Urfa'daki Yahudilerin zorunlu göçü
Daha önceki yazımızda Yahudilerin 19.asırda Filistin’e ilk toplu göçlerinin 1882 yılında 1.Siyonist kongresinde alınan kararla gerçekleştiğini söylemiştik. Yahudiler, bu göçlere “ ‘Aliya” adını vermişlerdi. 'Aliya, Yahudilerin kalıcı olarak yerleşmek amacıyla bir bölge ya da ülkeden Filistin'e yaptıkları göç anlamına gelmektedir. 1948 yılında kurulan İsrail Devleti, XIX. yüzyıldan itibaren siyasî Siyonizm hareketiyle teşvik edilen bu göçler sonucu ortaya çıkmıştır.
Dünyadaki Yahudiler
arasında ‘Aliya yayılmıştı. Yıllarca, yüzyıllarca hatta bin yıldır yaşadığı
topraklarını bırakan Yahudiler, Siyonistlerin yaydığı kutsal göç masalıyla
Filistin’e Kudüs’e gitmişlerdi.
1.Siyonist kongresinden
tam dört yıl sonra 1896’da Urfa’dan da Filistin’e giden ilk Yahudi göçü
başlamıştı. Urfalılar Kudüs'te kurdukları mahalleye Rehaviye (Urfa’nın eski adı)
Mahallesi adını vermişlerdi. 1896’da Urfa’dan göç eden Urfalı Yahudiler
tarafından inşa edilmiş olmalıdır. Yine aynı tarihlerde çok popüler olan
Rehaviye (Urfa) Kıraathanesi varmış. Bu kıraathanede üç dört dilde dergi ve
gazeteler okunurmuş. Rehaviye kıraathanesinde bütün dünya medyası takip
edilirmiş. Bu, tıpkı altmışlı yılların İstanbul’unda Sivaslıların, Urfalıların,
Rizelilerin kurduğu kıraathanelere benziyordu.
Urfalı Yahudiler, Filistin’e
ilk gittiklerinde İsrail kurulmamıştı. Bölge, İngiliz mandası altındaydı. Orada
en ağır işlerde çalışmaktaydılar. Urfa’da iken bağ bahçe işleri ve çerçilik
işleri Yahudilerin mesleği idi. Sadece birkaç aile zengin sayılırdı.
Yıl 1947’ye gelindiğinde
Urfa’dan Kudüs’e gitmeyen Yahudiler vardı. Bunlar kendi topraklarından ayrılmak
istemiyorlardı. Ve sonra ne oldu?
78 yıl önce Urfa’da
Müslümanlığa geçen Yahudi bir ailenin yedi ferdi bir gece vahşice öldürülmüştü.
Aileden sadece bir kişi sağ kaldı. Bunları katledenler, bir yıl sonra
Filistin’de devlet kuracak İsrailli teröristlerdi. Ama o zamanlar, Siyonistler
katliamlarını saklayıp cinayeti Müslümanların üzerine atmışlardı. Aileden
kurtulan tek kişi, o zaman Müslüman olan Ahmet Kemal Esmeray olmuştu. Katliam
olduğu vakit Ahmet Kemal, Harrankapı semtinde Arap Hoca tekkesinde Arap Hocanın
dersine katılmıştı.
O günleri, acı tarafıyla
babasından dinleyen İsmail Esmeray şöyle anlatmıştı.
“Ailemiz o sıralar
Urfa’nın en zenginlerinden biri olmasına rağmen evden hiçbir şey çalınmamış.
İddialara göre, ailemizin Müslüman olmasından rahatsız olan Urfa’daki Yahudi
cemaati durumu Filistin’e bildirip rahatsızlıklarını söylemiş. Yine iddialara
göre kulaklarının ve parmaklarının kesilmesi, gözlerinin oyulması ‘Biz bu işi
yaptık, işte delilleri’ demek içinmiş. Yahudi cemaatinin liderlerinden Azzur
Bozo, Yusuf Hamuz, Hıdır Yeşil, Azzur Bilgin ve Nesim Binler cinayetleri
planladıkları iddiasıyla yargılanmış ama hepsi beraat etmiş. Bu olaylar
sürerken, 1948’de İsrail Devleti kurulmuş ve o sırada Urfa’da ne kadar Yahudi
varsa İsrail ya da Amerika’ya göç etmiş. Sadece babam kalmış.”
Urfa’daki Yahudi
cinayeti, Son Gavur romanında yazar Mehmet Faraç tarafından da işlenmişti.
“Ailenin ihtidâ ederek
Ahmed Kemal ismini almış olan oğulları kanalıyla Müslüman olduğu söyleniyor...
ve durumları İsrail devleti kurmaya çalışan Siyonistlere Urfalı iki ileri gelen
Yahudi tarafından bildiriliyor. Bunun üzerine Filistin'den dört Yahudi gelerek
aileyi katlediyor. Kurtulan sadece askerde olan Ahmet Kemal'dir.”
Romancı Mehmet Faraç,
Ahmet Kemal’in askerde olduğunu söylese de bu yanlış bir bilgidir. Ahmet
Kemal’in oğlu İsmail Esmeray’ın verdiği bilgi daha sağlıklıdır. Ahmet Kemal
cinayet zamanında Arap Hoca’nın tekkesinde imiş. Hatta oğlu İsmail Esmaray’ın
aktardığı başka bir bilgiye göre babası eve geldiğinde yabancı bazı kişilerin
evin bahçesinde dolaştığını görmüş ve kendisi mutfağa saklanmıştı.