
felsefesi olarak gören “Millî Görüş”çüleri
CHP’nin arkasına takan “Stockholm
Sendromu”na yakalanmış Temel Karamollaoğlu mu?!..
Dışişleri
Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde “komşularla
sıfır problem” deyip, problemleri zirveye çıkaran Ahmet Davutoğlu mu?!..
TEKEL,
TÜPRAŞ, Türk Telekom, İstanbul Borsası başta olmak üzere “özelleştirme”lerle en konforlu yılları Ekonomi Bakanı olarak
yaşayıp krizlerin teğet geçtiği günlerden sonra gemiyi terk eden Ali Babacan
mı?!..
Sessiz
ve derinden giden Gültekin Uysal mı?!..
+
“Kürdistan” hayali ile ülkeyi kana
bulayan bebek katili PKK’nın TBMM’deki politik uzantısı HDP mi?!..
*
Başımızı
iki elimizin arasına alıp iyice düşünelim...
Kararı
ona göre verelim.
***
HÂMİŞ:
Din Gününün Sahibi şöyle
buyuruyor: “Allah’ın
indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir şey karşılığında
satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah
kıyamet gününde onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak! Onlar için elem
verici bir azap vardır.” (Bakara Sûresi, 174)
***
HEDEF ERDOĞAN DEĞİL, TÜRKİYE
Türkiye’ye
“balans ayarı” vermeye alışmış ABD’nin
Başkanı Joe Biden, “Bence daha önce yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip
Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği
unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile
değil, seçimle. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz”
küstahlığıyla bilinç altındaki kirli senaryoyu açık etmişti. Yazılı ve görsel
basın başta olmak üzere bütün unsurlarıyla sahaya inen “küresel düzen”in işbirlikçileri kaybettikleri mevzileri yeniden ele
geçirmek için bütün yolları deniyor.