Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Ocak 2024

​Urfa'daki Siyonist cinayet

Yahudilerin 19.asırda Filistin’e ilk toplu göçleri 1882 yılında 1.Siyonist kongresinde gerçekleşmiştir. Yahudiler, bu göçlere “Aliya” adını vermişlerdir. Yahudiler, bu göçün manevî derecesini artırmak için “Filistin’e yapılan göçü mukaddes yolculuk” anlamında “aliya” demişlerdi. Misyonu İslâmiyet’teki “Hicret”e çok benzeyen bu göç, nitelik ve sonucu açısından, normal göçlerden farklılık arz etmişti. Siyonistler, özellikle Avrupa’da çok konforlu ve rahat bir hayat yaşayan Yahudileri Filistin’e göç ettirmek için böyle bir siyaset izlemişlerdi. Siyonistlerin bu siyasetine alet olmayan, kendine vatan, yurt edindikleri toprakları bırakmak istemeyen Yahudiler ise akıbetleri trajedi ile sonuçlanan olaylar yaşamışlar. Kimi katledilmiş, kimi sürgün edilmiş. Kimi ise yaşadığı ülke tarafından hapse atılmış. Çocuklarından ayrılmışlardır.

Siyonistlerin “aliyası” 1947’ye kadar devam etmiştir. Yahudi Diasporası sonrasında Siyonizm’in doğuşu, Yahudilerin vaad edildiğine inandıkları Filistin’e göç etmeleri, Filistin’in İngiliz Mandasına girmesi, BM’in Filistin’i Taksim kararı, İsrail Devleti’nin Kuruluş dönemi ve o döneme kadar yaşanan, gerek Ortadoğu gerekse Avrupa ve diğer kıta ülkelerini derinden etkileyen olaylar bütünü için yakın tarih okumaları yapanlarca bilinmektedir.

Yıl 1947’ye gelindiğinde bütün Dünya’da olduğu gibi Urfa’daki Yahudiler de bir kısmı Filistin’e gitmiş. Diğerleri de gitmek istemiyordu. Fakat Yahudiler, Daha doğrusu Siyonist “aliya” grubu bu göçün bir kutsal mesele olduğunu düşündükleri için gitmeyen Yahudi ailelerini öldürmeyi planlamışlardı. Bu planları da o kadar sinsi bir şekilde yaptıkları için kimse bu cinayetin Yahudilerce yaptıklarına inanamayacaktı. 1947 yılında Urfa’da Çakeri mahallesinde bir Yahudi ailesinin yedi ferdi hunharca katledildi. Polis, Çakeri mahallesi civarında bir operasyon başlattı. Birçok Müslüman erkek, kadın sorgulandı. Müslüman erkeklerin çoğu hapse atıldı. Avrupa’daki kamuoyu ayaklandı. İşin asıl rengi sonradan yavaş yavaş belli oluyordu. Öldürülen Yahudi aile Müslüman olmuştu.

O gün yani 1947 tarihli katliamdan bir kişi kurtulmuştu. Onun torunu İsmail Esmeray, yıllar sonra hatıralarında şunu söyleyecekti.

“Babam Ahmet Kemal, Müslümanlığı araştırdığı sıralarda uzun bir süre havraya gitmemiş. Bunu fark eden cemaat liderleri nedenini öğrenmek istemiş. Babam o sırada ailesinden de gizli Müslümanlığı kabul etmiş, Harrankapı semtindeki Arap Hoca’nın tekkesine gitmeye başlamış. Ailesi sıkıştırınca din değiştirdiğini söylemiş. ‘Beni kabul etmezseniz sizi anlarım, ama siz de bu dini kabul ederseniz memnun olurum’ demiş. Ailesini de Müslüman olmaları için ikna etmiş. Havraya gitmeyi bıraktıkları için bütün cemaatin tepkisini çekmişler. Aradan bir süre geçtikten sonra babam hariç ailemizden herkes katledilmiş. Katliam sırasında babam Arap Hoca’nın yanındaymış….”

Avrupa ve Dünya kamuoyunda yedi kişinin öldürülmesi, Türkiye'de yüzlerce Yahudi'nin katledildiği şeklinde yansımıştı. Olay duyulur duyulmaz, Dünya Yahudi Kongresi (WJC) Türkiye'nin Washington Büyükleçiliği'ne başvurarak konunun araştırılmasını istemişti. Elçilik ise olayı yalanlayan bir açıklama yapmış, eylemin sıradan bir cinayet olduğunu duyurmuştu. Ancak Yahudilerin tepkisi azalmamıştı... Ve sonuç… Yahudi Siyonist plan “aliya” tıkır tıkır işlemişti. Urfa’dan kopuşlar hızlanmıştı. Yahudiler korkudan evlerinden çıkamıyor, dükkânlarını bile açamıyordu. Perişan durumdaydılar...

Urfa’daki Mahkeme, Şorkaya ailesinin Müslüman olduğu için öldürdüğü iddiasından yola çıkarak Müftü Hasan Efendi'den (Açanal) bir rapor istemişti. Müftü Efendi, Tevrat'ı incelemiş. Tevrat’ın 162. 163. ve 164. sayfalarında Tesniye faslının 13. babının 6. ayetinden 18. ayetine kadar olan bölümünü mahkemeye kaynak olarak göstermişti. Burada; "Her kim dinini değiştirir ise onu mutlak katl ve taşlarla recm edeceksin" deniliyordu. Urfa Müftüsünün bu açıklamasıyla Urfalılar, zan altında kalmaktan kurtulmuşlardı.