ÜST AKLIN DARBE ARAYIŞI
3 Temmuz 2013'te Mısır'daki darbenin bir benzerini aynı tarihlerde Türkiye'de Gezi ile planlamışlardı. " Mursi gitti, sıra Tayyip'te" sloganları her şeyi açıklıyor. Üst akıl, tek planı, aynı anda, farklı ülkelerde uygulamaya koymuştu. Fakat işler umdukları gibi gitmedi. Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan'ı yedirmedi. Yedirmemeye de kararlı. Bu açıdan 27 Haziran 'da İstanbul Atatürk Havalimanına saldıran teröristlerin ipleri bu üst aklın elinde. Üst akıl, terör üzerinden darbe şartları oluşturmak istiyor. "Er ya da geç bir hesaplaşma günü yaşanacağını" söyleyenlerin hesaplaşmasından başka bir şey değil, bu terör saldırıları.
" John Hannah tarafından kaleme alınan ve Foreign Policy adlı haber sitesinde yayınlanan yazıda,Erdoğan için "başta ABD ve Orta Doğu ile Avrupa ve Türkiye için tehlikeli şahıs" gibi skandal ifadeler kullanıldı ve "Er ya da geç bir hesaplaşma günü yaşanacağını" ya
"Tehlikeli Şahıs" ( Recep Tayyip Erdoğan), Türkiye için, mazlumlar için " vazgeçilmez şahıs"tır. Kibir abidesi Çağdaş Nemrutların boyunlarına " One minute , Dünya Beşt'ten büyüktür." baltasını vurarak saltanatlarını sarstı. Okuduğu şiir, birilerine kızgın sac etkisi yaptı. Hz. Yusuf'u kuyudan çıkarıp sultan yapan Kudret, onu da Başbakan, Cumhurbaşkanı yaptı. İnşallah Başkan da yapacak.
"Başta ABD ve Orta Doğu ile Avrupa ve Türkiye için tehlikeli şahıs"a yapılanların millete yapıldığını, milleti hedef aldığını sağduyu sahipleri biliyor. Partisi "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan" kapatılmak istendi. Darbe AYM üzerinden denendi. 7 Şubat 2012'de MİT'e operasyon çekmek isteyenler, aynı zamanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı ameliyat masasına kelepçelemeyi planladılar. Gezi çapulcularının yapamadığı darbeyi, terör örgütleri üzerinden denediler. Bunu için, Ekim 2013'te ABD'de FETÖ'nün finansörleriyle PKK'nın siyasi uzantısının erkek eş genel başkanın katıldığı toplantıda " silahlı çatışmalı bir dönem" için karar aldılar. Çatışmalı sürecin ilk işaret fişeğini /manşetini 14 Kasım'da dershaneler bahanesiyle FETÖ attı. Diyarbakır'da 16 Kasım'da düzenlenen çözüm toplantısını baltaladılar. 12 Aralık 2013'te FETÖ'nün o zamanki gazetesi Zaman'a İngiltere parlamentosunda "Türkiye konulu" toplantı düzenlettiler. Burada söz alanlar özellikle Türkiye'nin IŞİD'e yardım ettiğini ileri sürerek Türkiye'nin Uluslararası Mahkemede yargılanması için delil üretmeye çalıştılar. Beş gün sonra da ( 17/25 Aralık) darbeye kalkıştılar. Darbeci savcıların en dikkat çekici icraatlarından biri; mega projeleri ( üçüncü havaalanı, üçüncü Boğaz Köprüsü, Marmaray) üstlenen firmaların mal varlıklarına el koymalarıdır. Bunu Gezi çapulcuları Başbakan'a şart koşmuşlardı. Gezicilerin yapamadığını"hukukçu kılıklı çapulcular" yapmıştı. Altı gün sonra (1 ve 19 Ocak 2014) Hatay ve Adana'da MİT tırlarını durdurarak İngiltere'de aldıkları kararı uygulamaya koydular.
6-8 Ekim 2014'te Ayn'el Arap ( Kobani) bahanesiyle halkı sokağa çağıran eş genel başkan Ekim 2013'te alınan "çatışmalı, silahlı dönem" kararını uygulamış Yasin Börü ve arkadaşlarının da içinde olduğu elliden fazla vatandaşın hayatını kaybetmesine sebep oldu.
7 Haziran 2015 seçimlerinde "blok" oluşturmaya çalışanlar, "cephe" açmakta yine çuvalladılar. Mülteciler üzerinden bile çatışmalı ortam çıkarmaya çalıştılar. Onların ekmeğimize ortak olduklarından, huzurumuzu bozduklarından dem vurdular. Bu ifrit siyaseti Ensar- Muhacir kardeşliği bozdu. Ancak 7 Haziran'dan sonra oluşan dört aylık arada, belirsizlik ortamında terör örgütünün ipini çözdüler. Çözüm sürecini bitirdiler. "Silahlı çatışmalı süreci" başlattılar.
TOBB'da kendine yandaş arayan darbe özürlü sicili bozuk siyasi zevat bu kez açık açık kan döküleceğini söyledi.
Atatürk Havalimanı katliamını zil takıp oynayarak anlatıyorlar. Terörist ailesine taziyeye de giderler.